28 Mart 2006 22:00
Basın özgürlüğü kazandı
SEKA'nın kapatılmasına karşı direnen işçilerin ve ailelerinin attığı sloganlara yer verdiğimiz için Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP tarafından 15 bin YTL tazminat istemiyle gazetemize açılan dava reddedildi. Dava kapsamında karar aşamasında, habere konu olan eylemin CD çözümleri, işçilerin haberde yer alan sloganları attığı ve gazetemizin "habercilik" gereği bu sloganlara yer verdiğini de bir kez daha gözler önüne serdi.
Gazetemizde "SEKA'lı AKP'ye lanet okuyor" başlığı ile 1 Şubat 2005'te yayınlanan haberde "Fevkalede ağır, katlanılması ve tahammülü gayrı kabil hakaretler" yer aldığı öne sürülerek 15 bin YTL (15 milyar lira) tutarında tazminat istemli davanın karar duruşması dün 16'ncı Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada mahkeme, davanın reddedildiğini açıkladı. Başbakan Erdoğan'ın kararı temyiz etmesi halinde dava Yargıtay'da görüşülecek.
Haber CD'leri tek tek incelendi Dava sürecinde, öncelikle habere konu olan eylemde yer alanların ifadeleri incelendi. Eyleme katılan işçiler, aileler ve eyleme katılan bazı sendikacılar, haberde geçen sloganların atıldığını doğruladılar. Tanıkların dinlenmesinin ardından mahkeme, söz konusu eylemin, çekimlerinin yer aldığı CD'lerin tek tek incelenmesine karar verdi. Davanın önceki duruşmasında da Avukat Fatih Şahin bilirkişi raporuna yönelik cevap dilekçesini sundu. Şahin'in dilekçesini inceleyen gazetemizin Avukatı İlke Işık Sağdıç da mahkemeye sunduğu dilekçede, haberde yer alan ifadelerin "SEKA'nın kapatılmaması için mücadele yürüten işçiler, fabrikalarını kapatmak isteyen AKP'ye öfke kusuyor. Fabrikadaki işçilerin büyük çoğunluğu AKP'ye oy vermiş, ama şimdi 'Tayyip bu şarkı burada bitti', 'AKP Allah belanı versin', 'SEKA'yı kapatın görelim sizi, siyasetçi katili yapmayın bizi, korkutamaz bizleri cezaevleri, ölümüne direnir SEKA işçisi' gibi sloganlar atıyor" yönünde olduğunu ifade etti. Şahin, davalı vekilinin gazete haberinde yer almayan bir ifadeyi yazılmış gibi belirtiğini ve bu şekilde mahkemeyi yanıltamaya çalıştığının altını çizerek, CD çözümlerinin de haberde yer alan sloganların işçiler tarafından atıldığını doğruladığına dikkat çekti. CD'leri ve avukat beyanlarını inceleyen mahkeme de, davanın reddine karar verdi. Red kararının gerekçesi daha sonra açıklanacak.
Gazetemiz lehine ikinci karar Başbakan Erdoğan'ın hakkındaki bir karikatür nedeniyle gazetemize açtığı 10 milyar liralık tazminat davası da yargıtay tarafından bozulmuştu. Karikatür davası 20'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülmüş, mahkeme davayı kabul etmişti. Davanın görüldüğü Yargıtay 4'üncü Hukuk Dairesi ise 'karikatün mizah içerdiğini ve hakaret kabul edilemeyeceği" gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozmuştu. Karikatür davası Yargıtay'ın bozması üzerine 20'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 11 Nisan günü görülecek.
