7 Mayıs 2010 01:00
GERÇEK
1 Mayıs, İşçi Sınıfının Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü geride kaldı.
Görkemli, coşkulu, yaygın ve ülke tarihimizin en kitlesel 1 Mayıslarından birisi olarak gerçekleşen gösterilerde de dile getirilen 1 Mayıstan alınan güçle 26 Mayısa! çağrılarının, aradan geçen bir haftada sendikalar tarafından pek dikkate alınmadığı gözlenmektedir.
26 Mayıs genel grevinin (genel eylemi) önemi ve anlamından bu köşede ve gazetemizde sıkça söz edilmektedir. Ancak burada yeniden vurgulamakta yarar var ki, 26 Mayısta genel eylem kararının altında Türk-İş, DİSK, Kamu-Sen ve KESKin genel başkanlarının imzası vardır.
Bu genel başkanlar ve elbette bu karar alındığında onların arkasında duran bu konfederasyonların yöneticileri, aldıkları karar hakkında ne yapmaktadırlar? Bu konuda KESK dışındaki konfederasyonların yöneticilerinden herhangi bir açıklama gelmediği gibi, sanki böyle bir karar yokmuş gibi davranmaktadırlar. Sadece konfederasyonlar da değil, bu dört konfederasyona bağlı sendikalar da şimdi bu kararın sorumluluğu altındadır. Çünkü konfederasyonlar karar alırken, kararın uygulanmasıyla ilgili olarak sendikaları yükümlendirmişler; işçilerin, kamu emekçilerinin bu eyleme hazırlanması için işyerinde ve genel olarak emekçi kamuoyuna yönelik çalışmalar yapılması, tabiri caizse genel eylem hazırlanası çağrısı da yapmışlardır.
Dolayısıyla sendikalar, şimdi konfederasyonların aldığı ve kendilerinin de itiraz etmediği bu karara uygun olarak, eylemlerin hazırlanmasıyla yükümlüdürler. Ancak bazı sendikalardan yapılan dolaylı açıklamalar dışında burada da henüz bir hareketlenme yoktur.
Bütün bunların da ötesinde; TEKEL işçilerinin Ankara eylemi sonlandırılırken, bin dolayında sendikacı, işyeri temsilcisi; böyle bir genel grev kararı için girişimde bulunmuştu. 26 Mayıs kararı bu girişimle doğrudan ilgilidir ve dolayısıyla bin sendikacı, 26 Mayısı gerçekleştirmek üzere sorumluluk aldığını bütün Türkiye ve dünya kamuoyuna, emekçilere ilan etmiştir. Bu da yerel platformların hızla oluşturulup işyerinde de genel grev kurulması için harekete geçmeyi gerektirir.
Şu tartışılmaz bir gerçektir ki; sendikal camianın en tepesindeki konfederasyon yöneticileri ile her kademeden sendikacılar, 26 Mayıs genel eylemini başarılı bir biçimde gerçekleştirmek için yükümlülük altına girmişlerdir.
Eylemin gerekçesi de kararla birlikte, taşeron çalıştırmaya son verilmesi ve güvenceli çalışma talebi başta olmak üzere 12 maddede toplanan emekçilerin talepleridir.
Bu taleplerin elde edilmesinde herhangi bir ilerleme olmamıştır. Nitekim 1 Mayısta alanlara çıkan emekçiler, bu talepleri haykırmış; dövizlerde taşımışlardır. Dolayısıyla bugün, Artık bu karar geçersiz hale gelmiştir denilecek bir gelişme yoktur. Bu yüzden de konfederasyonlardan işyeri temsilcilerine kadar her kademeden sendikacılar, alınan karara sahip çıkmak durumundadırlar.
Çünkü 26 Mayıstaki genel grev, sadece sermayeye, hükümete karşı emekçilerin uyarıları olmayacak; sendikal hareketin rüştünü ispat etme, sendikaların aldıkları kararın arkasında duran örgütler olduğunu göstermenin eylemi olurken, aynı zamanda sendikal hareketin daha ileri bir mevziye girmesi için bir hamle olacaktır. Ve elbette bu durum, sendikalaşmak için bekleyen milyonlarca işçiye cesaret verecektir. Tersi olursa; 26 Mayıs için alınan kararın uygulanmaması ya da göstermelik hale getirilmesi ise sendikaların hiç de iyi durumda olmayan itibarlarını iyice aşındıracak, sendikal mücadeleye olduğu kadar sendikalara da ağır darbe olacaktır.
Bu gerçekler açıkça göstermektedir ki; sendikalar başta olmak üzere tüm emek örgütlerinin, emekten yana güçlerin bugün birinci işi, 26 Mayısın başarılı bir genel grev olması için ellerindeki her aracı kullanmak, var güçleriyle çalışmaktır. Ötesi bahane, lafı güzaftır!
İ. Sabri Durmaz
Evrensel'i Takip Et