11 Şubat 2006 23:00

477 YTL için REHİN KALDI

Başbakan Erdoğan'ın, "Artık kimse hastanede rehin kalmayacak", "Rehin alanı rehin alırım" sözlerine rağmen Türkiye'nin başkenti Ankara'da Meclis'e 15 dakika mesafedeki Zekai Tahir Burak Hastanesi'nde Nurcan Aslan isimli hasta, 477 YTL'lik hastane borcunu ödeyemediği için rehin alındı. Aslan, ancak konunun basına intikal etmesi üzerine taburcu edildi. Aslan'ın eşi Mevlüt Aslan, Başbakan Erdoğan'ın sözlerini hatırlattığı Başhekim Yardımcısı Keramettin Ünal'ın, "Başbakan'ın sözleri onu, benim sözüm beni bağlar" dediğini iddia etti. Ağrı Patnoslu Aslan Ailesi, Mamak'ta yaşıyor. 2 çocuklu Aslan Ailesi'nin hiçbir sosyal güvencesi yok. Mevlüt Aslan, inşaatlarda iş bulabildikçe çalıştığı için, ailenin düzenli bir geliri de bulunmuyor. Mevlüt Aslan'ın anlatımına göre, 9 haftalık hamile olan eşi Nurcan Aslan'ın perşembe günü kanaması başladı. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvuran Nurcan Aslan, sosyal güvencesi olmadığı için, "senetli hasta" olarak kabul edildi. Yapılan tetkiklerde bebeğin anne karnında öldüğü tespit edildi, tıbbi müdahale yapılarak bebek anne karnından alındı. Normal şartlarda Aslan'ın, önceki gün saat 13:00'de taburcu edilmesi gerekiyordu. Ancak eşini almaya giden Mevlüt Aslan'a hastanede verilen hizmetler için 477 YTL'lik fatura çıkarıldı. Aslan, Başhekim Yardımcısı Keramettin Ünal'ın yanına çıkarak, parası olmadığını belirtti ve faturanın senet yapılmasını istedi.

'Para getirmeden hastanı alamazsın' Aslan, bundan sonraki gelişmeleri şöyle anlattı, "Senet yaparlarsa, arkadaş, eş dosttan para bulup, faturayı pazartesi günü ödeyeceğimi anlattım. Başhekim Yardımcısı Keramettin Ünal, ancak faturanın bir kısmını ödersem, senet yapacaklarını söyledi. Ben de hiç param olmadığını söyledim. Parayı ödeyemezsem ne olacağını sordum? Ünal, "para getirmeden hastanı alamazsın" dedi. Ben de Başbakan'ın sözlerini hatırlattım, Ünal, "Başbakan'ın sözleri onu, benim sözüm beni bağlar" dedi. Ben de basına haber vereceğimi söyledim. Ünal, elindeki faturayı yüzüme fırlattı, 'Kime söylersen söyle' dedi". Olayın basına intikal etmesi üzerine hastane yetkililerinin telaşa kapıldığını kaydeden Aslan, kendisine, "borcun yok hastanı alabilirsin" dediklerini anlattı. Onurunun ayaklar altına alındığını belirten Aslan, kendisinden özür dilenmesini istediğini ancak Başhekim Yardımcısı'nın özür dilemeyi kabul etmediğini ifade etti. Mevlüt Aslan ile birlikte hastane yetkilileriyle yaptığımız görüşmenin ardından Nurcan Aslan, önceki akşam 18. 00'de taburcu edildi. Önce 477 YTL fatura çıkarılan Aslan Ailesi'nden para alınmadı. Konuya ilişkin görüşmek istediğimiz Başhekim Yardımcısı Ünal, görüşme talebimizi geri çevirirken, hastane yetkilileri aracılığıyla, "öyle bir hastayı hatırlamıyorum" şeklinde konuştu.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Mağdur öğretmen adayları örgütleniyor Özgül Yıldızer Mezun olduktan sonra işsizlik ya da güvencesiz çalışma arasında tercih yapmaya zorlanan mağdur öğretmenler ve öğretmen adayları, Mağdur Öğretmenler Derneği altında örgütlenmek için kolları sıvadı. Aldıkları bir dizi formasyona ve sertifikaya karşın ataması yapılmayan "kısmi zamanlı geçici öğretmen" Nihat Aydın, mağdur olan tüm meslektaşlarına seslenerek, "Ayrım yapmıyoruz. Hak talebi olan herkes gelsin" diyor. 2000'de Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olan Nihat Aydın, 2 yıl ücretli Türkçe öğretmenliği, 1 yıl ücretli sınıf öğretmenliği yapmış. Aydın, son bir buçuk yıldır da kısmi zamanlı geçici İngilizce öğretmenliği yapıyor. Kısmi zamanlı geçici öğretmenlerin sözleşmeli olarak gösterilmesinden rahatsız olan Aydın, aradaki farkı şöyle açıklıyor: "Sözleşmeli farklı bir şey. Özlük haklarımız yok. 10 ay üzerinden çalışıyoruz, üç ay ücret almıyoruz, çalışmadığımız gün ücret almıyoruz. 4 gün hasta olma hakkımız var. Sözleşme metninde kira kontratı gibi ve sebep göstermeden feshedilebilir maddesi var. Ben kaç yıldır çalışıyorum hâlâ 90 günü dolduramadığım için SSK'lı değilim." Dernekleşmek için geniş bir tüzük hazırlığı içine girdiklerini, yakında kuruluşlarını ilan edeceklerini ve bir de web sitesi kuracaklarını belirten Aydın, tüm öğretmen adaylarına umutlarını yitirmemeleri çağrısında bulunuyor.

"Tribün" itirafı Fransız Dili ve Edebiyatı mezunu ve işsiz öğretmen Ayşe Özcan da, 20 bin atamanın içinde adlarının bile geçmediğini, bu durumun nedenini sorduklarında, "Siz devletin sırtında lüks olursunuz" yanıtını aldıklarını söylüyor. Sadece 2005'in Eylül ayında o zamanki Talim Terbiye Kurulu'ndan bir yetkilinin deyimiyle "Tribünlere oynamak için" 20 Fransızca, 50 Almanca öğretmeni atandığını hatırlatan Özcan, buna karşılık Din Kültürü ve Arapça alanlarına biner kadro açılmasına anlam veremediklerini ifade ediyor. 2002 yılında Almanca Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olan Hülya Özcan Keçeci ise sınıf öğretmenliği formasyonu almış, ancak ataması yapılmamış. 40 kredilik İngilizce sertifikası da alan, fakat bu defa da öncelik nedeniyle ataması yapılmayan Keçeci, "KPSS bir oyalama. Sorular, sınav yapılmaya başladığından beri bir kere bile açıklanmadı. Çok şey dönüyor. Bizim işsizliğimiz onlar için gelir kaynağı oldu" diyor.


Sertifika ellerinde kaldı Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Fransızca ve Almanca mezunlarından 40 kredilik İngilizce sertifikası alanlar için atama projesi de bir kandırmacadan öteye gitmedi. İlk atamada sertifika alanlar, puan üstünlüğüne göre, mezun oldukları bölüm gözetilmeden İngilizce öğretmeni olarak atandı. Ancak bu uygulamadan birinci yılın sonunda vazgeçilerek, Fransızca ve Almanca mezunları, dördüncü önceliğe yerleştirildi.