İHD'den gazetemize destek İnsan Hakları Derneği Adana Şube Başkanı Hüseyin Göral , İHD GYK üyesi Ethem Açıkalın, şube yöneticisi Hüseyin Beyaztaş, gazetemize ve yazarımız Yücel Sarpdere'ye başbakan tarafından açılan tazminat davası ve gazetemizin Adana Muhabiri Hasan İşlerin ölümünün ikinci yılı nedeniyle gazetemizin Adana Bürosunu ziyaret ettiler. Ziyaret sırasında konuşan İHD Adana Şube Başkanı Hüseyin Göral, Evrensel gazetesinin insan hakları ihlallerinde duyarlılık gösteren sayılı günlük gazetelerden biri olduğunu belirtti. Evrensel gazetesine açılan tazminat davalarının gerçekleri yazanlara açıldığını aktaran Göral, "Evrensel gazetesi İnsan Hakları Derneğine karşı yapılan bütün saldırılara her zaman duyarlılık gösterdi. Yapılan her türlü insan hak ve özgürlüklerine yönelik saldırıları gündeme taşıdı. Biz de bugün gerçek haberleri yazan Evrensel gazetesinin yanında olduğumuzu herkese göstermek için buradayız" dedi. İHD GYK üyesi Etem Açıkalın "Evrensel, insan hakları ihlallerine yer veriyor. Dolayısıyla sistemin açıklarını ortaya çıkarıyor. Evrensel aynı zamanda bizim sesimizdir" şeklinde konuştu. Evrensel gazetesinin gerçek haberi her türlü baskıya rağmen yazmaya devam edeceğine vurgu yapan Evrensel Gazetesi Muhabiri Ersin Bakın, "Evrensel yıllardır doğruları yazıyor. Elbette bugün gazetemize açılan dava aslında direnişteki işçilere, parasız, bilimsel eğitim isteyen üniversite öğrencilerine, en ufak hak arama mücadelesinde baskıya maruz kalan emekçilere açılmıştır. Çünkü Evrensel gazetesi tüm emekçilerin sesidir" dedi.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


AİHM Bergamalıları haklı buldu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Bergamalıların açtığı davada Türkiye'nin toplam 945 bin avro tazminat ödemesine karar verdi. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) özel ve aile hayatına saygıyla ilgili 8. maddesi ve adil yargılama hakkıyla ilgili 6. maddesinin ihlal edildiği görüşüne vardı. AİHM'nin kararının duyurulduğu basın açıklamasında, sözleşmenin 41. maddesine göre başvuru sahibi 315 kişinin her birine 3 bin avro olmak üzere toplam 945 bin avro, ayrıca davacılara mahkeme masrafı için toplam 5 bin avro ödenmesine karar verildiği bildirildi. Açıklamada, Eurogold madencilik firmasına 1992 yılında altın çıkarma izni verildiği, bu iznin 10 yıl geçerliliği olduğu ve 1994'te de Çevre Bakanlığı'nın şirkete Ovacık'ta altın madeni işletme izni verdiği hatırlatıldı. Bergamalı davacıların, şirketin altın çıkarmada siyanür kullanmasının yerel ekosistemi tahrip ettiğini ve sağlık açısından tehlike oluşturduğunu belirttiğine yer verilen açıklamada, Türkiye'deki dava süreci anlatıldı ve 1998 yılında AİHM'ye başvuru yapıldığı belirtildi. AİHM kararında, 8. maddeye göre, yetkililerin davacıların korunmasına yönelik tedbirleri almadığı, böylece Türkiye'nin özel ve aile hayatını saygı hakkını garantiye alma yükümlülüğünü yerine getiremediği kaydedildi. Mahkeme, 6. maddenin 1. fıkrasına göre de, Türk yetkililerin İzmir İdare Mahkemesi'nin 15 Ekim 1997 tarihinde aldığı ve Danıştay'ın 1 Nisan 1998 tarihinde onadığı yürütmeyi durdurma kararını zamanında yerine getirmediğini, bu nedenle sözleşmenin ihlal edildiğini belirtti. AİHM, daha önce de benzer bir davayı ele almış, 10 Kasım 2004 tarihinde, "Bergama-Ovacık Madeni'nde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkını koruyan 6/1. maddesi ile yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel ve aile yaşamına saygı hakkını koruyan 8. maddesinin ihlal edildiğine" karar vermişti. Kararla ilgili Türk hükümetinin AİHM Büyük Dairesi nezdinde yaptığı itiraz reddedilmiş ve karar 30 Mart 2005 günü kesinleşmişti.
'Umudumuz az da olsa' Bergama köylülerini avukatı AİHM kararı ile ilgili yaptığı açıklamada Türkiye'de de olduğu gibi AİHM'de de altın madenini çalışmasını mahkûm eden yargı kararlarının katmerleşmeye başladığını belirterek, "10 yıldır yargı kararlarını uygulamayan hükümetin, ikinci AİHM kararını uygulayacağı konusunda da umudumuz azdır. Bugüne kadar AİHM kararlarını uygulamakta pek bir titizlenen devletimizin, Bergama olayında bu titizliğinden eser görülmemektedir. Umudumuz az olsa da, bu kez devletin bu altın madenini hukuk için, çevre için, toprak, su, zeytin ağacı için, insan sağlığı için çalışamaması gerektiğini geç de olsa göreceğini umut ediyoruz" dedi. Kararın üç ay içerisinde Türkiye tarafından AİHM'in üst mahkemesi olan Genel Kurulu taşınması beklentisinin olacağını söyleyen Senih Özay, "AİHM birinci kararında bu Genel Kurula götürme talebini reddetmişti. Muhtemelen bunu da reddecek. Üç ay sonra bu karar kesinleşerek Türkiye toplan 945 bin Euro ödemek durumunda kalacak. Ama bizim derdimiz para ile değil. Köylülerin ve biz hukukçuları isteği madenin bir an önce kapanması" diye konuştu. Birinci AİHM kararının ardından AİHM'e 315 bergama köylüsü daha başvurmuştu. AİHM son kararında Türkiye'yi bu 315 köylünün her birine 3.000'er Euro tazminat ödemeye mahkum etti.
