8 Kasım 2010 00:00

EVRİM/DEVRİM


Çok değil, iki saat önce “Allah” gibidir! Herkes, herkes dediysek, tüm partililer önünde el pençe divandır. Ağzından çıkan yasadır, hatta “tanrı kelamı”dır. “Küçük dağları ben yarattım” tavrındadır. Neredeyse tiksinerek konuşur muhataplarıyla. Ağzının ucuyla. Tepeden bakar aleme. “Biliriz”, “öğretiriz”, “yaparız olur” edasındadır. Kendisinden öylesine emindir ki, etrafında korku ve boyun eğme duyguları uyandırır. Güçlüdür. Güç ondadır. Yıllar boyu sürer.
Tıpkı “ormanlar alemi”nde olduğu türdendir. Gücünü, rakibi olabilecek diğer güçlüleri kavgada saf dışı bırakarak kabul ettiren goril örneği. Ya da sırtlan. Sürü etrafında toplanır, biat eder. Önder odur. Ardından yürür. Sağa giderse sağa, sola dönerse sola.
Bir gün yeni palazlanan, ama av ve başka sürülerle kavgada yeterince pişmiş daha genç bir başka güçlü sökün eder gelir. Tarihin yasasıdır, mutlaka gelir. Tıpkı daha ileri üretici güçleri zemin edinerek örgütlenen ve hızla palazlanan geç kapitalistleşmiş yükselen emperyalist güç gibi. Öbürü, “53 yıldır..” diye övüne dursun, beriki yeni gelişendir, güçlenendir. Gücünün iyice farkına vardığında meydan okur. Bazen da yaşlanan “şef”in böbürlenmesi neden olur, yeni palazlananın karşına dikilmesine. Cenk kaçınılmaz olur. Doğanın, burada, ormanın yasasıdır. Sonunda yeni gelen gücünü kabul ettirir. Galip gelir ya da galip geleceği anlaşılır. O ana kadar eski şefin peşinden giden sürü, bir anda saf değiştirir, yeni kralın arkasına takılır. Güçtür bu! Ormanda güce tapılır.
Hayvanlar dünyası öyledir de, insanlarınki pek mi farklıdır? İnsan henüz hayvanlar dünyasından zaten bütünüyle ayrılmamıştır. Henüz alet yapan hayvandır. Bir de düşünmeyi ve konuşmayı öğrenmiştir ve toplumsallaşmıştır. Ama insanın tüm ayırıcı özelliklerine rağmen toplumla sürü tam farklılaşmamıştır daha. Özgürlük dünyasına, tam insanlaşmaya epey vardır. O nedenle İsa şefliğe soyunurken ardından yürüyenlere “sürüm” demiştir. O nedenle teb’alarını insan yerine koymayıp köleleştiren firavunlar, krallar gelip geçmiştir. O nedenle hâlâ üretenler ücretli köledirler. Başlarında zamane firavunları burjuvalarla. Ama çıkardır artık. Mülkiyettir tayin edici olan. Kimin elindeyse mülkiyet, güç ondadır. Ormandaki gibi sadece kaba kuvvet değildir. “Kaba”sını da önünde sonunda kendine bağlayıp kullanan burjuva çıkarlardır. Agamemnon, bu nedenle daha Truva önlerindeyken kendi yurdunda satılmıştır. Aslan Yürekli Richard da, daha Kudüs’teyken, tahtını kaptırmıştır.
“53 yıllık çınar” bir gün sonrasını görememiş, ortada kalmıştır! Hem de esip yağıp gürlerken. Süngüsü düşüvermiştir. Eskiyen olduğunun farkında olamamıştır. Tam “ben adamı fena yaparım” derken çarpılıvermiştir.
İnsan toplumları da güç önünde eğilmekte, insanlar da sürü türünden davranmaktadırlar. Toplum, bir örgüttür. Daha alt örgütler de vardır kapsadığı. Siyasal, iktisadi vb. örgütler. Burjuva örgütleri. Burjuva, küçük burjuva üyeleriyle örgütler. Burjuvalaşmış emek örgütleri hatta. Bürokratlaşanlar. Bilinçle ya da sınıf sezgisiyle sömürüden kurtuluş için mücadele eden işçi örgütleri dışında tümü.
Güç kimdeyse, parti meclisi üyeleri ondan yana dönüvermektedir. Hiç kurultaya gerek olmayacaktır. Delegeler çoktan tutum belirlemişlerdir. Sav’ın yanında Baykal’ın yanında kalan kadar bile kimse şimdiden kalmamıştır. Siyaset nankör müdür?
Sav, örneğin Baykal’a vefa mı göstermiştir de, vefa bekleyecektir! Etme bulma dünyasıdır. Tarihin yasası da, orman yasasından, ne kadarsa o kadarıyla bilinç ve örgütüyle insanın işe karışmasıyla farklılaşmış toplum yasaları da, burjuva zeminde, olması gerektiği gibi işleyecektir. Çaresi yoktur! Burjuva ve küçük burjuvalar il ve ilçe başkanı, belediye başkan ve meclis üyesi, milletvekili şu bu olmak isteyeceklerdir. Buralardan sadece şan, şöhret değil kazanç da elde edeceklerdir. Ve şimdi güç Kılıçdaroğlu’ndadır. Gücün meyvelerini ancak o dağıtma durumundadır. Birkaç kişiye daralacak dünün efendilerine kös kös yürüyüp gitmek kalmıştır!
MUSTAFA YALÇINER

Evrensel'i Takip Et