18 Mayıs 2010 01:00
BAŞYAZI
GÜNÜN YAZILARI
Başbakan Erdoğanın günlerdir hazırlandığı ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunların çözümü konusunda Azerbaycanı yumuşatmak için Baküye yapacağı ziyaret, ziyaretten bir gün önce ertelendi. Çünkü o gün, Tahranda çoktandır, özellikle Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silvanın Ahmedinecatı bir takas anlaşmasına ikna ettiği haberi gelmişti. Takasın yapılacağı ülke Türkiye olduğu için, anlaşmanın bir tarafı da Türkiye olacaktı. Elbette Erdoğan böyle bir tarihi fırsatı kaçıramazdı! Onun için de Azerilerin birkaç gün daha beklemesi istendi!
Elbette, İranla ABD ve batı ülkeleri arasında uzunca zamandan beri bir kriz odağı haline gelen Uranyum zenginleştirme sorununda, Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva ile İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecat, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun bir anlaşmaya varmaları son derece önemliydi. Çünkü böylece ABDnin bölgeye müdahalesi için bir silahının daha etkisiz hale geleceği umuluyor.
Anlaşmaya göre; İran, elindeki az zenginleştirilmiş uranyumu Türkiyeye gönderecek. Fransa (Ya da Rusya, İngiltere gibi ülkeler), Uluslararası Atom Ajansının denetiminde, bu az zenginleştirilmiş uranyumu alıp, en geç bir yıl içinde yerine zenginleştirilmiş, yakıt olarak kullanıma hazır uranyum verecek. Böylece İranın zenginleştirilmiş uranyum elde etmesi önlenirken, İranın elindeki uranyum miktarı da kontrol altında tutulmuş olacak. Türkiye burada, takasın yapılacağı, iki tarafın da güvendiği ülke olarak rol oynayacak!(Ayrıntılar haber sayfamızda var.)
Anlaşmanın özeti bu! Ancak, İran Takas anlaşmasıyla birlikte uranyum zenginleştirme çalışmalarına da devam edeceğini söylemektedir. Dahası bu anlaşma karşısında ABD ve öteki batılı ülkelerin de ne diyeceği henüz belli değildir. Bu yüzden de artık Ortadoğuda nükleer gerginlik azalacak demek için henüz çok erkendir.
Ne var ki; bu takas anlaşmasının Batının İrana karşı sert önlemler istemesine sıcak bakamayan Rusya ve Çine manevra için bir imkan tanırken, BM Güvenlik Konseyinde de İrana sert yaptırımlara karşı çıkan ülkelerin sayısını artıracaktır. Bu durum elbette, geçici de olsa İranı rahatlatacaktır.
Ama belli olan bir şey var ki; AKP Hükümetinin bu gelişmeyi Yeni bir dış politika zaferi olarak ilan edip, AKP ve hükümet propagandasının bunun üstünden bölge liderliğine yeniden vurgu yapacağıdır. Hatta öyle ki, bir takas ülkesi olmadan öte, Erdoğan ve yandaş basınının, Lulayı yok sayarak Erdoğan ve Davutoğlunu bu anlaşmanın mimarı olarak göstermeleri hiç de şaşırtıcı olmaz.
Kuşkusuz ki, bölge hükümetlerinin bölgedeki sorunları çözmek, gerginliklerin azaltılması için gayretleri iyidir. Ancak bu politikaların kime hizmet ettiği, kimin politikalarına hizmet ettiği daha da önemlidir. Örneğin geçmişte Türkiye Saddam Hüseyin döneminde Irakla ilişkilerinde sanki sorunları azaltmak için Saddamla ve ABD ile görüşüyor görünürken gerçekte, ABDnin Irakı işgaline meşruiyet kazandıran bir sonuca yol açmıştı.
Bugün de İranla Türkiye İyi komşular, Aralarında pek sorun olmayan ülkeler olarak görüşmekte, batı karşısında sanki İranı destekliyor görünmektedir. Ama öte yandan Türkiye İrana ABDnin ve batı ülkelerinin mesajlarını götürerek, İranı sıkıştırmalarına vesile olacak bir tutum da izlemektedir. ABDnin stratejik müttefiki, model ülkesi olarak kalındığı sürece de başka bir şey olması beklenemez.
Ortadoğu, özellikle konu dış politikaysa, hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir bölgedir. Bu yüzden de; bölgede emperyalistlerin çıkarı etrafındaki saflaşmalarla ya da çatışmalarla bölge halklarının kendi kaderlerini tayin etme girimleri çoğu zaman birbirine karıştırılmaktadır. Dahası Türkiye ve İran arasındaki ilişkiler kadar; takas çözümü de, her an yeni problemler ve yeni açmazlara adaydır. Bunun içindir ki ilk bakışta; sanki gerilimi düşürür gibi görünen girişimin yarın yeni daha çetrefilli, aynı anlama gelmek üzere daha tehlikeli gelişmelere yol açması ihtimal dışı değildir.
İHSAN ÇARALAN
Evrensel'i Takip Et