Haber CD'leri tek tek incelendi Dava sürecinde, öncelikle habere konu olan eylemde yer alanların ifadeleri incelendi. Eyleme katılan işçiler, aileler ve eyleme katılan bazı sendikacılar, haberde geçen sloganların atıldığını doğruladılar. Tanıkların dinlenmesinin ardından mahkeme, söz konusu eylemin, çekimlerinin yer aldığı CD'lerin tek tek incelenmesine karar verdi. Davanın önceki duruşmasında da Avukat Fatih Şahin bilirkişi raporuna yönelik cevap dilekçesini sundu. Şahin'in dilekçesini inceleyen gazetemizin Avukatı İlke Işık Sağdıç da mahkemeye sunduğu dilekçede, haberde yer alan ifadelerin "SEKA'nın kapatılmaması için mücadele yürüten işçiler, fabrikalarını kapatmak isteyen AKP'ye öfke kusuyor. Fabrikadaki işçilerin büyük çoğunluğu AKP'ye oy vermiş, ama şimdi 'Tayyip bu şarkı burada bitti', 'AKP Allah belanı versin', 'SEKA'yı kapatın görelim sizi, siyasetçi katili yapmayın bizi, korkutamaz bizleri cezaevleri, ölümüne direnir SEKA işçisi' gibi sloganlar atıyor" yönünde olduğunu ifade etti. Şahin, davalı vekilinin gazete haberinde yer almayan bir ifadeyi yazılmış gibi belirtiğini ve bu şekilde mahkemeyi yanıltamaya çalıştığının altını çizerek, CD çözümlerinin de haberde yer alan sloganların işçiler tarafından atıldığını doğruladığına dikkat çekti. CD'leri ve avukat beyanlarını inceleyen mahkeme de, davanın reddine karar verdi. Red kararının gerekçesi daha sonra açıklanacak.
Gazetemiz lehine ikinci karar Başbakan Erdoğan'ın hakkındaki bir karikatür nedeniyle gazetemize açtığı 10 milyar liralık tazminat davası da yargıtay tarafından bozulmuştu. Karikatür davası 20'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülmüş, mahkeme davayı kabul etmişti. Davanın görüldüğü Yargıtay 4'üncü Hukuk Dairesi ise 'karikatün mizah içerdiğini ve hakaret kabul edilemeyeceği" gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozmuştu. Karikatür davası Yargıtay'ın bozması üzerine 20'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 11 Nisan günü görülecek.
İHD'den gazetemize destek İnsan Hakları Derneği Adana Şube Başkanı Hüseyin Göral , İHD GYK üyesi Ethem Açıkalın, şube yöneticisi Hüseyin Beyaztaş, gazetemize ve yazarımız Yücel Sarpdere'ye başbakan tarafından açılan tazminat davası ve gazetemizin Adana Muhabiri Hasan İşlerin ölümünün ikinci yılı nedeniyle gazetemizin Adana Bürosunu ziyaret ettiler. Ziyaret sırasında konuşan İHD Adana Şube Başkanı Hüseyin Göral, Evrensel gazetesinin insan hakları ihlallerinde duyarlılık gösteren sayılı günlük gazetelerden biri olduğunu belirtti. Evrensel gazetesine açılan tazminat davalarının gerçekleri yazanlara açıldığını aktaran Göral, "Evrensel gazetesi İnsan Hakları Derneğine karşı yapılan bütün saldırılara her zaman duyarlılık gösterdi. Yapılan her türlü insan hak ve özgürlüklerine yönelik saldırıları gündeme taşıdı. Biz de bugün gerçek haberleri yazan Evrensel gazetesinin yanında olduğumuzu herkese göstermek için buradayız" dedi. İHD GYK üyesi Etem Açıkalın "Evrensel, insan hakları ihlallerine yer veriyor. Dolayısıyla sistemin açıklarını ortaya çıkarıyor. Evrensel aynı zamanda bizim sesimizdir" şeklinde konuştu. Evrensel gazetesinin gerçek haberi her türlü baskıya rağmen yazmaya devam edeceğine vurgu yapan Evrensel Gazetesi Muhabiri Ersin Bakın, "Evrensel yıllardır doğruları yazıyor. Elbette bugün gazetemize açılan dava aslında direnişteki işçilere, parasız, bilimsel eğitim isteyen üniversite öğrencilerine, en ufak hak arama mücadelesinde baskıya maruz kalan emekçilere açılmıştır. Çünkü Evrensel gazetesi tüm emekçilerin sesidir" dedi.
