31 Ekim 2010 00:00
Iversonın hâlâ bir cevabı var mı?
Michael Jordan benim için bir kahraman değil. Benim kahramanlarım hiçbir zaman takım elbise giymedi.
Basketbolda yeni sezon başladı ve bu yazı yazılırken Beşiktaş, yukarıdaki sözlerin sahibini renklerine bağlamak üzereydi. 35 yaşındaki (eski) süperstar Allen Iverson son anda bir değişiklik olmazsa siyah-beyazlı formayı giyecek. Beşiktaşlı ya da değil Iverson önemli bir adam. Crossoverları ile Jordanın dahi başını döndürdüğü günler artık çok uzakta. Yine de Cevap lakaplı oyuncunun uzun süredir serbest düşüşte olan kariyeri ve karakterine dair yapılan eleştirilere karşı küçük bir itirazı olabilir.
Kendisine hala Vahşi Çocuk diye seslenen efsanevi Georgetownlı John Thompsonın koçluğunda şaşaalı bir kolej kariyeri geçiren Iverson, 1996 yılında tarihte 1 numara seçilen en ufak adam titriyle NBAe adım attığında lig hala Michael Jordan ve onun temsil ettiği değerlerin tahakkümü altındaydı. Iverson topyekûn halde varlığı ve tavırları ile Jordan önderliğinde beyazlaşan bu suretle düzene ayak uyduran ve toplumun kazananlarına (winner) dönüşen yeni dönem Afro-Amerikalı rol modellere karşı farklı bir akımın temsilcisi haline geldi.
Elbette bu durum, ülkede geniş bir nüfuza sahip olan hip-hop kültürünün de nihayet kendisine spor sayfalarının manşetlerinde yer bulabilmesi anlamına geliyordu. ABDdeki tüm politik ve toplumsal hayatı etkileyen Sivil Haklar Hareketinin kazanımları sonrası çoklukla yoz bir harsın yüceltilmesiyle Afro-Amerikalılar arasında kendine önemli bir yer edinen hip-hop kültürü toplumu etkilemeye başlayalı çok olmuştu. Fakat akım, NBAin David Stern ve Be Like Mike-Mike gibi ol dönemi süresince kendine spor alanında önemli bir yer edinmeyi başaramadı. Geçer akçe, Michael Jordanın temsil ettiği; rekabetçiliğin, sıkı çalışmanın ve disiplinin yüceltildiği mikro-ideolojiydi.
AI, JORDANA KARŞI
Profesyonel sporlar, toplumumuzda 2 önemli rol oynamaktadır. Birincisi, disiplin, sıkı çalışma ve milliyetçilik gibi değerlerin yeniden üretimi, ikincisi ise ABDnin para kaynağı sağmal ineklerin medyatik temsili. Michael Jordan gibi atletler ticari değerleri ve kârı, kırmızı, beyaz ve maviden (ABD bayrağı) oluşan gülümseyen bir paket içerisinde bize sunar
Marksist spor yazarı Dave Zirin bu pasajda dönemin -ve aslında her dönemin- karakteristiğini başarılı bir şekilde tasvir ediyor. Fakat David Stern ve NBAin ticari ortaklarının Jordan markası altında kişileştirdiği bu mikro-ideolojiye ters söylemlerle ortaya çıkan Allen Iversonın da kendi içinde muhalif olsa da kısa süre içerisinde piyasaya, düzene ayak uydurduğunu gözden kaçırmamak lazım (zaten onun derdi piyasa ile değildi). Aslında Iversonın isyanı da ehlileşmesi de bilinçli süreçler olmaktan uzaktı. Sporcunun temsil ettiği değerler metalaştırıldıkça tehlikeli olma özelliğini de yitirdi. Allen Iversonın dövmeleri, statükoya meydan okuyan hâl ve tavırları, devrimci, kontra-hegemonik bir söylem içeremediği için kitleselleştiği ölçüde NBAin pazarlama araçlarından biri haline geldi.
Öyle ki Allen Iversonın, David Sternün ırkçı olduğu kadar sosyal-ırkçı bir altyapısı bulunan kıyafet zorunluluğuna (NBA oyuncularının tüm maçlara takım elbiseyle gelmesi zorunluluğu) karşı muhalif bir konuşma yaparken söylediği Japonyaya gittim ve orada hiçbir hayranımı takım elbise giyerken görmedim. Herkes benim gibi giyiniyordu sözleri onun kültürel önemini ve bir meta olarak etki alanını da özetliyor aslında. Yine de AIın varlığı ve muhalif duruşu önemliydi. Çünkü aynı cümlenin öncesinde şöyle muazzam bir eleştiri de vardı: Bir insanın smokin giyiyor olması onun iyi, başarılı, toplum için yararlı olduğu anlamlarına gelmez. Bu çocuklara iyi örnek olmak falan değildir tam tersine onlara, Hey, eğer takım elbisen yoksa bir şeyleri yanlış yapıyorsun mesajı verir ve bu ülkede iyi bir insan olmasına rağmen smokin giyemeyecek olan milyonlar var
ZAMAN DEĞİŞTİ, CEVAP EHLİLEŞTİ
Zaman değişti, köprünün altından çok sular aktı ve Iverson da popülaritesini kısmen yitirdi. Lig artık Jordanın karbon kopyası olan, her kelimesinde kazanmanın, rekabetçiliğin ve sıkı çalışmanın önemini vurgulayan Kobe Bryantın, en büyük amacını milyarder olmak olarak açıklayan LeBron Jamesin, son dönemde hain rolüne sokulan LeBronun tam karşıtı olarak pazarlanan yeni altın çocuk, çalışkan, uyumlu, olgun Kevin Durantin ligi. Allen Iverson bile 2-3 sene önce, geçmişteki davranışlarını onaylamadığını belirten açıklamalarda bulunmuştu. Buna rağmen hâlâ hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip.
Senelerdir tepetaklak giden kariyerine rağmen bu durumu açıklayacak bir cevap var. Allen Iverson, tüm bu medyatik karakterlerin arasında yoz bile olsa sokağın kültürünü, derdini, dürüst bir şekilde ve sponsorların tamamen himayesi altına girmeden yansıtabilmiş bir adamdı. Sadece sahada değil yaşamın ta kendisinde yolunu bulmaya çalışan ama hiçbir zaman bir Michael Jordan olamayacak milyonlarca gence gerçek hayata dair bir cevap verebilmeyi başarıyordu. Kişisel olarak söyleyecek olursam, bir basketbolcu olarak Allen Iversonın oyununa hiçbir zaman hayran olmamışımdır. Fakat tüm bu sirkin ortasında kurulu şirket robotlarına dönüşmüş atletlerden farklı bir dil ve tavır geliştirmiş olması ona büyük saygı duymamı sağlıyordu.
Esasında tüm bu yazıya eşlik edecek bir şarkı var. Public Enemyden He Got Game Bulabilirseniz dinlemenizi isterim. Ne diyordu orada Chuck D: Ekranların kontrolündeki iblislerin arasında, tüm bu gördüklerimin ne anlamı var? 1 milyon vatandaştan biri muhalif olsun! O çok yetenekli, bu çok yetenekli, şu çok yetenekli! Oyun zevkli olabilir, bir anlamı da olabilir ama lanet olsun ona! Eğer hiçbir şey söylemiyorsa
Bir şeyler söyle bize Allen Iverson, eskiden olduğu gibi
Mithat Fabian Sözmen
Evrensel'i Takip Et