19 Mart 2009 01:00
ZONGULDAK POSTASI
GÜNÜN YAZILARI
Anadoluda yerel medyanın hali bugünlerde içler acısı.
Yerel seçimin seçkin(!) adayları yarışıyor!
Aralarında gökteki yıldızları vaat edenler var.
Boş durmuyorlar.
Medyayı da ayrıca yarıştırıyorlar.
Soluk soluğa hep beraber son on güne giriyoruz.
Tempo hızlı.
İşin doğrusu, baştan beri pek sarmadı bu seçim havası.
Yurdun pek çok yerinde benzer manzaralar var.
Çünkü medya en büyük pazarlanma noktası.
Adaylar seçmenleri bir bir kucaklarken, medya mensuplarını da tanık gösterme çabasındalar.
Oysa böyle olmayacaktı.
Gazeteci işini yapacak, adaylar saygı duyacaktı.
Birçok yazarın adaylara taraf olduğunu açıklamasının ardından, işin buralara gelmesi çok normal gelebilir.
Bence değil.
Siyasetçiler, adaylar, politikacılar sık sık ne diyorlar?
Herkes işini yapacak.
Bırakın da herkes işini yapsın.
Ancak her ne hikmetse en başta sözünü yiyen yine politikacılar.
Bir de bizim camianın kaypak yüzleri...
Medyayı taraftarlaştırma çabaları her yerde var.
İstanbul medyasının, gazetelerin, televizyonların haline bakıyoruz.
Dört koldan baskı altındalar.
Siyasi liderlerin tutumu linç kampanyasına dönüşüyor.
Anadoluda yerelde bunu çok fazla hissediyoruz.
Aleyhte ve leyhte yazdığınız her vatandaş ile birkaç gün içinde mutlaka caddede karşılıyorsunuz.
Ülkenin her noktasında Bırakın gazeteciliği gazeteciler yapsın diyenlerin bile iyi niyetlerini nasıl bozduğunu görüyoruz.
Bu ikiyüzlülük değil de nedir?
Zonguldakta yerel basın sayısı üç televizyonla birlikte 80 civarında.
Zonguldakın toplam nüfusu yaklaşık 600 bin.
Seçim dönemlerinde bu sayı daha da artıyor.
Kes-yapıştır mantığıyla camianın içine girenler, mesleğin façasını iyice çizip çekiliyor.
Ortada kötü örnekler varken gazeteciliğin etik çizgilerine sadık kalmaya çalışanlara da zarar veriliyor.
Politikacı tam da kendi dişine göre sözde gazetecileri(!) bulmakta hiç zorlanmıyor.
Bunu da bir tarafa bırakalım, siyaset arenasının daha makul gördüğümüz isimleri de bizleri şaşırtabiliyorlar.
Eleştirilere olan tahammülsüzlükler bir yana, Benim haberim neden manşetten girmiyor? sitemlerinin ardından seçim bütçesi pazarlığına giriyorlar.
Yerel medyanın ekonomik sorunları en çok bugünlerde akıllarına geliyor.
Sık sık medyada yer almaktan mutlu olan, ancak aylık 15-20 lira abone ücretinden kaçanların yüzsüzlüğü iki kat artıyor.
Dört beş sene cebinde akrep taşıyan, bir yerel gazete bile almayanlar, kesenin ağzını açabiliyor.
Bulmak istedikten sonra kılıf çok.
Benim işyerime neden gazete gelmiyor? Olur mu canım gönderin, gönderin! ayaklarıyla medya üzerinden çıkar temin etmeye çalışıyorlar.
Reklam haberleri peş peşe geliyor.
Yetmiyor...
Oturup haberlerde neyin nasıl yazılması gerektiğini anlatacak kadar ileri gidiyorlar.
Memlekette gazetecilikten gelen patron sayısı hızla azalıyor.
Zonguldakta da aynı.
Patron gazeteciliği artıyor.
Siyasetçi ile medyanın karşılıklı birbirini kirletmesinde patron gazeteciliği hep bir adım önde.
Ancak siyasetçi tatminsiz.
Kitleleri daha fazla etkileyebilmek için abartı, hile, cilve ve pudra istiyor.
El insaf sayın siyasetçiler!
O zaman gelin siz oturun haber yapın!
Biz siyaset yapalım!
Siyaseti sizin kadar iyi bilemeyiz, ancak sizden daha güzel, akılcı, mantıklı projeler hazırlayacağımız kesin!..
Gazeteci dostlarımızın, siyasetçilerin bu tuzağına mümkün olduğunca düşmemesi gerekir.
Çünkü işin cılkı çıkmaya başladı.
Hal böyle olunca siyasetçiyle birlikte biz gazetecilere duyulan güven de zedelenmiş oluyor.
Her zaman dostlarımızı da eleştirebilecek kadar açık kapı bırakalım.
Onlar konuşsun biz yazalım.
Dünya görüşlerimiz bir yana...
Politik görüşlerimiz yan yana...
Taraftarlaştırılmış bir medya güven kaybeder.
Basını taraftarlaştırmaya çalışan siyasetçiler gider, biz kalırız baş başa!
Kendine güvenen siyasetçi, basını taraftarlaştırmaya çalışmayan siyasetçidir.
Medya inanmadığını, görmediğini yazmaz ise siyasetçiler hiçbir zaman yola gelmez.
Medya kendine çeki düzen vermez ise kimse yola gelmez.
Hepimiz sorumlu ve biraz da suçluyuz!..
ATİLLA ÖKSÜZ
Evrensel'i Takip Et