src=/resim/b1.gif width=5>



AİHM Bergamalıları haklı buldu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Bergamalıların açtığı davada Türkiye'nin toplam 945 bin avro tazminat ödemesine karar verdi. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) özel ve aile hayatına saygıyla ilgili 8. maddesi ve adil yargılama hakkıyla ilgili 6. maddesinin ihlal edildiği görüşüne vardı. AİHM'nin kararının duyurulduğu basın açıklamasında, sözleşmenin 41. maddesine göre başvuru sahibi 315 kişinin her birine 3 bin avro olmak üzere toplam 945 bin avro, ayrıca davacılara mahkeme masrafı için toplam 5 bin avro ödenmesine karar verildiği bildirildi. Açıklamada, Eurogold madencilik firmasına 1992 yılında altın çıkarma izni verildiği, bu iznin 10 yıl geçerliliği olduğu ve 1994'te de Çevre Bakanlığı'nın şirkete Ovacık'ta altın madeni işletme izni verdiği hatırlatıldı. Bergamalı davacıların, şirketin altın çıkarmada siyanür kullanmasının yerel ekosistemi tahrip ettiğini ve sağlık açısından tehlike oluşturduğunu belirttiğine yer verilen açıklamada, Türkiye'deki dava süreci anlatıldı ve 1998 yılında AİHM'ye başvuru yapıldığı belirtildi. AİHM kararında, 8. maddeye göre, yetkililerin davacıların korunmasına yönelik tedbirleri almadığı, böylece Türkiye'nin özel ve aile hayatını saygı hakkını garantiye alma yükümlülüğünü yerine getiremediği kaydedildi. Mahkeme, 6. maddenin 1. fıkrasına göre de, Türk yetkililerin İzmir İdare Mahkemesi'nin 15 Ekim 1997 tarihinde aldığı ve Danıştay'ın 1 Nisan 1998 tarihinde onadığı yürütmeyi durdurma kararını zamanında yerine getirmediğini, bu nedenle sözleşmenin ihlal edildiğini belirtti. AİHM, daha önce de benzer bir davayı ele almış, 10 Kasım 2004 tarihinde, "Bergama-Ovacık Madeni'nde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkını koruyan 6/1. maddesi ile yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel ve aile yaşamına saygı hakkını koruyan 8. maddesinin ihlal edildiğine" karar vermişti. Kararla ilgili Türk hükümetinin AİHM Büyük Dairesi nezdinde yaptığı itiraz reddedilmiş ve karar 30 Mart 2005 günü kesinleşmişti.
'Umudumuz az da olsa' Bergama köylülerini avukatı AİHM kararı ile ilgili yaptığı açıklamada Türkiye'de de olduğu gibi AİHM'de de altın madenini çalışmasını mahkûm eden yargı kararlarının katmerleşmeye başladığını belirterek, "10 yıldır yargı kararlarını uygulamayan hükümetin, ikinci AİHM kararını uygulayacağı konusunda da umudumuz azdır. Bugüne kadar AİHM kararlarını uygulamakta pek bir titizlenen devletimizin, Bergama olayında bu titizliğinden eser görülmemektedir. Umudumuz az olsa da, bu kez devletin bu altın madenini hukuk için, çevre için, toprak, su, zeytin ağacı için, insan sağlığı için çalışamaması gerektiğini geç de olsa göreceğini umut ediyoruz" dedi. Kararın üç ay içerisinde Türkiye tarafından AİHM'in üst mahkemesi olan Genel Kurulu taşınması beklentisinin olacağını söyleyen Senih Özay, "AİHM birinci kararında bu Genel Kurula götürme talebini reddetmişti. Muhtemelen bunu da reddecek. Üç ay sonra bu karar kesinleşerek Türkiye toplan 945 bin Euro ödemek durumunda kalacak. Ama bizim derdimiz para ile değil. Köylülerin ve biz hukukçuları isteği madenin bir an önce kapanması" diye konuştu. Birinci AİHM kararının ardından AİHM'e 315 bergama köylüsü daha başvurmuştu. AİHM son kararında Türkiye'yi bu 315 köylünün her birine 3.000'er Euro tazminat ödemeye mahkum etti.
Evrensel'i Takip Et