18 Ekim 2009 00:00
KİRVEME MEKTUPLAR
GÜNÜN YAZILARI
Kirvem,
Eski çamların bardak oluşunun yanı sıra keza, padişahlı, peri kızlı masalların anlatıldığı dönemler galiba tümüyle mazide kaldı; ayrıca hemen hepsi de gökten üç elmanın düşüşüyle noktalanan bu masallardaki elmalardan biri bilmem kimin başına, berikisi falancaya derken, üçüncüsünün de mutlaka anlatanın kısmetine düşmesinin ardından, hikaye genelde Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine cümlesiyle sonlanırken, şimdilerde güzel yurdumuzun kimi köşelerinde gökten elma değil, havan topu yağıyor maalesef
Nitekim geçenlerde gencecik, gariban bir kız çocuğunun başına masallardaki hayali elmalar yerine şarapnel parçalarının yağışıyla vücudunun lime lime olması, hani çok affedersiniz ama kimselerin dıngılında değilse, veya gökten yağan bombanın kimler tarafından atıldığı bilinmiyor ya da sözde bilinemiyorsa, o zaman işimiz her bakımdan Allaha mı kaldı ne?!.
Aslında gökten zembille elma inmeyip, bunun yerine havan topunun yağdığına dair medyada çıkan haberlerin ardından, kimi yetkili zevatın telaşla kolları sıvayıp, anında minareye kılıf uydurma çabasıyla ardı ardına yaptıkları açıklamalara bakılırsa; anlaşılan o ki, koyunlarını otlatmaya giden o körpecik kızın bizatihi kendisi asıl suçlu!
Öyle ya!.. Bir taraftan koyunlarını otlatırken beri taraftan da çevresindeki çiçekleri derleyip hatta bunlardan başına taç yapacağına, sen tut elindeki tahra ile yerdeki bombaatarı kurcala! Olacak iş mi yani?!.
Memleketin, daha da doğrusu yılmaz bekçisi olduğumuz bunca yıllık cumhuriyetimizin savcısının Can güvenliği yok diyerek olay yerine gitme konusunda yan çizmesinin utancı sanki yetmezmiş gibi, keza, tıbben en ufak bir yetkileri yokken, hani nasıl derler; tıpkı durumdan vazife çıkarıp böylece karakol koridorlarında ayaküstü gerçekleştirdikleri uyduruk otopsi raporlarının çuvala sığmaması sonucunda, işin rengi ruhsarı aradan geçen on beş gün gibi bir zaman diliminin ardından kabak misali sırıtınca, bu kez de Yeşilçamın değme senaristlerine taş çıkartırcasına hazırlanan senaryo mucibince, olayın bir an önce kapatılıp, üstüne ölü toprağı serilip, dolayısıyla ilelebet kapatılması şart!
Neden?..
Nedeni, bittabii ki her zaman olduğu gibi yine memleketin ali menfaatleri
Yani?..
Yani kutsal devlet katında, Babıali saflarında herhangi bir olay eninde sonunda kim bilir hangi nedenlerle arapsaçına dönüşüp içinden çıkılmaz boyutlara dayanınca, tüm yetkili mercilerce hemen anında devreye giren, gari hepimizin kanıksadığı şu meşhur memleketin ali menfaatlerine, veya dokunulması, eleştirilmesi zinhar uygun olmayan kimi kurumların kapısına dayanınca, o vakit akan sular durur, daha da doğrusu durması gerekir nitekim!
Hatırlanacağı gibi, bir zamanlar Bir bilen lakabıyla, fötr şapkasıyla ünlü olan bir muhterem reisicumhurumuz, Fıratın kenarında bir kuzu kaybolsa benden sorulur mealinde söylediği sözün ardından memlekette kuzu, keçi, koyundan vazgeçtik de, özellikle şu son çeyrek asır sürecinde ülkede kaybolan, bir gece ansızın ya da gündüz gözüyle derdest edilip faili meçhuller ordusuna katılan binlerce vatandaşın hesabını bugüne kadar doğru dürüst açıklayan, açıklayabilen, sorumlularını adalete teslim edip, dolayısıyla hukuk devleti olmanın icaplarını yerine getirirken, aynı zamanda da dosta düşmana örnek olmak için kolları sıvayan bir tek Allahın kulu yetkili zevat çıkmadığına göre, bir garip çoban kızın, köhne bir mezradaki dirisiyle zaten ilgilenilmezken ölüsü kimin umurunda?!.
Öyleyse?..
Öyleyse başın sıkıştığında, mızrak çuvala sıkmadığında anlatırsın bir masal, yazıp uygularsın bir senaryo, isteyen beğenir istemeyenin canı cehenneme!
Tıpkı gencecik gariban çoban kızın masalı gibi
Masal meselesi
Evrensel'i Takip Et