12 Mart 2009 01:00

AKP iktidarının uyguladığı politikalarla hakları gasp edilen, sistemdeki aksaklıkların sorumlusu olarak görülüp şiddet gören hekimler iş bırakıyor. 14 Mart Tıp Bayramı’nın bayram olarak değil hekimlerin sorunlarını dile getirdikleri bir hafta olarak geçtiğini anlatan Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Gençay Gürsoy, yaşanan sıkıntıları ve Sağlıkta Dönüşüm Projesi’ni gazetemize değerlendirdi.

14 Mart Tıp Bayramı yaklaşıyor, ne düşünüyorsunuz?
14 Mart bayram olmaktan çıktı. Uzun zamandır biz 14 Mart haftasını sağlık haftası adıyla kutluyoruz. Doğrusu bayram yapacak halde değiliz. Ne Türkiye’nin genel sağlık profili ne de hekimler ve sağlık çalışanlarının özlük hakları bakımından durum öyle bayram yapmaya müsait bir durum da değil. Bu yüzden biz 14 Mart haftasını sağlık sorunlarının kamuoyuyla paylaşıldığı; siyasi iktidarın, Sağlık Bakanlığı’nın taleplerimize karşı duyarlı olması konusunda çağrıların dile getirildiği bir fırsat olarak değerlendiriyoruz.

Ekonomik kriz çalışma koşularınızı nasıl etkiledi?
Hekimler özel ve kamu hastanelerinde ücret indirimiyle yüz yüze geliyorlar. Bazı alanlarda işten çıkarmalar söz konusu oluyor. Bugüne kadar yapılmış anlaşmaların çerçevesinden daha dezavantajlı koşullara rıza göstermeleri isteniyor hekimlerden. Tam gün çalışan hekimlere döner sermaye payları zamanında ve yeterli oranda ödenemiyor. Bunun yanında iş güvenliği açısından sorunlar çıkıyor. Krizle birlikte Türkiye’de işsiz sayısı sürekli artıyor. Aşağı yukarı 1.5 milyona yakın yeni işsiz ortaya çıktı. 1 Ekim 2008 itibariyle GSS yürürlükte; bu işsiz kesim, 6 ay içinde sağlık güvencelerini kaybediyor. Şu anda 850 bin civarında sağlık güvencesini kaybetmiş insan var. Sağlık güvencesinden yoksun olan insanların ücretsiz sağlık hizmeti alabilecekleri tek yer acil servisler. Acil servislere başvuran hasta sayısı giderek artıyor.

Çözüm önerileriniz nelerdir?
Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nden dönmek gerekiyor. Türkiye’de kamusal ağırlıklı bir sağlık politikasına ihtiyaç vardır. Bu daha eşitlikçidir, daha az masraflıdır. Sistemin bütünüyle gözden geçirilmesi lazımdır. Seçim öncesinde popülist politikalarla sistemdeki aksaklıkların önüne geçiliyor. Ama biz biliyoruz ki seçim sonrasında cepten ödemeler, sağlık hizmetine ulaşamayanların sayısı artacaktır. Prim ödeme zorunluluğu daha da keskin hale getirilecektir. (İSTANBUL)

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM EŞİTSİZLİĞİ ARTIRIYOR

Hekime yönelik şiddet son dönemlerde artmaya başladı. Bunun nedeni sizce nedir?
Sağlıkta Dönüşüm Projesi sağlık hizmetlerine ulaşımda eşitsizliği artıran bir sistemdir. Masraflı bir sistemdir. Sağlıkta Dönüşüm’le birlikte ilaç tüketimi, teknoloji tüketimi artmıştır. Her iki kalem de dünyadaki uluslar üstü sermayeye servet aktarımı ile sonuçlanır. Dolayısıyla sistem zaten cepten ödemeleri zorunlu kılan, prim ödemeyenlere hizmet vermeyen bir sistemdir.
Ekonomik olarak sınıflar arası uçurumun fazla olduğu ülkelerde bu sistem bu uçurumu daha da açar. Bu uçurum açıldıkça da sistemin sorumlusu hekimler olarak görüldüğü için hekime yönelik tavırlar daha da keskinleşir, şiddete dönüşmeye başlar.

