6 Aralık 2010 00:00

Kapsayıcı, yenilenmiş bir yönetim


Son günlerde tartışmaların su yüzüne çıktığı ve istifalarla kamu emekçilerinin gündemine oturan KESK’te 8 Ocak’ta Olağanüstü Genel Kurul yapılacak. Genel Kurul’da seçilecek olan yönetim, KESK’i Olağan Genel Kurula götürecek. Bu süre içerisinde nasıl bir KESK olacağı ise merak konusu.
KESK içinde yaşanan sıkıntıları ve önümüzdeki dönem nasıl bir KESK’in oluşacağını sendikacılara sorduk.
KESK eski Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, KESK’in kamu emekçilerinin 20 yıllık direngen mücadelesinin ürünü olduğunu kaydetti. “KESK 10 yıllardır sürdürülegelen emek ve demokrasi mücadelesinin kazanımları üzerine oturur. KESK ve Türkiye’deki emek hareketinin ciddi yapısal sorunları var. Özellikle 2000’li yıllarda yoğunlaşan Türkiye’nin kapitalist düzene entegrasyonu süreci ile birlikte istihdam modellerinin de yarattığını güvencesizleşme ve parçalanma KESK ve emek hareketinin temel sorunudur. Bu yapısal sorunları KESK’in mücadele değerlerini de güncelleyerek çözme konusunda irade geliştirilmesi gerekiyor. Özellikle 2005 yılından sonra KESK bu sorunları tartışmış ve çözüm yolları konusunda da adımlar atma sürecine girmişti. Ancak 2008 kongreler süreci kişisel iktidar hırslarını da içeren biçimde örgütün doğal dokusunu zorladı. Ve örgütü kavrayan yönetsel anlayışlar yerine yönetimde temsil krizi ortaya çıkardı” diyen Tombul, özellikle genel başkandan başlayarak alınan tutum ve gerçekleştirilen davranışların “eksen kayması” tartışmalarını gündeme getirdiğini söyledi.
Son yaşanan sorunların bir sürecin sonucu ortaya çıktığını düşünen Tombul, “Genel başkanın 5-6 aydır bildiği bir konuyu zamanında örgütsel kurullarda çözmeyi denemeyip örgütü kamuoyuna da deşifre edecek bir biçimde istifa ederek sorumluluktan kaçması kabul edilemez durumdur. Esas olarak KESK biraz önce söylemeye çalıştığım yapısal sorunlarını da çözme idaresini açığa çıkarmak zorundadır” diye konuştu.
Olağan kongreler sürecinde örgütün temel dinamiklerini kapsayan bir yönetsel ilişkinin oluşturulması gerektiğini belirten Tombul, olağanüstü genel kurul kararı alanların beklentilerini de açıklamaları gerektiğini, ancak bu şekilde doğru tartışmaların yapılacağını dile getirdi.
BOZGEYİK’TEN BİRLİK ÇAĞRISI
Eğitim Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik ise iki yıldır KESK’e yönelik devletin ve AKP’nin yoğun saldırıları olduğunu kaydetti. Kamu emekçileri açısından 657 Sayısı yasada yapılmak istenen değişiklikler esnek çalışma dayatmalarının olduğu bir dönemde olağanüstü genel kurul yaşanacağına dikkat çeken Bozgeyik, “Kurulduğu günden beri hem kamu emekçilerinin hemde toplumun diğer kesimlerinin taleplerini dile getiren ve Türkiye’deki barış ve demokrasi mücadelesine katkıları olan KESK’in yapacağı Olağanüstü Genel kurulu önem kazanıyor. Bizce bu dönemde KESK hem üyelerine hem kamu emekçilerine yönelik saldırıları boşa çıkartacak, özellikle Türkiye’deki kamu emekçilerinin birliğini esas alacak, Türkiye’nin demokratikleştirilmesi, barış mücadelesinin kalıcı hale gelebilmesi için emekçilerin demokratik birliğini esas alan bir yönelime girmesi gerekiyor. Aşağıdan yukarıya doğru demokratik süreçlerin işleyeceği, daha katılımcı bir yönetimin oluşabilmesi açısından, KESK’i var eden, bedel ödeyen herkese önemli sorumluluklar düşüyor” diye konuştu. Saldırıların yoğun olduğu bir dönemde emekçilerin bir arada durması gerektiğini belirten Bozgeyik, herkesi dayanışmaya, birliğe çağırdı.


