24 Ekim 2010 00:00

AZINLIK RAPORU


"...sizi gelecekte Sarah Marks ve Donald Doobin’i öldürmek suçundan tutukluyorum. Cinayeti 22 Nisan saat 08.04’de işleyecektiniz”... Suç oluşmadan failini tutuklamak ne kadar fantastik değil mi? Ancak Hollywood’un düşünebileceği bir “bilimkurgu fantezisi”...
Azınlık Raporu (Minority Report) filmindeki Suç Öncesi Programı’nın yaptığı bu. Üç tane kahin gelecekte işlenen suçları görüyor ve kırmızı bir top ile bilgiler bu özel polisin eline düşüveriyor. Bu sayede, cinayetler durdurulmuştur artık. “Katil olacakları” şüphesiyle “Katil olmadan” tutuklananlarsa en ağır cezalara çarptırılıyorlar. “Uyutuluyorlar”, bir başka deyişle bitkisel hayata geçiriliyorlar.
Hikaye çok uzak sayılmaz, 2054 yılında geçiyor. Mükemmel işleyen bir mekanizma seyrediyorsunuz önce. 11 Eylül saldırıları sonrasında Amerika’nın ilan ettiği “Önleyici savaş doktrini”nin kent içi suçlara uyarlanmış hali. İnsan haklarını rafa kaldıran güvenlik konseptinin doğal bir uzantısı... Steven Spielberg, bir gelecek fantezisinden ziyade, bugünün Amerikası’na ışık tutuyor. “Işık tutuyor”u olumlama olarak anlamayın sakın. 11 Eylül sonrası Amerikası’nın saldırgan doktrininin bir parçası bu film. George W. Bush ile Yönetmen Steven Spielberg’in aynı noktada buluştuğu çok açık. Zaten, Spielberg’in Bush’a politik olarak da destek verdiği biliniyor.
Neyse efendim, şu “Önleyici suç” meselesine gelirsek. Her ne kadar uygulanmasa da; “Bir insan aksi ispatlanana kadar masumdur” temel ilke. İkincisi ise, “Suç işleme ihtimalinin cezaya neden olmayacağı” ilkesi. Bugünlerde hukuk meselesine dair, “Kadrolaşma”, “Taraflılık”, “Ele geçirme” gibi kavramlarla tartışan, tartışmak zorunda bırakılan ülkem insanının yabancı olmadığı kavramlar bunlar. Cezaevlerindeki tutuklu sayısı, hükümlü sayısına ulaştı. Yani? Mahpus damına düşen her iki kişiden birinin “Suç işlediği kanıtlanmamış” durumda. “Suç işlediği”ne karar verilenlerin “ ne kadar suçlu olduğu” tartışması da ayrı bir konu. Evi basıyorsunuz, tek bir suç gereci çıkmıyor, hatta ortada bilinen bir eylem, saldırı vs. bir iş de yok. Ama tek bir davada yüzlerce insanı bir buçuk yıl “Tutuklu” tutup, sonra mahkeme önüne çıkarabiliyorsunuz mesela?
Bizimkiler Spielberg’i de Bush’u da, Azınlık Raporu filminin üç kahinini de aşmış durumda. Bir kaç gün önce, adı büyük koca Resmi Gazetenin “Bir öğretmenin fuhuşa meyilli olduğu” yönündeki teşhir kararını yayınlaması gibi... Kahin de çok, suç öncesi birim de...
“Hayatımız film” olmuş demeyi bırakıp, filmimize dönersek, bilimkurgu yazarı Philip K. Dick’in kısa öyküsünden, Yönetmen Steven Spielberg’in uyarladığı film, Suç Öncesi programının başarılı polisinin başına gelenle başka bir tartışmanın kapısını açıyor. 36 saat içinde birini öldüreceğini öğrenen polis, uyutulmamak için kaçıyor ve suçsuzluğunu ispata giriyor. Ya da siz öyle sanıyorsunuz. Eninde sonunda iş geliyor “Kader”e ve “Kaderden kaçılamayacağı” savına bağlanıyor. İnsan iradesine küçücük bir pay bırakılsa da, sonunda kahinler haklı çıkıyor, “Önleyici suç” tezinin haklılığı tespit ediliyor. Yani Washington için “Mutlu son”... Aynı sonun insanlık için anlamıysa tam tersi elbette.
Spielberg, Azınlık Raporu’nda “Suç işlememiş birinin olasılık üzerinden suçlu ilan edilebileceğini” savunduğu günlerde, Amerika’da insanların Müslüman diye toplama kamplarına gönderildiğini hatırlamak bile yeterli.
Tom Cruise’un başrolünü oynadığı film bilimkurgu ve aksiyon sahneleriyle beğeni toplamıştı gerçi, ama bu sahnelerin klişeleri aşamadığını söylemek lazım. Film fazla takılmadan akıp gidiyor doğru, keyifle izlenebiliyor o da doğru... Yine de, aksayan tarafları var. Sarmal halinde giden hikaye ve ortaya çıkan sorulara verilen yanıtlar, “İzleyici”yi doğrudan yönlendiriyor, keyfini de kaçırıyor. “Suç” üzerine yaptığı felsefi tartışma zayıf ve yanlış olsa da, üzerine düşünmek için ipuçları bulmam mümkün. Dünyanın son 10 yılında yaşadıklarımızı da hesaba katarsak; üzerine bir de bizim sistemin ruhundaki “Suçluya göre suç bulma” yaklaşımını eklersek, “Bize dair bir hikaye” anlattığı kesin. İyi seyirler...
Mustafa Kara

Evrensel'i Takip Et