7 Aralık 2010 00:00

Gençliği niçin ve nasıl severler?


Başbakan son aylarda, üniversitelerin açılışını bahane ederek, üniversite üniversite gezdi. Her gittiği yerde de Başbakan protestolarla karşılandı ama daha çok da polis ve korumaların öğrencilere karşı şiddet uygulamasıyla gündeme geldi bu ziyaretler.
Son haftalarda ise Başbakan tatil günlerini rektörleri Dolmabahçe’de toplayarak, onlara “ayar” vermekle geçiriyor. Sadece rektörlere de değil, “demokrasiye, özgürlüklerin kullanılması biçimine de ayar veriyor” başbakan. Başbakanın rektörler toplatılarına, “YÖK’ün kaldırılması” talebiyle tepki gösteren öğrencilerin protestolarını Başbakan, “Evet, protesto özgürlüğü vardır ama yasalar çerçevesinde!” diyerek gelmiş geçmiş bütün zorba ve despotik hükümetlerin başvurduğu çarpıtmaya yaslanarak eleştiriyor. Hele Erdoğan’ın günlerdir diline doladığı yasalara aykırı dediği protestonun “yumurta atma” olduğu göz önüne alındığında başbakanın “protesto hakkını” nasıl bir cendereye sıkıştırdığı daha iyi anlaşılır. Ki, bütün dünyada “yumurta atma”, “domates atama”, “boya atma” en masum gösteri biçimi olarak kabul edilmektedir.
Ve gençlere karşı polisin saldırısı artıkça başbakan ve AKP propagandası, kendilerini protesto eden geçleri “kadrolu protestocular” (Hüseyin Çelik cumartesi günü Başbakanı ve rektörleri protesto etmek isteyen gençlerin feci şekilde dövülmesini böyle savundu) olarak gösterirken, öte yandan da AKP Hükümeti’nin gençliği ne kadar çok sevdiğinden dem vurmayı ihmal etmiyor.
Özal’dan beri egemen güçlerin partileri ve onların sözcüleri, her vesileyle “Gençleri seviyoruz!” demeyi dil alışkanlığı haline getirmiş bulunuyorlar. Ama aslında gençlerin eğitim, iş, özgürlük taleplerini “düzene tehdit” olarak görmeye devam ediyorlar. Dahası, gençliği daha çok sömürmek için yasal ve fiili yaptırımlar getirmeye devam ediyorlar.
İşte AKP Hükümeti’nin son birkaç yılda; “gençleri nasıl ve niçin sevdiğini” gösteren önlemleri:
1-) “Sosyal güvenlik ve sağlık reformu” dedikleri karşı reformda emeklilik yaşının yükseltilmesi, sağlık sigortasının kapsamı vb konusundaki diğer hak gasplarını emekçilere kabul ettirmek için yetkililer; bu yasanın olumsuz maddelerinin yeni işe girenleri kapsayacağını (yani gençleri) bu yüzden de eski çalışanların bu yasaya karşı çıkmasının yersiz olduğunu açıkça söylemişlerdir.
2-) Eğitim ve sağlığı paralı hale getirilmesine ilişkin önlemler ve düzenlemeler en başta gençleri vurmaktadır.
3-) Kriz önlemleri alınırken, genç işçiler kitleler halinde sokağa atılmış, sonra da bu işçiler daha düşük ücretle ve daha ağır koşullarda çalıştırmak üzere (başka işyerlerinde) geri alınmıştır. Ve en yüksek işsizlik genç nüfus içindedir.
4-) Şimdi Meclis’ten çıktı çıkacak diye beklenen “torba yasa”daki “istihdamla ilgili yasa değişikliği” de bütünüyle gençlerin aşırı sömürülmesini öngören, önlemler getirilmektedir. Ki, bu önlemlere iki aylık işe girişteki deneme süresini dört aya çıkarırken, gençlerin normal asgari ücretten yararlanma yaşını da 16’dan 18’e çıkarmaktadır.
5-) AKP’nin “eğitimde köklü reform” diye getirdiği, önümüzdeki yıldan itibaren “düz liselerin tümden kaldırılması”nın faturası da gençlere yıkılmaktadır. Bütün düz liselerin de “Anadolu lisesi” yapılacağı yeni uygulamaya göre, Anadolu lisesi giriş sınavını kazanamayan öğrenciler meslek liselerine yönlendirilerek üniversiteye girişleri önlenecek. Bu da gençliğin lehineymiş!
Aslında Başbakanın “Üç, hatta beş çocuk yapın!” gibi çağrıları da gençliğin aşırı sömürülmesi planlarıyla bağlantılı. Çünkü AKP iktidarının uyguladığı “kalkınma stratejisi”nin esası, genç nüfusun sendikasız, sigortasız, belirli bir zaman ve mekâna bağlı olmadan (esnek çalışmanın bütün biçimleriyle yaygınlaştırılıp) hak-hukuk tanımaz biçimde sömürülmesi üstüne oturtulan bir stratejidir.
Bu, her kapitalistin rüyasıdır ve şimdi bu rüyayı gerçekleştirmek üzere sermaye güçleri AKP ve Tayyip Erdoğan’ı görevlendirmiştir.
Onlar da protesto eden, hak talep eden, özgürlük ve yeni bir dünya isteyen gen+çleri ezerek, hak talep etmeyen, imam hatip bitirip yaradana şükreden gençleri seve–sömüre çalıştıran bir “gençliği sevme” politikası izliyorlar.
Yoksa umurlarında değildir gençlik!
Olan budur!
İHSAN ÇARALAN

Evrensel'i Takip Et