22 Mart 2009 01:00

‘Ben yazmadım, hukuk sistemi yazdırdı’


“Kardeşim” (Ahkparik) dediği, arkadaşı, can dostu Hrant Dink’in öldürülmesini protesto gösterisinde, Dink’i öldürenlere “katil” dedi, “Bu ülkede Ermeni soykırımı vardır” dedi, başını bir türlü mahkemelerden alamadı. Halen TCK’nın ‘ünlü’ 301. ile 216. maddesinden Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılaması sürüyor. Sözünü ettiğimiz kişi yazar Temel Demirer.
Demirer, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in kendisiyle polemiğe girmesini de getiren 301. maddeden yargılanmasını kitaplaştırdı.
Peri Yayınları’ndan Şubat ayında çıkan “Hrant’ın Katil(ler)i” adlı kitap, Demirer’in, TCK’nın 301. maddesinden, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılanmasında yaptığı savunmalardan oluşuyor. “Savunmasını yaparken tarihe kayıtlar düşen, yakın tarihin kara kutusunu deşifre eden” Demirer, kitapta, “Türkiye’nin acılı ‘ulus-devletleşme’ sürecini, resmi tarih yazıcılarının hiç kale almadığı kesimlerin, Anadolu’nun gayrımüslim maktullerinin, mazlumlarının, sürgünlerinin ağzından anlatıyor…”
Temel Demirer’in Hrant’ın Katil(ler)i… Sait Çetinoğlu’nun önsözüyle Pêrî Yayınları’ndan, 336 sayfa olarak çıktı. Kitabın arka kapağında, İhsan Sabri Çağlayangil’in Ermeni liderlere 1977 yılında sunduğu; “Ermeni Soykırımı demekten vazgeçiniz, istediğiniz kadar para verelim” teklifi yer alıyor.
Kitapla ve yargılanmasıyla ilgili yazar Demirer’le konuştuk.

Kitabınız neyi içeriyor, neyi yazdınız?
Aslında Hrant’ın Katil(ler)i kitabını ben yazmadım. Bunu Türkiye’deki hukuk sistemi yazdırdı. Sonuç itibariyle bu kitabın yazarı, Türkiye’deki Adaletsizlik Bakanı’yla hukuksuzluk sistemidir. Kitap incelendiğinde görülecek, mahkeme savunmalarından oluşuyor ve mahkeme karşısında ben sadece ve sadece Hrant’ın katillerinin kim olduğunu mahkeme heyetine anlatıyorum. Mahkeme heyeti beni dinliyor ve sonuç itibariyle bu kitap ortaya çıkıyor.
Bu kitabın bir özelliği, aslında Hrant’ın katli ile bağlantılı olarak Türk hukuk sisteminin ne denli basiretsizlik örneği sergilediğini göstermektedir. Mesela Hrant Dink hakkında bir rapor var, ‘Devletin ihmali nedeniyle katledilmiştir’ diye. Böyle bir resmi rapor var ve ben bu raporu mahkemeye sunuyorum, ama mahkeme beni hala ‘Hrant’ın katili devlet’ dediğim için yargılıyor.
Türkiye’deki hukuk sisteminin ne denli keyfe keder bir hukuk sistemi olduğunu belgeleyen bir kitaptır. Aynı zamanda da Hrant’ın katillerinin güncel ve tarihsel olarak kimler olduğunu sergilemektedir.

301’den yargılanıyorsunuz...
TCK 301 ve 216’dan yargılanıyorum. Ama dava şu an 301 üzerinden gidiyor. Devlete yönelik hakaret fiillerini içeren 216’dan hiç bahsetmiyorlar.
Buradaki problem benim Hrant Dink’in katli konusunda söylediklerimin, Adalet Bakanı’nı cidden rahatsız etmesi. “Adalet Bakanı’nın şefaatine muhtaç değilim” demem, Hrant’ın Katili’nin devlet olduğu konusundaki ısrarlı tavrım Adalet Bakanı’nı bir yurttaşla polemiğe kadar götürdü. Benimle polemik yürütüyor. Bir Bakan’ın böyle bir şey yapması gayet abes bir şey olduğu halde, “ben Temel Demirer’e devletime katil dedirtmem” diyecek kadar hukuk sürecine müdahale ediyor. Bu müdahalenin bir parçası olarak da bu dava karşımıza çıkıyor. Aslında, Adalet Bakanı’nın müdahale ettiği bu dava, Türkiye’de hukuk sisteminin hiçbir biçimde bağımsız olmadığını, tümüyle bakanlığın, iktidarın müdahalesi altında olduğunun bir kanıtı gibi geliyor bana.