YENİ BİR KESK YARATILMALI
Olağanüstü genel kurulda dönemin sıkıntısız geçebilmesi için herkesi kapsayacak bir KESK’in oluşturulması gerektiğini dile getiren Tüm Bel-Sen Genel Mali Sekreteri Tekin Araç, olağan genel kurul döneminde ise herkesin farklı planlar yapabileceğini kaydetti.
Araç, “Şubesinden başlayarak genel merkezlere KESK’e kadar herkesin kabuk değiştirmesi gerekiyor. Çünkü geriye gidiyoruz sürekli, hem nitelik açısından hemde nicelik açısından.
Sil baştan yeniden bir KESK yaratmamız gerekiyor” diye konuştu.
SES Genel Sekreti Kemal Yılmaz da “Son yaşadığımız şeyler KESK’i bir takım zaaflı insanlardan dolayı çalışamaz hale getirdi. Bundan sonra herkesin kendini ifade ettiği, emeğe yönelik saldırılara karşı koyabilecek bir bileşim oluşturulmalıdır” diye konuştu.
KESK’in kadın hareketine önem verdiğini bu yüzden de önümüzdeki dönemde kadın mücadelesini daha ilerilere taşımak ve emeğe yönelik saldırıların püskürtülmesi için ortak bir yönetim oluşmasını isteyen Yılmaz, “Yani tabanda da karşılığı olan çalışabilecek bir KESK olmalı” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)


SALDIRILARA KARŞI MÜCADELE
BES Genel Sekreteri Döndü Taka Çınar: Öncelikle belirtmek gerekir ki, KESK, tüm eksiklerine rağmen kamu emekçilerinin mücadele geleneğinin bütün değerlerini ve birikimlerini temsil etmektedir. Emek, barış ve demokrasi mücadelesindeki rolü bugünlerde biraz daha anlaşılır hale gelen KESK’in bugün, kadın ve erkek emekçilerin ortak değeri olarak korunması ve yeniden örgütlenmesi için daha fazla sorumlulukla karşı karşıyayız. Bize göre, bu sorunda birinci dereceden sorumluluğu olan genel başkan ve genel sekreter başta olmak üzere tüm sorumluların istifa ederek, yedek MYK üyeleri ile sürece devam edilmesi gerekiyordu. Ancak, olağanüstü kongre kararı alındı, bu saatten sonra bu tartışmayı sürdürmenin gereği yok. Ama önümüzdeki kısa dönemde iç sorunları hızla aşarak, hükümetin kamuda esnek ve güvencesiz çalışmayı yayınlaştırma girişimlerine, kölece çalışma koşullarına karşı mücadeleyi örgütlememiz açısından çok önemli bir dönem olacaktır.
Bunun için;
*Bu süreç, sorumluluğu olanların, sorumluluklarını ortadan kaldırmayacak ve iddiaların açığa çıkarılmasına hizmet edecek bir süreç olmalıdır.
*Tüm sendikal anlayışlar sorumlu davranmalı, dayanışma içinde, örgütsel sorunların aşılması için iç tartışmalara boğulmamalıdır. Sendikanın ihtiyacı bugün daha da belirleyicidir. Kimse ve hiçbir anlayış bu ihtiyacın gereğinden kaçmamalıdır. En başta geçtiğimiz 2.5 yıllık sürecin hesabı da verilerek; kapsayıcı, yenilenmiş bir yönetim bu sürecin daha fazla tahribat yaratmadan atlatılmasında yararlı olacaktır.
*Bir yandan kongre ve KESK’in yeni yapılanması ile uğraşırken, hızla da işyerlerinde ve yerellerde 657 sayılı Devlet Memurları Yasası başta olmak üzere “torba yasa” ile yapılmak istenen değişikliklere karşı mücadeleyi yükseltilmelidir. Tasarının geri çekilmesi, temel ücretin yükseltilmesi, ücretlilerin vergi oranlarının düşürülmesi, elektrik, su, iletişim gibi temel hizmetler ile temel gıda maddelerinden alınan dolaylı vergilerin kaldırılması, ücretsiz kreş ve ebeveyn izni gibi taleplerimiz üzerinden aydınlatma çalışmaları geliştirilmelidir. Bu, merkez ve şubelerden doğru tabanda da mücadeleyi yükseltecektir.
Gökhan Durmuş