22 Nisan 2010 01:00
Kentlerde kaybolan anılar ve izler!
BU yıl Kitaba Yolculuk başlığında kapılarını açan 15. İzmir Kitap Fuarı çeşitli etkinlik ve panellerle devam ediyor. Egeli Kadın Yazarlar Platformunun gerçekleştirdiği Edebiyatta Kadın Duruşu ve Kentsel Duyarlılıklar paneli bunlardan bir tanesiydi. Egeli Kadın Yazarlar Platformunun Kentsel Duyarlılıklar projesinin bir ürünü olarak ortaya çıkan Kent İnsan kitabı üzerine gerçekleştirilen panelde hem tanıtım yapıldı hem de değişen kent ve kentlilik olguları sorgulandı.
Kadın yazarların, Sömürünün, savaşın, kazanma hırsının, tüketim kültürünün pençesinde bir türlü insanın yeri olamayan kentlere ve dünyaya yeniden insan üzerinden bakabilme yolunda bir ortak direniş daha diyerek tarif ettikleri kitap Türkiyenin çeşitli şehirlerinden 30 kadın şair ve yazarı bir araya getirmiş. .
Ortak bir çalışmanın eseri olan Kent İnsan üzerine söyleşiye, kitaba öykü ya da şiir veren ve düzeltisinden, fikri sürecine her adımına dahil olan Şair-Yazarlardan Gülseren Engin, Gönül Çatalcalı ve Emel Kayın konuşmacı olarak katıldı. Zübeyde Seven Turanın yönettiği söyleşide, Gülseren Engin ilk önce Egeli Kadın Yazarlar Platformunun çalışmaları hakkında bilgi verdi. Amaçlarının , Egede yaşayan kadın yazarların birbirini tanıması, neler yaptığını bilmesi ve birlikte bir şeyler üretebilmeleri olduğunu vurguladı.
İNSANDAN UZAKLAŞAN KENTLER
Kitapta 2 öyküsü bulunan Gönül Çatalcalı ise, kentlerin parklar, meydanlar, şık caddeler, temiz, bakımlı sokaklar, alışveriş merkezleri, kültür merkezlerinden ibaret olmadığını belirtti. Çatalcalı, Bir kentte çok uzun süre yaşamışsanız ya da orada doğup-büyümüşseniz sanki başka insanlara fazla yaşama hakkı tanımıyorsunuz. Oysa içinde dolaştığımız yerler, mekanlar ne kadar güzel olursa olsun, oradan geçen insanlar onu, anlamlandırıyor ya da anlamını bozuyordu. Biz de kadın yazarlar olarak bu kitapta kentlere farklı farklı yönlerden bakmaya çalıştık dedi.
Kitabı hazırlayan, kendisi de bir mimar olan Emel Kayın ise, kentleri de kuranların insanlar olduğunu hatırlatarak Kent bir bakıma insana karşı da duran bir şey, insanı yoran bir şey zaman zaman içinde boğan bir şey diyerek başladı söze. 4 aşamadan oluşan kitabı Kayın şöyle özetledi, İlki Anılar ve İzler. Burada, yok olan evler, kaybolan anılarımız, mekanlarla izlerini kaybettiğimiz duyarlılıklarımız var. Gidiyoruz sokağımızı bulamıyoruz ya da doğduğumuz ev yerinde değil. İşte anılarımız ve İzlerimiz yıkımların ve yenilenmelerin kıskacında yok oluyor. İkinci bölüm olarak Yıkımlar ve Yenilenmeler geliyor. Kentin bir gerçekliği ile karşı karşıya getiriyor bizi. Kentin gelişme süreçlerine karşı insani duyarlılıkları göz önüne almadan ama yine insan tarafından yapılan yıkım ve yenilenmelerden bahsediyor. Daha sonra Komşuluklara ve Yalnızlıklar diye bir bölüm var. Hepimiz kentin içerisinde derin bir yalnızlık halindeyiz. Komşulukların yitip gitmesini, insan ilişkilerinin zedelenmesini hep konuşuyoruz aslında. Ötekiler ve Yabancılaştırmalar bölümünde de, bir kentten bir kente gitmek zorunda kalmış, gene de dahil olamadığı kent hayatı yüzünden öteki gibi hissettirilmiş insanların öyküleri var.
(İzmir/EVRENSEL)
Ayşen Güven
Evrensel'i Takip Et