16 Aralık 2010 00:00

SBF protestoyu tartışıyor




Geçtiğimiz hafta Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde gerçekleşen yumurtalı protestoyu toplantıyla değerlendiren öğrenciler, protesto bahane edilerek başlatılacak saldırıya karşı birlikte hareket etme kararı aldılar. Fakülte öğretim görevlileri de hükümetin protestoyu üniversitedeki muhalefeti sindirmek için bir vesile yapmasından endişeli.
SBF Öğrencileri Dayanışma Derneği’nin (SBFDER) çağrısı ile yapılan Özgürlük Söyleşilerinin ilki “SBF protestoları tartışıyor” başlığı ile önceki gün Siyasal Bilgiler Fakültesi Küçük Amfi’de gerçekleştirildi. Fakülte öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği foruma 100’ü aşkın öğrenci katıldı. Forumda geçen hafta içerisinde gerçekleşen Süheyl Batum ile Burhan Kuzu’nun protesto edilmesi ve sonrasında yaşananlar, öğrenciler tarafından değerlendirildi. Bazı öğrenciler yapılan protestoların da birer şiddet olayı ve konuşmacıları dinlemek isteyenlere haksızlık olarak değerlendirse de genel değerlendirmeler iktidarın ifade özgürlüğünden bahsedemeyeceğine ilişkin oldu. Yüzlerce polis eşliğinde üniversiteye giren siyasetçilerin ifade özgürlüğünden bahsetmelerini “mağduru oynama çabası” olarak değerlendirilen öğrenciler, protesto nedeniyle önümüzdeki günlerde başlaması muhtemel soruşturma saldırılarına karşı birlikte neler yapabileceğini konuştular.
POLİTİKACILAR HAKARETİ TERCİH ETTİ
Görüşlerini aldığımız fakülte öğretim görevlileri de yaşananları ve AKP’li Burhan Kuzu’nun açıklamalarına tepkililer. Yrd. Doç. Dr.Yiğit Karahanoğulları, siyasetçilerin her an ve her yerde kendilerini ifade etme imkanları bulunduğunu belirterek, bu nedenle asıl ifade özgürlüğü sorunu yaşayan kesim olan öğrencilerin yaptıklarının doğrudan doğruya ifade özgürlüğünü ihlal edildiği anlamına gelmediğini söyledi. Karahanoğulları, “Bu olayların yaşanmaması için yapılması gereken, gerek Sühely Batum’un gerekse de Burhan Kuzu’nun protestolara karşı ‘öğrenciler adına üzüntülerini belirterek’ fakülteyi terk etmeleri ve yapmak istedikleri açıklamaları basın mensuplarına yapmaları olacaktı. Hatta daha demokrat bir tutum, bizzat politikacıların öğrencilere söz vermeleri, onları dinleyerek panele başlamaları olacaktı. Her iki durumda da politikacıların duruma uygun tavır geliştirmek yerine, öğrencilere hakaret etmeyi tercih ettiklerini görüyoruz” dedi.
Türkiye’deki en demokratik en bilimsel ortama sahip olan SBF’nin “anti-demokratik” olmakla suçlanmasını, öğrencilerine “geri zekalı”, “faşist” gibi ifadeleriyle hakaret edilmesini eleştiren Karahanoğulları, “Avrupa’da herhangi bir ülkede benzer bir olay yaşansa bir gülmece konusu olarak geçiştirilecekken, burada medyası ile politikacısı ile idarecisi ile dünyanın en ciddi konusu haline getirilmiştir” diye konuştu.
MUHALEFET HÜKÜMETİN HEDEFİNDEDoç. Dr. Metin Özuğurlu ise hükümetin SBF’deki yumurtalı protestoyu taşıdığı sembolik anlamdan çıkararak, büyük anlamlar atfettiğine dikkat çekti. Yumurtanın bir metafor olarak değil, bir “saldırı aleti” olarak gösterilmek istenmesini eleştiren Özuğurlu, bu yolla üniversitelerdeki muhalefetin kriminalize edilmek istendiğini vurguladı. “Öğrenci olayları yeniden mi başlıyor” şeklindeki 12 Eylül artığı toplumsal fobinin canlandırma çabasının da bu amaca yönelik olduğunu ifade eden Özuğurlu, “Dekanı, öğretim elemanları ve öğrencileri ile birlikte Mülkiye’yi ve sosyalist muhalefeti topyekun hedef tahtasına yatıran bu tutumla hükümet, gücüne güç katmayı amaçlıyor olabili” dedi.
Tepkilerin temelinde üniversitelerin piyasa gerekleri altında hızla değersizleştrilmesinin yattığına dikkat çeken Özuğurlu, “Öğrenciliğin müşterileşmesi, emeğinin işçileşmesi, bilginin ve bilgi edinme ve üretme süreçlerinin metalaşması ile aslında bir uygarlık tasfiye oluyor. Buna tepki olarak içinde bulunduğu somut koşulları siyasallaştıran bir gençlik hareketi doğuyor. Maddi koşullarını siyasallaştırma eğilimi ve kapasitesi bilindiği gibi işçi sınıfına ait bir özelliktir. Öğrenci hareketi de sınıf gibi davranmaya başlıyor. Haydi hayırlısı” diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)
Onur Öztürk

Evrensel'i Takip Et