2 Mart 2006 23:00
'Uyum zarar görmesin'
Almanya'da iki haftadan fazla süredir, Bielefeld'deki bir spor salonunda iki Türkiye kökenli Alman vatandaşı genç Volkan Aksu (22) ve eşi Alman olan Dilan Nakipoğlu-Floth'un (28) kendi aralarında Türkçe konuşmasının yasaklanması, ardından da salon üyeliklerinin iptal edilmesi tartışılıyor.
Önce yerel basında, sonra da Alman ve Türk basınında geniş bir şekilde yer alan olayda taraflar, karşılıklı anlayış içerisinde soruna çözüm getirme niyetinde.
Arkadaşı Dilan ile birlikte spor salonunda Türkçe konuştuğu için kaydı silinen Volkan Aksu, aradan geçen süreye rağmen yaşadıklarını unutamadığını söyleyerek başından geçenleri şöyle anlattı: "Dilan ile kendi aramızda Türkçe konuşurken, yanımıza gelen spor öğretmeni, Almanca konuşmamızı istedi. Biz de, istediğimiz dile konuşabileceğimizi söyledik. Bunun üzerine bizi yukarıya götürdü. Daha sonra ortalıktan kayboldu. Bir süre bekledik, kimse gelmedi. Sonra orada olan birisine sorduk, o da bize iki kağıt uzatarak imzalamamızı, sonra da gitmemizi istedi. Uzatılan kağıt, üyelikten çıkarıldığımıza dairdi. Bunu kabul etmedik, tartışma çıktı. Avukatları da işin içine girdi. Arkamızdan bize üyelikten çıkışımızı posta ile gönderdiler. Çıkışları alınca, salonun sahibi ile görüşmeye gittik. Özür dilemelerini istedik. Kabul etmedi. Bunun üzerine biz de, anadilimizi konuştuğumuz için üyelikten çıkarılmak istediğimize dair bir yazı yazdık. O da bunu imzalamadı. Olay sonra basına yansıdı."
Salon sahibi ve çalışanların ırkçı olduğuna inanmadığını söyleyen Volkan Aksu ve Dilan Nakipoğlu-Floth, entegrasyon için iyi birer örnek olduklarına inanıyorlar. Birçok Alman arkadaşları var. Her ikisi de Alman vatandaşı.
Önce konuyu hukuk yoluyla çözmeyi deniyorlar. Bu arada Münster Türkiye Konsolosluğu, iki gençle ilişkiye geçerek kendilerine hukuki yardımda bulunabileceğini bildiriyor. Salı günü, Konsolosluk Hukuk Danışmanı Murat Korkmaz ile bir görüşme yapıyorlar.
'Olmaması gerekirdi' Volkan Aksu'nun annesi Gülay Aksu da, yapılan haksızlığın aile olarak kendilerini çok etkilediğini söylüyor. Çocuğuna sürekli haksızlığa karşı sessiz kalmamayı öğrettiğini anlatan Aksu, "Bu olmaması gereken bir olaydı. Burası bizim mekanımız, ülkemiz. Hangi dile istersek onu konuşuruz. Volkan yetişkin bir genç değil, çocuk olsaydı kabullendirebilirdik. Ama, haksızlık yapıldığı için kabul edemiyorlar. Çocuğumuz entegrasyonun en iyi örneği olduğu halde, kendisine bu şekilde davranılması çok zorumuza gitti. Ben de salon sahibinin ırkçı olduğuna inanmıyorum. Ama, neden bu uygulamayı yaptıklarını bir türlü anlayamıyoruz" diyor. Gülay Aksu devamla, "Biz de ırkçı değiliz. Böyle ayrımlara karşıyız. Aynı şeyi bir Türk yapsaydı ona da karşı çıkardım. İnsan her yerde insandır ve insanca davranılmalıdır" dedi. Anne Aksu, birlikte yaşamın zedelenmemesi için konunun barışçıl bir şekilde çözülmesinden yana olduğunu, bunun için de bugün salon sahibi Jan Schulz ve Bielefeld Göçmenler Konseyi tarafından yapılacak toplantıya katılacağını ekledi.
Salon sahibi: Üzgünüz Spor salonunun sahibi Jan Schulz da gazetemize yaptığı açıklamada, gençlere yapılanın bir "dil yasağı" olmadığını, sadece Almanca konuşmaları için ricada bulunduklarını ifade ederek, bu kadar büyük bir tepki beklemediklerini belirtti. Gençlerin kendi arasında yüksek sesle konuştukları için görevliler tarafından uyarıldığını, ancak yanlış cümlenin kullanıldığını ileri süren Schulz, "Sessiz olur musunuz demek yerine Almanca konuşun denilmiş. Bu durumun gençleri çok yaraladığını biliyoruz. Gerçekten çok üzgünüz" dedi. Tartışmaların müşterilerini nasıl etkilediği yönündeki bir sorumuza da Schulz, "Yarısı bizi, yarısı da gençleri haklı buldu" yanıtı verdi. Ancak, olaydan sonda bölgede spor salonun imajının olumsuz etkilendiği, Alman ve göçmenlerin olaya tepki gösterdiği ifade ediliyor.
'Olmaması gerekirdi' Volkan Aksu'nun annesi Gülay Aksu da, yapılan haksızlığın aile olarak kendilerini çok etkilediğini söylüyor. Çocuğuna sürekli haksızlığa karşı sessiz kalmamayı öğrettiğini anlatan Aksu, "Bu olmaması gereken bir olaydı. Burası bizim mekanımız, ülkemiz. Hangi dile istersek onu konuşuruz. Volkan yetişkin bir genç değil, çocuk olsaydı kabullendirebilirdik. Ama, haksızlık yapıldığı için kabul edemiyorlar. Çocuğumuz entegrasyonun en iyi örneği olduğu halde, kendisine bu şekilde davranılması çok zorumuza gitti. Ben de salon sahibinin ırkçı olduğuna inanmıyorum. Ama, neden bu uygulamayı yaptıklarını bir türlü anlayamıyoruz" diyor. Gülay Aksu devamla, "Biz de ırkçı değiliz. Böyle ayrımlara karşıyız. Aynı şeyi bir Türk yapsaydı ona da karşı çıkardım. İnsan her yerde insandır ve insanca davranılmalıdır" dedi. Anne Aksu, birlikte yaşamın zedelenmemesi için konunun barışçıl bir şekilde çözülmesinden yana olduğunu, bunun için de bugün salon sahibi Jan Schulz ve Bielefeld Göçmenler Konseyi tarafından yapılacak toplantıya katılacağını ekledi.
Salon sahibi: Üzgünüz Spor salonunun sahibi Jan Schulz da gazetemize yaptığı açıklamada, gençlere yapılanın bir "dil yasağı" olmadığını, sadece Almanca konuşmaları için ricada bulunduklarını ifade ederek, bu kadar büyük bir tepki beklemediklerini belirtti. Gençlerin kendi arasında yüksek sesle konuştukları için görevliler tarafından uyarıldığını, ancak yanlış cümlenin kullanıldığını ileri süren Schulz, "Sessiz olur musunuz demek yerine Almanca konuşun denilmiş. Bu durumun gençleri çok yaraladığını biliyoruz. Gerçekten çok üzgünüz" dedi. Tartışmaların müşterilerini nasıl etkilediği yönündeki bir sorumuza da Schulz, "Yarısı bizi, yarısı da gençleri haklı buldu" yanıtı verdi. Ancak, olaydan sonda bölgede spor salonun imajının olumsuz etkilendiği, Alman ve göçmenlerin olaya tepki gösterdiği ifade ediliyor.
Evrensel'i Takip Et