01 Mayıs 2010 00:00

YENİGÜN

İşçi sınıfının bayramı. Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada sınıfın bayramı. Burjuvaziye, kapitalist sömürüye, baskıya ve zulme başkaldırının, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü.

Paylaş

İşçi sınıfının bayramı. Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada sınıfın bayramı. Burjuvaziye, kapitalist sömürüye, baskıya ve zulme başkaldırının, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü.
1 Mayıs, vahşi kapitalizme karşı sınıf mücadelesinin tarihsel ve enternasyonal birikiminin adı. Kökü kapitalist merkezlerde atılan ve dalga dalga yayılan bir mücadeledir 1 Mayıs. 1886’da 350 bin işçinin katıldığı mayıs grevlerinin üzerinden yükselmiştir. Sonra burjuvazinin on binlerce grevci işçinin Şikago sokaklarını doldurmasına tahammülsüzlüğüyle başlayan kanlı mücadele günleriyle, ABD burjuvazisinin barışçı 1 Mayıs gösterilerini kanla bastırmasıyla, dünyaya işçi sınıfına armağan olan bir gün.
Ancak işçi sınıfı, sömürü ve zulmün saltanatına karşı mücadele etmeye kararlıydı. Aynı yılın 3 Mayıs’ında polis bir kez daha işçilere ateş açtı. Ertesi gün saldırıları protesto etmek için sınıf yine el ele, kol kolaydı. Sınıfın kapitalizmin merkezindeki başkaldırısı, tüm dünya işçi ve emekçilerinin dikkatini de buraya yöneltmişti.
Sermayenin güvenlik güçleri harıl harıl çalışıyor, polis işbaşındaydı. Önce bombalar patladı, ardından işçilere ateş edildi. 4 işçi ölürken çok sayıda işçi yaralandı. İşçiler, aydınlar, yazarlar, sendikacılar gözaltına alındı, tutuklandı. Albert Person, August Speins, Adolf Fischer, George Engels, ölüm cezasına çaptırıldı ve idam edildiler.
İki sınıf arasındaki mücadele kızışıyordu. Amerikan İşçi Federasyonu, 1888’de 1 Mayıs şehitlerinin anısını yaşatmak, 8 saatlik iş günü talebiyle her yılın 1 Mayıs’ında greve çıkılması kararı aldı. Proleterya enternasyonalizmi, uluslararası dayanışma gelişip güçleniyordu. Almanya, Belçika, Fransa ve İngiltere işçi sendikaları da aynı doğrultuda kararlar aldılar.
1886’da tüm Avrupa’da yayılan grev ve gösteriler düzenlendi. Kapitalist ülkelerde gelişmeye paralel olarak güçlü bir sınıf dayanışması gelişiyordu. 2. Entenasyonal’in kararı politik tutumun gelişip güçlenmesine neden oldu. 1890’da 1 Mayıs İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü olarak, Emek Bayramı ilan edildi.
İzleyen yıllarda bütün ülkelerde proletarya çeşitli yollar bularak; yasal, yasadışı, kitlesel ya da küçük katılımlarla, her 1 Mayıs’ı, kapitalist sömürüye karşı yasal ya da yasadışı yollarla kutlayageldi.
Türkiye’de İzmir’de 1905’te kutlandı 1 Mayıs. Osmanlı sınırları içindeki Üsküp, 1909’da, 1910’da İstanbul’da, 1911’de ise Selanik’te. Balkanlarda Bulgar, Rum, Yahudi, Türk ve farklı uluslardan işçiler yer aldı kutlamalarda. Selanik’te 1 Mayıs’ı, Enternasyonal marşını söyleyerek sokaklarda dolaşıp gösteri yaparak kutladılar.
