16 Ağustos 2009 00:00

Filmatik


İyi, Kötü ve Çirkin
Şimdilerde orta yaşa doğru ilerleyen, çocukluklarını ‘80’lerde, ilk gençliklerini ‘90’ların başında yaşayanlar bilir; Pazar günlerinin iki vazgeçilmezi vardır tek kanallı TRT ekranlarında. Biri, kendini şiddetli bir sokağa kaçma isteği ile gösteren Hikmet Şimşek’li Pazar Konseri saati. Diğer ise, ne olursa olsun sokaktan eve dönülen kovboy filmi saati. Sayısız kovboy filmini, aynı klişelerle bezeli yüzlerce saçma westerni izleyerek büyüyen bu kuşağa, aklınızda hangi western filmi kaldı diye sorsanız, yanıt bellidir: “İyi Kötü Çirkin”. Arada bir kaç tane “Bir Avuç Dolar”, “Birkaç Dolar İçin” gibi yanıtlar veren birkaç istisna çıkar, ama bu filmler de aynı yönetmenin, Sergio Leone’nin imzasını taşıdığı için fark etmez. Aynı kapıya çıkar.
Efendim, yavaş yavaş mevzuya girelim. Sergio Leone, “Bir Avuç Dolar” ve “Birkaç Dolar İçin” filmlerinin ardından üçlemesini “İyi Kötü Çirkin” ile tamamladığında takvimler 1965’i gösteriyordu. Clint Eastwood’un büyük ödüller kazandığı filmin hikayesini bilmem anlatmaya gerek var mı? Hemen hepimizin hayatında küçük büyük bir yeri var “İyi Kötü Çirkin”in.
Tuco, namı diğer “Çirkin” adına ödül konmuş bir kanun kaçağı, “İyi” lakaplı sarışın ise bir ödül avcısı. İşbirliği içinde kasaba kasaba dolaşıp, para kazanırlar. “Kötü” lakaplı Sentenza’nın hedefi ise çok daha büyük. Bir askerin gömdüğü kilolarca altının peşinde. Üçlünün yolu arada bir kesişse de, asıl olarak filmin finalinde karşı karşıya geliyorlar.
Amerikan iç savaşı sırasında geçen ve üç kovboyun sık sık savaş ve etkileri ile yüzleşmek zorunda kaldığı filmde, “tarafsız”lıkları dikkat çeker. Öyle ki, iki tarafın da ele geçirmeye çalıştığı köprüyü, havaya uçurmaktan çekinmezler. Sırf, askerler bölgeyi boşaltsın ve onlar da rahatça altınlara ulaşabilsinler diye...
Clint Eastwood’un “İyi”, Lee Van Cleef’in “Kötü”; Eli Wallach’ın “Çirkin” olduğu bu film, hâlâ western türünün en başarılı örneği sayılıyor. Hatta, daha ileri gidip “en iyi aksiyon”lar arasında sayanlar da var.
“İyi Kötü Çirkin”den söz edip de, “Spagetti Western” türüne değinmemek olmaz kuşkusuz. “Bir Zamanlar Amerika”, “Bir Avuç Dolar”, “İyi Kötü Çirkin” gibi filmlerle bu türün babası sayılan Sergio Leone, bir İtalyan. Hatta, sinemada İtalyan yeni gerçekçiliğinin önemli ismi Vittorio De Sica ile birlikte de çalışmış. Yeni gerçekçi akımın zirvesi sayılan ünlü “Bisiklet Hırsızları”ndaki görevi ise yönetmen yardımcılığı. Belki de, “İyi Kötü Çirkin”i bıktırıcı western klişelerinden farklı kılan yönetmeni Sergio Leone’nin bu geçmişidir, kim bilir?
Zaten, o yakın planları, o çekim açılarını, detaylardaki özeni ve “gerçekçi” yaklaşımı başka hangi kovboy filminde bulabilirsiniz ki? “İyi Kötü Çirkin”, alışılageldik bir kovboy filmi, bildik bir Amerikan aksiyonu olarak düşünülemeyecek kadar önemli bir film. Filmin, gözümüz, beynimiz kadar, kulaklarımızda da yeri ayrı. Hemen herkesin ıslıkla çalabildiği, ya da en azından çalmayı denediği o melodiyi ve filmdeki gerçekten başarılı müzik kullanımını söylememek olmaz.
Neyse, sözü fazla uzatmayalım, ne demiş “Çirkin” kardeşimiz; “Ateş etmen gerekince, ateş et. Konuşma!”
İyi seyirler...
Mustafa Kara

Evrensel'i Takip Et