24 Kasım 2010 00:00
24 KASIM MASALI
Kaybedilme noktasına gelen öğretmenlik mesleği, yine bir 24 Kasımda daha onur ve erdemlerle göklere çıkartılarak törenlerle kutlanıyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da öğretmenliğin kutsallığından dem vurularak bir yığın vaatlerde bulunuluyor. Oysa öğretmenler vaatlerden ziyade sorunlarına çözüm istiyorlar. Mesleklerinin giderek değersizleştiğini düşünen öğretmenler, bu durumu kaygı verici olarak değerlendiriyor. Düşük ücret nedeniyle öğretmenlerin farklı işlerde çalışmaları (Taksicilik, seyyar satıcılık, pazarcılık vb.) nedeniyle öğretmenlik mesleği toplumsal anlamda değer yitiriyor. Öğretmelik mesleğinin farklı kadrolarda istihdam edilmesi de (Kadrolu, sözleşmeli, ücretli, baş öğretmen, uzman öğretmen vb.) öğretmenlik mesleğinin itibarını düşüren önemli nedenler olarak görülüyor.
SINIFLAR KALABALIK VE YETERSİZ
Değer kaybettiren önemli bir diğer neden ise sınıfların kalabalık ve yeterli araç gereçlerle donatılmamış olması. Bu durumda da eğitim ve öğretimde başarıyı düşürmekle birlikte öğretmenlik mesleğini zorlaştıran etkenlerden. Ayrıca okullara yeterince ödenek ayrılmaması nedeniyle okulların bütün giderlerinin velilere yüklenmesi, öğretmenlerin de velilerden para toplamada aracı olması, öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırıyor. Özel okullarda ise öğretmen-veli ilişkileri, işçi-işveren ilişkisine dönüştüğünden öğretmenlik mesleğinin değerinden neredeyse eser kalmıyor. Eğitim Sen İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı Nebat Bukrek, eğitimde yaşanan sorunların ciddi boyutlara ulaştığına dikkat çekti. Özellikle 2002den bu yana AKP Hükümetiyle birlikte öğretmenlik mesleğinin standartlarının düşürüldüğünü, nitelikli öğretmen politikalarının terk edildiğini belirten Bukrek, bunun öğretmenlerin geleceğe ümitle bakmalarını engellediğini belirtti.
AKPLİ VELİLERDEN BASKI
AKP Hükümetinin eğitim alanındaki kadrolaşması nedeniyle öğretmenlerin ciddi bir şekilde baskı altında olduğunu ifade eden Bukrek, okullarda bazı velilerin öğretmenleri Sizi AKPye şikayet ederim, Benim kim olduğumu biliyor musunuz?, Siz din kültürü dersini yeterince işlemiyormuşsunuz, Biz gerekeni yaparız gibi sözlerle tehdit ettiğine dikkat çekti. Bu temelde AKPli veliler tarafından şikayet edilen öğretmenlerin davalarının sürdüğünü belirten Bükrek, bunun öğretmenlerin kendilerine olan güvenlerinin zedelendiğini dile getirdi. Çok sudan gerekçelerle üyelerimize soruşturmalar açılmaktadır. Bir işyeri temsilcimiz olan Güldal Özpranga hakkında, Hayvanları Koruma Günü ile ilgili çalışma yapmadığından Şişli Handan Ziya Öniş İlöğretim Okulu Müdürü Cahit Timur tarafından soruşturma açılması buna bir örnektir diyen Bukrek, Hükümetin öğretmenler üzerindeki baskısına dikkat çekti. Eğitimin kamusal bir hak olmaktan çıkarılarak paralı hale getirildiğini söyleyen Bukrek, Anayasanın 42. maddesinde İlköğretimde eğitim parasızdır ifadesinin yer almasına rağmen bir ilköğretim öğrencisinin yıllık ortalama giderinin 3 bin 131 TL olmasını çelişki olarak yorumladı. (İstanbul/EVRENSEL)
SAYILARLA EĞİTİMİN DURUMU
OKUL ÖNCESİ EĞİTİME KATILIM: 2009-2010da 175 bin öğrenci daha okul öncesi eğitime katıldı.
4-6 yaş grubunda okullulaşma oranı ise yüzde 39da kaldı.
İLKÖĞRETİME KATILIM: İlköğretimde net okullulaşma oranı 2009-2010da yüzde 98.2ye çıktı. Ancak 110 bini kız 190 bin çocuk, ilköğretim çağında olmalarına rağmen okula kayıtlı değil.