1920’de yasaklar başladı. Ancak İstanbul’da güçlü katılımla 1 Mayıs gösterileri gerçekleştirildi. İşgal yıllarında da işçiler kutlamalardan vazgeçmedi. 1921’de anti-emperyalist gösteriler olarak gerçekleşti. İşçiler, kızıl bayraklar ve ayyıldızlı bayraklar taşıyarak, Enternasyonal marşı söyleyerek kutlamalara çıktılar. 1922’de komitenin de çağrısıyla Şirkett-i Hayriyye, Haliç Şirketi, Tramvay ve Tünel kumpanyaları, Seyrü Safain İdaresi işçileri, uluslararası işçi marşları eşliğinde Pangaltı’dan Kağıthane’ye kadar yürüdüler.
1 Mayıs’ın İşçi Bayramı olarak kabul edildiği yıl olan 1923’te, Sultahmet’e çıktı işçiler. Ancak bir yıl sonra 1924’te, 1 Mayıs gösterileri yasaklandı. 1925’te Şeyh Sait Ayaklanması gerekçe gösterilerek ilan edilen Takrir-i Sükun Kanunu ise Türkiye için karanlık yılların başlangıcı oldu. Mustafa Suphileri katledenlerin iktidarı pekişiyordu. İdeolojik manipülasyon dönemi de başlamıştır. 1928 yılına gelindiğinde işçi sendikaları kapatılmış, hiçbir işçi eylemine ve muhalif örgütlenmeye müsaade edilmez koşullar egemen olmuştur. Kürtlerin inkarı; farklı dillerin, inançların ve kültürlerin yok sayılması; ‘tek millet, tek bayrak, tek din’ anlayışına uygun olarak sınıfların varlığını da inkar eden, “Sınıfsız, zümresiz, kaynaşmış tek bir milletiz” hazırlıklarına dörtnala yol almaktadır.
Aradan geçen uzun yıllar, sınıfın birikim yıllarıdır. Darbelere, konrtgerilla provokasyonlarına, sarı sendikacılık oyunlarına rağmen sınıf arayış ve mücadele içindedir. Aynı zamanda sınıfın partileşme arayışlarına girdiği yıllardır. Reformizmin, revizyonizmin hüküm sürdüğü ve derin tahribat biriktirdiği yıllardır bu yıllar. Gençlik hareketleri, 15-16 Haziran 1970 işçi direnişi, sendikalaşma, darbeler, idamlar, yenilgiler, kavgalar sürmektedir. Her şey sınıflar mücadelesinin doğasına uygun olarak gelişmektedir.
1976’da 1 Mayıs kutlandı. Türkiye’nin dört bir yanında kutlamalar, gelişip güçlenen bir mücadele dönemi... İstanbul Taksim Meydanı da dolup taşmıştır. ‘77 1 Mayıs’ı güçlü kutlamalara sahne oldu. Taksim’de yüz binler vardı. Ancak kontrgerilla işbaşındadır. 34 emekçi katledildi. Sonra 12 Eylül ‘80 askeri faşist darbesi...
1 Mayıs yasaklandı. Ancak, Bahar Eylemleri ve ‘89’da işçiler ve mücadeleci sendikacılar yeniden kutlamalara yöneldiler. ‘89’da genç işçi Mehmet Akif Dalcı, polis kurşunuyla öldürüldü. ‘96 kutlamalarında ise Kadıköy’de 3 işçi katledildi. Ancak sınıf mücadelesi bu, kapitalizm var oldukça, işçi sınıfı da onun gölgesi gibi... Sınıf mücadelesi sürüyor. Bu yıl geçen yıldan aktarılan mücadelenin TEKEL direnişiyle daha güçlüyüz.
6 konfederasyonun ortak tutumu sınıfa güç ve moral verdi. Türkiye’nin dört bir yanında kutlanıyor işçi bayramı. İstanbul’da Taksim’de tek el, tek yumruk oldu işçi ve emekçiler. Bugün mücadele daha kitlesel, parti daha güçlü. Reformizmin, revizyonizmin çarkı kırık. Sınıfın içinde güçlenmenin, sınıfın partisi olarak belirgin hal almanın zamanı. 1 Mayıs kutlu olsun!..
ENDER İMREK
ÖNCEKİ HABER

Amerika’dan yüz bulamayan Ergenekoncular sanık oldu

SONRAKİ HABER

Barışa giden yollar açılsın...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...