25 Nisan 2010 01:00

Şiir zamanı

Şiir coğrafyamızın vazgeçilmez sanatı. Ressamlara, heykeltıraşlara göre malzemesi bir kağıt bir kalem oluşundan. (O kağıdın, kalemin arkasındaki belleği bilmez değiller de…) Bence sözlü geleneği terk edemeyişimizden. Öyküyü de araya şiir katarak anlatırız ki bellekten belleğe devrolsun. Yergimiz de şiirle, övgümüz de. Hele sevdalandık mı… Bu yüzden şiirle ilgisi sorulan yurttaşlarımız hemen “Ben de epey yazdım gençken” derler. Oysa şiir gençlikte ilgi duyulmakla tükenen bir iş değildir. Şiirin bir iş olduğu gelmez kimsenin aklına. Yalnız bir duyarlık işi, bir yetenek sanılır. Bir tanrı vergisi. Bu yüzden de pek ciddiye alınmaz. Başka ülkelerde yıllardır yapılan şiir festivalleri bizde eskime olanağı bulamaz. Uluslararası şiir festivalleri için bir iki girişim oldu arkası gelmedi: 1991 Poesium, 2000 Taşkent-Lima… 2008’den bu yana İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür AŞ düzenliyor böyle bir festivali. Festivalin Onursal Başkanı Doğan Hızlan, Direktörüyse Adnan Özer. Festival 11-15 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek Festivale 24 Türk, 24 yabancı şair katılıyor. (Festivale bir kez çağrılan bir daha çağrılmıyor) Bu yıl festivalin açılışı, İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti oluşu yüzünden, “İstanbul şairleri”nce yapılacak: Vedat Türkali, Turan Oflazoğlu, Melisa Gürpınar, Hüseyin Avni Dede, Christopher Middleton (İngiltere), Luis Alberto Cuenca (İspanya ) Vasiliki Papageorgiyu (Yunanistan), Marc Delouze (Fransa). Festivalin tema ülkesi de İrlanda. (Geçen yıl Katalanya’ydı.) İrlanda edebiyatıyla ilgili konferanslar da yapılacak. Festivalin önemli bölümlerinden biri de ‘68 Kuşağı’ndan Polonyalı şair Adam Zagajewski’nin “68 Kuşağı’nın şiire etkisi” üstüne semineri. Konserler, şiir dinletileri gün boyu sürecek. (Programlar nasılsa yayımlanacak) 11-15 Mayıs tarihlerinden bir iki günü festivale ayırmak İstanbulluların yararına olur, hele yaşamamızdan şiir iyice eksilmişken. Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde de bu tür festivaller başlıyor sonra tam yerleşti derken ortadan kalkıveriyor. Ve Salihli şiir İkindilerini özlüyorum mesela. Güneşin altında Sard Harabelerinde şiir dinleyen köylüleri. Ve doğduğum şehir Eskişehir’e böyle bir festivalin nasıl yakışacağını. Şiir Yunus’un şehrine de yakışmazsa nereye yakışır ki. Hele onun zamandan yakınışı anımsanınca “Gitti beyler mürveti Binmişler birer atı Yediği yoksul eti İçtiği kan olmuştur”. Yunus’un hep güncel kalışı boşuna değil. Onun dünyanın güzelliğini, doyulmazlığını söyleyişini (Bu dünya bir gelindir, al yeşille donanmış, kişi yeni geline bakma ile doyamaz) bilenler onu softa göstermeye nice özenseler başaramazlar. Şiir zamanıdır. Hemen her gün şiir zamanıdır. İster yazın, ister sevin… Ama şiirsiz kalmayın. İnsanoğluna şiir yakışır.
Sennur Sezer

Evrensel'i Takip Et