ORTAÖĞRETİM ÇAĞINDAKİ GENÇLİK: Türkiyede 15-19 yaş arasındaki gençlerin ancak yarısı okula gidiyor. Bu yaş grubundaki gençlerin beşte biri çalışırken, geri kalan grup, yani her üç gençten biri ne okuyor ne de çalışıyor. 15-19 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 26sı, kızların ise yüzde 50si ne okuyor ne de çalışıyor.
OKUL TERKLERİ: 2008-2009da resmi liselere giden öğrenciler arasından 360 binden fazla genç okulu terk etti. Bu, okulların açık olduğu her gün 2 binden fazla gencin okulu terk ettiği anlamına geliyor. Okulu terk oranı, kızlarda yüzde 7.3 erkeklerde yüzde 14.8.
ÖĞRETMENLERİN MESLEKİ STATÜYE GÖRE DAĞILIMI: Bu dağılım bölgeler arasında farklılık göstermektedir. Ege Bölgesinde görevli öğretmenlerin yüzde 87si kadroluyken, bu oran Güneydoğu Anadoluda yüzde 70e, Doğu Anadoluda yüzde 64e düşüyor. Derslik başına düşen öğrenci sayısı, genel ortaöğretimde 31, mesleki ve teknik ortaöğretimde 36dır.
OKULLARIN SATIŞI GÜNDEMDE
Genel bütçeden milli eğitim yatırımlarına ayrılan payın her geçen yıl azalması eğitimin giderlerinin velilere yüklenmesine neden oldu. Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması miktarının oldukça düşük olması devletin kamu eğitimine verdiği önemi göstermesi bakımından da düşündürücü. Ancak özel okullara ayrılan ödenek tam tersi olarak sürekli artıyor. Özellikle AKP Hükümeti döneminde, özel okullara ayrılan pay oldukça yüksek. Bununla birlikte elektriği, doğalgazı ödenmeyen kamu okulları satılma noktasına geldi. Bugün İstanbulda resmi rakamlara göre 22 okulun satışı gündemde. Ancak Eğitim Sen İstanbul 3 Nolu Şubesinin araştırmasına göre satışı gündemde olan okulların gerçek rakamı 112.
SINIFLAR KALABALIK ÖĞRETMENLER İŞSİZ
OECD ülkeleri arasında Türkiye öğretmen başına düşen öğrenci yükü en fazla olan grupta yer alıyor. Ama gerçekler belirtilen rakamlardan çok farklı. Özellikle metropollerde, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 45-50lere varıyor. Öğretmenler kalabalık sınıflarda eğitim öğretim yapmaya çalışırken yüz binlerce öğretmen işsiz durumda ve atanmayı bekliyor. Yoksul emekçi ailelerin yaşadığı yerlerde hem alt yapı ve fiziki donanım, hem de sınıfların kalabalık olması ciddi sıkıntılara neden oluyor. Bu durum sağlıklı bir eğitim hizmetinin verilmesinin önünde büyük bir engel teşkil ediyor.
TÜRKİYE SIRALAMADA EN GERİLERDE YER ALIYOR
Öğretmenlerin meslek yaşamında ekonomik sorunlar da ciddi bir yere sahip. Türkiye dünya sıralamasında öğretmenlerine en düşük ücreti veren ülkeler arasında yer alıyor. Düşük ücret nedeniyle aşırı borç içinde yaşayan öğretmenler, kira, mutfak masrafı, eğitim öğretim, sağlık ve ulaşım giderlerini karşılayamıyor. Ayrıca ek ders ücretlerinin yetersizliğinden şikayetçi olan öğretmenler, bu ücretleri de zamanında alamıyor.
DERS VE MESAİ YÜKLERİ FAZLA
Türkiyede öğretmenler yıllık 1832 çalışma saati ile OECD ülkeleri arasında en fazla çalışan grupta yer alıyor. Bunun yanı sıra eğitim emekçileri, ön ve son hazırlıkların hiçbiri dahil edilmeden ortalama 23 saat derse giriyor veya nöbet tutuyor.
MEB BÜTÇESİNDEN YATIRIMA AYRILAN PAY
AKP iktidarı döneminde eğitim bütçesinden yatırımlara ayrılan pay sürekli olarak azaldı. AKPnin iktidara geldiği 2002 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin yüzde 17.18i yatırımlara ayrılırken, 5 yıllık iktidar sürecinde bu pay azalarak 2007 yılında 2002deki rakamın yarısının da altına düştü.
Erkan Araz
Evrensel'i Takip Et