301’den daha önce de yargılandınız. Başbakan da çıkıp, ‘Türkiye’de artık yazarlar yargılanmıyor’ diyebildi...
Türkiye’de düzen içi yazarlar gerçekten yargılanmıyor. Ama düzene muhalifler için yargılamalar, şiddet hala devam ediyor. Bu bağlam içerisinde Başbakan’ın dediği Avrupa standartlarına uygun yazarların ceza almadığı.. İsmail Beşikçi gibi, Haluk Gerger gibi, Fikret Başkaya gibi yazarları cezalandırmalar ise devam ediyor.
Adalet Bakanı, “301 değişti” diyor. Ama şu bir gerçek 301’de hiçbir şey değişmedi. Kitapta da görülecektir. Mahkemede hangi oturumdu bilmiyorum, Meclis’te Adalet Bakanı’nın bir konuşmasında “kesinlikle 301’in özünde değişen bir şey yoktur, MHP’nin vehimleri bu konuda boşunadır” açıklamasını verdim. Hiçbir şeyin değişmediğini Adalet Bakanı parlamentoda söyledi.
Parlamento’da konuşan Adalet Bakanı’nın dediklerinin doğru olduğuna inanıyorum, gerçekten 301’de değişen bir şey yok.
Mesela tek örnek, ilk savunmamda da bu vardı. Anımsıyorsanız Hrant’ın eşine Ogün Samast ve diğerleri “kudurmuş Ermeniler” dediler. Bu Türkiye’de ceza değil, bir Ermeniye’ye kudurmuş dersiniz. Ama Hrant’ın eşi ya da ben “kudurmuş Türkler” dersem 301’den cezalandırılırım. Hrant’ın eşi de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, ben de. Türkiye, Cumhuriyeti vatandaşlarına “kudurmuş Ermeniler, kudurmuş Kürtler” demeye izin verir, ama “Kudurmuş Türkler” dediğin andan itibaren 301 kapsamına girersin. Bu bile bu yasanın ne denli çifte standartlı, ne denli milliyetçi, resmi ideolojinin taşıyıcısı olduğunun kanıtı.

Yargıdan ne bekliyorsunuz?
Aslında ben Türkiye yargısından hiçbir şey beklemiyorum. Sadece Türkiye yargısından değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden de hiçbir şey beklemiyorum. İlk mahkemede, “bu davanın sonucu ne olursa olsun AİHM’e gitmeyeceğim” demiştim. Niye? AİHM de, Türkiye’deki de serbest piyasa hukukudur. Serbest piyasa ekonomisinin, yani kapitalist ekonomi hukukunun özü itibariyle bir hukuksuzluk olduğuna inanan bir insanım.
Dava sonucu ne çıkar? Valla onların problemi. Sonuç ne çıkar inan hiç merak etmiyorum, ceza verirlerse kendilerini cezalandırmış olacaklar. Top onların ayağında istedikleri gibi tepsinler. Ama sonuç itibariyle ben kendimi suçlu hissetmiyorum. Ceza verirlerse de bunun büyük bir onur madalyası olacağı kanaatindeyim.
Bu kitapta bir şey daha var. Ben bu davada gerçekten geniş bir devrimci demokrat kamuoyunun ciddi bir desteğini gördüm. Kendilerine müteşekkirim. Ekler bölümünde bu dayanışmanın nerelere kadar dayandığını göreceksiniz. İnsana gerçekten kıvanç, onur veriyor. Mahkeme salonunda, Fikret Başkaya’yı, İsmail Beşikçi’yi ya da Şair Ahmet Telli’yi görmek, gerçekten bir sevinç kaynağı. Bu mahkeme süreci bende devrimci dayanışmanın gerçek olduğu kanaatini pekiştirdi. (Ankara/EVRENSEL)
Sultan Özer

Evrensel'i Takip Et