‘Acil Eylem’e denetim baskısı

SAĞLIK ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Dev Sağlık-İş Sendikası, bugün tüm illerde ‘Acil Eylem’de olacak. ‘Acil Eylem’ öncesi Ankara Tabip Odası’na (ATO) Sağlık Bakanlığı’ndan denetim gelecek olmasını, çok yönlü sindirme operasyonu olarak nitelendiren TTB Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu, 12 Eylül’de getirilen ancak hiç uygulanmayan bu yetkiyi Sağlık Bakanlığı’nın kullanmamasını istedi.
Bilaloğlu, dün TTB’de düzenlediği basın toplantısında, hekimler olarak en büyük endişeyi, giderek artan işsizlikten duyduklarını ifade etti. İşsizliğin hekimler için çaresizlik olduğunu ifade eden Bilaloğlu, bunun, hem hastane acillerinde yığılmaları hem de hastanelere başvurabilen hasta ve yakınlarının daha öfkeli, çaresiz olacağını söyledi.
ACİLDE YIĞILMA VAR
2008 yılı Kasım ayında acillere 4 milyon 561 bin hastanın müracaat ettiğini, bu rakamın Ocak 2009’da 822 bin artarak 5 milyon 383 bine ulaştığını kaydeden Bilaloğlu, acillerdeki yığılmanın işsizlikle paralel olarak arttığının altını çizdi.
Hekimler ve sağlık çalışanları olarak, iş güvencesi, can güvenliği, gelir ve gelecek güvencesi, bağımsız hekimlik güvencesi istediklerini belirten Bilaloğlu, bu isteklerini özgürce ifade edip seslerini kamuoyuna duyurmaya çalıştıklarını, halkın sağlık hakkı ve hekimlerin/çalışanların ortak hakları dışında bir sorumluluk ve bağımlılık istemediklerini hatırlattı.
14 Mart Tıp Bayramı’nda seslerini daha gür çıkarmaya hazırlanıp, 12 Mart’ta (bugün) ‘Acil Eylem’de olmaya hazırlanırlarken, ATO’ya Sağlık Bakanlığı’ndan müfettişlerin geleceğini öğrendiklerini aktaran Bilaloğlu, Bakanlığa 12 Eylül’le verilen bu yetkinin şimdiye kadar hiç kullanılmadığının altını çizdi. YÖK’ün meslek örgütlerine yönetici olacaklar için izin şartı, rotasyon ve denetimin üst üste geldiğinde tam bir sindirme operasyonu olduğunu belirten Bilaloğlu, bakanlığın bu yetkisini kullanmayacağını umduklarını ifade etti.
Üç sağlık örgütünün ortaklaşa düzenlediği ‘Acil Eylem’ 07.30-09.00 saatleri arasında tüm hastanelerde çalışanlara, hastalara bildiri dağıtımı, saat 11.00’de acil servis ziyaretleri, saat 12.00’de Ankara Numune Hastanesi Acil önünde toplanma ile başlayacak. Daha sonra Sağlık Bakanlığı’na, ‘Sağlık Hakkı’ yürüyüşü gerçekleştirilecek. (ANKARA)
Yeşim Özdemir

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Tüm memleket parsel parsel

Tüm memleket parsel parsel

Ülkenin başkentindeki Çayırhan Madeni ve Termik Santrali, dün haraç mezat satıldı. Maden sahaları, termik santral ve neredeyse Nallıhan’ın tamamı büyüklüğünde bir toprak, santralin tek yıllık geliri olan 20 milyar TL’ye gitti. Aynı gün Resmi Gazete’de Erdoğan imzasıyla 300 bin metrekareden fazla kamu arazisi bedelsiz olarak sermayeye tahsis edildi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sefer Selvi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü çizdi

Evrensel'i Takip Et