5 Kasım 2010 00:00
Kürtçe savunma krizi derinleşiyor
KÜRT siyasetçileri ve insan hakları savunucularının yargılandığı tarihi davada, mahkeme başkanı, Kürt dili ile ilgili Bilinmeyen bir dil tavrını sürdürünce sanıklar tepki gösterdi. Mahkeme başkanı tüm sanıkların dışarı çıkarılması talimatı verirken, avukatlar mahkemenin bu tutumuyla adil bir hüküm veremeyeceğini belirtti. Avukatlar, Kürtçe savunmanın reddedildiği ara karara bir üst mahkemeye başvurarak itiraz ettiler.
Kürt siyasetçileri ve belediye başkanlarının yargılandığı KCK davasının 11. oturumunda, Kürtçe savunma krizi büyüdü. Oturumda, BDP Eş Başkan Yardımcısı Bayram Altun, önceki gün ve dün de Kürtçe savunma yapmak istedi. Altunun Kürtçe savunma yapmaya başlamasıyla birlikte mahkeme başkanı mikrofonun alınması talimatı vererek, Kürtçe savunmaya izin vermedi. Bilinmeyen bir dil ile konuşmada ısrar etti diyerek tutanaklara geçirdi. Bayram Altunun Kürtçe savunmasını engelleyen mahkeme Başkanı Kürtçe savunma talebini reddettiği ara kararını ayrıntılandırarak, açıkladı. Mahkeme, Kürtçe savunmayı reddetmelerini AİHM içtihatlarına dayandırdı.Mahkeme başkanı Kürtçe savunmanın kabul edilmesi durumunda dahi 7 bin 500 sayfalık iddianamenin Kürtçeye çevrilmesi ve Kürtçe okunması gerektiği, sanıkların istememesi halinde bile tercüman aracılığıyla Kürtçe okunmasının gerekeceğini ve tüm bunların yargılamayı uzatacağını ileri sürdü.
SALON KARIŞTI
Mahkeme başkanı, sanıkların tercüman aracılığıyla konuşmasının sanıkların lehine olmadığını, Kürtçe konuşmaları durumunda savunma haklarının kısıtlanmış olacağını ileri sürerek sanıkların Türkçeyi anladığı ve iyi konuştuğu için Kürtçe savunma talebinin reddedildiğini tekrarladı. Mahkeme başkanı sanıkların Kürtçe savunmada ısrar etmeleri halinde bu durumun mahkemenin Anlamadığı dilde konuşulduğu için kayıtlara geçirilmeyeceğini söyledi. Mahkeme başkanının Kürtçeyi Bilinmeyen bir dil olarak tanımlaması Tutuklu Sanıklardan Ramazan Morkoçun tepkisini çekti. Morkoç, Kürtçeye bilinmeyen bir dil diyemezsiniz. Bu dilimize, kültürümüze, halkımıza hakarettir demesi üzerine, mahkeme başkanı askerlere Morkoçu dışarı çıkarması talimatı verdi. Morkoçun zorla askerler tarafından dışarı çıkarılmasına tepki gösteren diğer tutuklu sanıklar ve yakınları mahkeme başkanının kararını alkışlarla protesto etti. Tutuklu diğer sanıklar da arkadaşlarının dışarı çıkarılması durumunda kendilerinin de dışarı çıkacaklarını söyledi. Mahkeme başkanı bunun üzerine tüm sanıkların dışarı çıkarılması için askerlere talimat verdi. Mahkeme salonunda gerginlik giderek büyürken, avukatlar araya girerek sanıkların dışarı çıkarılmasına engel oldu. Sanıklar avukatların konuşması bitene kadar ayakta bekledi.
MAHKEME ADİL HÜKÜM VEREMEZ
Sanık Avukatlarından Metin İris, araya girerek sanıkların dışarıya çıkartılmamasını istedi. Mahkemenin kararına ilişkin bir üst mahkemeye itirazda bulunacaklarını ve yargılamanın bu üst mahkeme kararının itiraz sonucuna göre devam edilmesini talep etti. Sanık avukatlarından Tahir Elçi, Mahkeme anadilde savunma hakkını hukuk dışı bir kararla ihlal etmiştir dedi. Mahkemenin bu hukuk dışı karardan sonra bir hüküm kurmasının mümkün olmayacağın belirten Elçi, savunma hakkını kısıtladığını ve adil yargılamaya helal getirdiğini söyledi. Mahkemenin Kürtçe savunmayı, Bilinmeyen bir dil olarak tutanaklara geçirmesi kararını kınadıklarını dile getiren Elçi, Ramazan Morkoçun dışarıya çıkartılmasının ise keyfi bir tutum olduğunu ve içeri alınmasını talep etti. Mahkemenin kararının toplumu etkileyeceğini belirten Elçi, kararın geri alınmasını istedi. Ardından söz alan Savunma Avukatlarından M. Emin Aktar, Yıllarca dilimiz yok sayıldı. Bizim dilimizin yok sayılması bizde bir reaksiyona neden olmaktadır diyerek, Ramazan Morkoçun tepkisinin bu gerekçeye dayandığını belirtti.
