9 Nisan 2010 01:00
İpekde kula kulluk etmeyelim!
GÜNÜN YAZILARI
Ben 15 seneden beri İpek Mobilyada çalışmaktayım. Halen asgari ücret almaktayım. 2006 yılından bu yana Öz Ağaç-İş Sendikasını getirmeye çalıştık ve bunu başardık.
Bu zaman içinde iş yerinde yaşadıklarımızı yazıyorum. Sendikaya üye olduk diye bir yıl önce ikramiyelerimizi kestiler; Ramazanda iaşe vermedikleri gibi, Ramazan ve Kurban Bayramında ikramiyelerimizi ve maaşlarımızı vermediler. Bu bayramları, bizlere, ailelerimize ve çocuklarımıza zehir ettiler. Şimdi Saffet Aslana, Ahmet Kiraza soruyorum: bu işçi bu duruma nasıl geldi? Bir işyerinde çalışan, evine haram lokma götürmeyip dürüst olan ve müdürlere, şeflere yalakalık yapmayıp, arkadaşlarını satmayan işçiler alın terini ve hak ettiği maaşını, sosyal haklarını alamıyor. Tuvalet ihtiyacını gideremiyor. Yemekler servisler düzensiz. Şu gün halen tuvalete giden işçiler hakkında tutanak tutulursa ve müdürlerin, şeflerin yalakalığını yapanların maaşlarına zam yapılırsa, dürüst emekçilerin hakları verilmezse bu insanlar haklarını arayınca suçlu mu olur?
Bir gün olsun her ikiniz de bu işçilerin dertlerini sorunlarını dinlediniz mi? Bir zamanlar sanayide dükkan kiranızı elektrik ve su faturasını ödeyemediğiniz günleri ne çabuk unuttunuz. Televizyonlarda hayırseverliğinizle ödüller aldığınızı anlatmaktasınız. Fabrikada çalışan işçiler grev oylamasında sizlerin istemediği şekilde oy kullandı diye maaşlarını alamıyorsa bu adaletsizlik olmuyor mu? Bunları da TVlerde anlatsanız nasıl olurdu acaba? Sizi hayırsever olarak tanıyan yurttaşlar, size nasıl bakarlardı acaba?
Yine de işçi kardeşlerimi yılmadan, korkmadan haklarını sermaye babalarına karşı tek yumruk halinde sendikayı bu işyerine getirdikleri için canı gönülden kutluyorum. Başarılarımızın devamını diliyorum.
Bu işçileri bu duruma getirenler; müdürler, şefler ve ustalar sendikalaşmada başrol oynamışlardır. Zamlarda işçi kardeşlerim Niçin bize zam vermiyorsunuz dedikleri zaman, bu insanlar Gidin hakkınızı nerde ararsanız arayın denilerek bürodan kovuluyorlardı.
Saffet Aslan ve Ahmet Kiraz beyler; müdürlerinize, şeflerinize dolgun maaş veriyorsunuz, çok güzel. Onların çocukları haftada birçok kez kırmızı ve beyaz et ve yemeklerinin ardından meyvesini yiyorlar da; biz emekçilerin çocukları ayda bir kez olsun bunları yemelerini boş verin, karınlarını doyurmak için evlerimize kuru ekmeyi götüremiyoruz. Maaşlarımızı gününde alamadığımızdan dolayı kredi kartlarımız faize girmiş durumda.
Sizin Müslüman olduğunuzu, beş vakit namaz kıldığınızı, cuma namazını kaçırmadığınızı iyi biliyorum. O zaman sizlere sorabilir miyim: Kuranda Allah bütün insanlara şu sözleri demiyor mu? Kula kulluk etme, kul hakkı yeme, kullarım hakkınızı arayın. O zaman bu işçi emekçi kardeşlerimin Allahın bu üç emrini yerine getirmek için mücadele etmesi suç mu? Geçen sene her ikiniz de hacca gittiniz, Allah kabul etsin. Giderken işçilerden helallik aldınız mı? Size şunu sorabilir miyim, o kutsal topraklarda kullara kulluk ettirin, emeklerinin karşılığını vermeyin, aileleri, çocukları sefil perişan olsun diye mi gidiliyor? Lütfen biraz insafa geliniz ve geçmişten bu günlere nasıl geldiğinizi bir daha düşününüz!
Büyük ozanlardan birinin şu güzel sözünü dikkate alınız:
Fani dünyanın sefası bir kuru kavga imiş,
gerçeğiyle insan olmak her şeyden ala imiş.
İpek Mobilyadan Bir İşçi (Kayseri)
Evrensel'i Takip Et