23 Ekim 2010 00:00

Evlerin dibinde taşocağı olur mu?


Üç yıldır yanı başlarında faaliyet yürüten taş ocağına karşı mücadele veren Pınarbaşı halkı, dün topluca İzmir Valiliği’ne giderek ocağın kapatılması talebiyle dilekçe verdiler. Sabah saatlerinde, Pınarbaşı’ndan otobüslerle hareket eden halk, ellerinde taş ocağı karşıtı dövizlerle Valiliğin önüne geldi.
PROVOKE ETMEYE ÇALIŞTILAR
Bu arada halkın kapatılmasını istediği Ada Madencilik’in çalışanlarının da halkın arasına karışıp, eylemin konusu olmayan başka bir maden şirketi aleyhine dövizler açması tepkiye yol açtı. Bu kişilerle Pınarbaşı halkı arasında itiş kakış yaşandı. Bu kişilerin kendilerinden olmadığını ve eylemlerini sulandırmaya çalıştıklarını belirterek tespit ettikleri kişileri uzaklaştırdılar. Ada Madencilik çalışanları ellerinde dövizlerle uzakta bekleyişlerini sürdürdüler.
EGEÇEP Yürütme Kurulu Üyesi Ertuğrul Barka’nın da aralarında bulunduğu dört kişilik bir temsilci grubu, Valiliğe girerek Vali Yardımcısı ile görüştü. Ada Madencilik’in avukatının da görüşmeye girmek istemesi üzerine yine tartışma çıktı. Heyet, avukatın görüşmeye katılmasına izin vermedi.
BİLİMSEL RAPORLARA RAĞMEN...
Görüşme sonrası Konak Meydanındaki bekleyişlerini sürdüren Pınarbaşı halkının yanına gelen gruptan Ertuğrul Barka bir açıklama yaptı. Barka, Pınarbaşı halkının kendilerinin ve çocuklarının sağlıkları için oturdukları binaların güvenliği için Ada Madencilik’in yasalara aykırı sürdürdüğü çalışmasına engel olmak istediğini ve bunun için dilekçe verdiklerini belirtti.
Pınarbaşı halkının daha önce topladığı 1500 dolayındaki imza ile Ankara’ya gittiğini ve taleplerini içeren dilekçeyi Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED Daire Başkanlığına verdiğini hatırlatan Barka, şunları söyledi: “Yasal değişiklikle Özel İdare tarafından ruhsatlandırılma mümkün hale geldiği için şimdi Özel İdare’den ruhsat almaya çalışıyorlar. Oysa buraya ruhsat verilemez. Bununla ilgili Vali Muavinin de imzası var. Bunun dışında İl Sağlık Müdürlüğü ile üniversitelerden alınmış raporlar var. Bunca bilimsel ve teknik rapor ortada iken hukuksal olarak olamayacağı belli iken bu taş ocağının çalışamayacağını Vali Yardımcısı Zülküf Dağlı’ya arz ettik. Bize söz verdi, gidip yerinde inceleyeceğine dair. Devlet, halkın çıkarlarını göz ardı edip, bir şirketin çıkarını mı savunacak. Böyle bir şey olursa kamu vicdanı zedelenir.”
(İzmir/EVRENSEL)

‘SAĞLIĞIMIZ BOZULDU’
Gönüp Celep: Taş ocakları İzmir’in göbeğinde. Pınarbaşımız eskiden cennetten bir parçaydı. Şimdi balkona çıkıp oturamıyoruz. Eşim astım hastası, evimi terk etmek zorundayım. Bu bize reva mı?
Gülsen Azyok: Taş ocaklarını istemiyoruz. Her taraf toz. Sürekli patlama oluyor. Deprem oluyor sanıyoruz. Ocak bize 200 metre mesafede. Evlerimizde çatlaklar oluştu. Teftişe geceleri gelsinler. Gece 24.00’ten sonra tozu dışarı salıyorlar.
Emine Mutlu: Sürekli sağlık ocaklarına taşınıyoruz. Sürekli hastayız. Gelip doktorlara sorsunlar bizim sağlığımızın ne durumda olduğunu.
Sevim Kıpçak: Meyve ağaçlarımız kurudu. 30 senedir oradayım. Maden ocağı kapansın biz oraya ağaç dikmek istiyoruz. Ocağın kapatılması gerektiğine dair mahkeme kararları var uygulanmasını istiyoruz.

Evrensel'i Takip Et