(Diyarbakır\EVRENSEL)
BAŞBAKAN VAATLERİNİ BUZ ÜZERİNE YAZIYOR
Önceki gün KCK davasında yargılananlar adına savunma yapan DEP Eski Milletvekilli Hatip Dicle, savunmasından bazı yerlerini yayımlıyoruz: Biz niye buraya geldik onu da anlatayım. 2009 seçimlerinde AKP bütün imkanlarını kullandı beyaz eşya bile dağıttı. DTP 99 belediye çıkardı. Cemil Çiçek Ermenistan sınırına dayandılar dedi. Büyük bir operasyon yapıldı ve partimizde bütün seçimin yükünü çeken bizim emekçiler topladılar. Toplumda şöyle bir algı oluştu. Bu AKPnin öç alma operasyonudur. Bu öç alma operasyonu değil, tasfiye operasyonudur. Bizim gözaltına alındığımız gece AKPnin yöneticisi Doç. Dr. Mazhar Bağlı, televizyon televizyon gezip bu çok doğru bir hareketti dedi. Savcılardan bizimde hakkımızı aramaların beklerdik.
...
Neden siyasi rehineyiz? Devlet, 1990larda güvenlik güçlerini köylere gönderip ya korucu olursunuz ya da köylerinizi yakarız demişlerdi. Öyle de oldu. Bize de Bize bakın Milletvekilleri ya da devletten yana taraf olursun ya da bertaraf olursunuz diyorlar. Başbakanın hükümeti bize siyasi koruculuğu dayatıyor. Son Padişah gibi biat etmemizi istiyor. Ey PKK, ben sana yetişmiyorum ama şehirdekiler elimde cezaevlerinde çürütürüm demek istiyor. Ben PKKyı tanıyorsam bize burada tutarak PKKya bir şey kabul ettiremezler. Kürdistanda baş olacak bizler için iddianamede tek bir şiddet eyleminin talimatı verdiğimiz çıktı mı? Bir tek mermi bende bulundu. O da milletvekili olduğum dönemden kalmaydı. Demek tek terörist benim. Diyarbakırda da hakimler var hayal ettik. Bu sözü ağzımız dolu dolu söylersek, bu sorun çözülür. Adalet olmayan bir devlet çöker. Halkımız adalet istiyor. Biz Kürtler devlet adamını Sultan Alpaslan şahsında tanırız. Biz özü sözü bir devlet adamı istiyoruz. Başbakan vaatlerini buz üzerine yazıyor. Sabah kalkıyoruz buz erimiş.
İZMİRDE YÜRÜYÜŞ
İzmirde BDP İl Örgütü Diyarbakırda görülen davaya ilişkin yürüyüş yaptı. PTT Başmüdürlüğü karşısında toplanan BDPliler buradan adliye önüne yürüdüler. BDPlilere, SDP, ESP, İHD, Tayd-Der yönetici ve üyeleri de destek verdi.
BDP Parti Meclisi Üyesi Nizamettin Öztürk ve İzmir İl Örgütü Başkan Yardımcısı Fuat Mikailoğlu konuşma yaptı. Kürtçe ve Türkçe yapılan konuşmalarda, AKP Hükümetinin Kürt sorununda çözüm yerine çözümsüzlüğü dayattığı ifade edildi. Kürtçe savunmanın önündeki engellin kaldırılmasının istendiği konuşmalarda, tutukluların da serbest bırakılması talep edildi. Konuşmaların ardından adliye merdivenleri önünde oturma eylemi yapıldı. Oturma eyleminde konuşan SDP İzmir İl Başkanı Semra Uzunok, KCK davası ile cezalandırılanın halk olduğunu söylerken, ESP İl Başkanı Kamil Ağaoğlu ise yaşanan acıların onurlu bir barış ile giderilebileceğini söyledi. (İzmir/EVRENSEL)
Mehmet Aslanoğlu
Evrensel'i Takip Et