5 Şubat 2006 23:00

Tarihe ve bugüne saldırıyorlar

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) sosyalizmi kınayan bir tasarıyı onayladı. Tasarıya karşı en büyük protestolar ise, Yunanistan'da düzenlenmişti. Yunanistan Devrimci İşçi Partisi (EEK) Genel Sekreteri Savas M. Matsas, bu kararla emperyalizmin sadece tarihe değil, bugünkü emek mücadelelerine de saldırdığının altını çiziyor.

Evrensel: AKPM 'totaliter komünist rejimlerin işlediği suçları' kınadığını açıkladı. Parlamenterler, komünist partilere "komünizmin tarihini yeniden değerlendirmeleri ve belirsizliğe yer bırakmadan kınamaları" çağrısında da bulundu. Siz AKPM'nin bu kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Savas M. Matsas: Onaylanan tasarı sadece geçmişteki mücadelelere yönelik bir saldırı değil, aynı zamanda halen devam eden emek mücadelesini de hedef alan bir saldırıdır. Geçmişte yanıtlanmamış birçok soru olmasına rağmen, Batılı emperyalistler söz konusu tasarıyla tarih çarpıtıcılığı yapıyorlar. Fakat, yanıtlanmamış soruların cevabını verme işi tarih çarpıtıcılarına değil, aksine hayatları pahasına mücadeleye giren komünistlere düşer. Öte yandan, komünizmin tarihteki sözde "insanlık suçlarını" kınayan ve buna karşı topyekûn saldırıya geçen Batılı emperyalistler, dün yaşanan ve halen devam eden insanlık suçlarını çabuk unutuyor. Batılı emperyalistler, sömürge dönemindeki suçlarını örtbas ediyor. AKPM, sömürge döneminde Asya'dan Afrika'ya dünyanın neredeyse yarısını tarumar eden İngiliz sömürgeciliği, Fransız sömürgeciliği ile Alman sömürgeciliğinin, sömürgelerde imza attığı katliamları kınamak için ne yapıyor? Ya da bugün Ortadoğu'da devam eden ABD emperyalizminin suçlarına ne demeli?

AKPM'nin onayladığı tasarıda, faşizm ile komünizm 'aynı' gösteriliyor ve bugün 'komünist' olarak nitelenen ülkelerin de kınanması öngörülüyor. Bu kararın bir sonraki aşaması ne olacak? Bu metnin akademik ve bilimsel temelleri olan bir belge olmadığı, gün gibi ortada. Faşizm ile komünizmi aynı kefeye koyma işine girişmekle AKMP, komünizm ve komünist hareketler için, faşizmin yenilgisi gibi bir yenilginin yollarını hazırlıyor. Bugün, hem ekonomik hem de politik olarak büyük bir krizin eşiğinde olan AB üyeleri ya da Türkiye gibi AB ile yakın ilişkileri olan ülkelerdeki komünist hareketleri, halk nezdinde karalamaya ve yıldırmaya çalışıyor. AKPM bu kararla, söz konusu ülkelerde yükselen ABD karşıtlığını yatıştırmak ve AB ülkelerinde emek hareketlerini hedef alan saldırgan tutumlara karşı gelişen mücadele hattını da kırmak istiyor. AB, sınırları içerisinde yükselen bir hareket olduğunun farkında. Örneğin, geçen sene Fransa'dan Yunanistan'a değin yapılan işgal karşıtı gösteriler veya Avrupalı sosyalistlerin mücadelesi sayesinde reddedilen yeni "AB Anayasası" veya geçtiğimiz günlerde başarıyla sona eren liman grevleri... AKPM bu tasarıyla, bu hareketlere topyekün savaş açıyor. Bu tür saldırılara karşı komünistler birlik olmalıdır. Komünist hareketler arasında kuşkusuz, tarihsel farklılıklar ve politik ayrılıklar var. Fakat, söz konusu tasarı, dünya halklarının ve tüm komünist örgütlerin sorunudur. Komünist hareketler politik farklılıklarını bir yana bırakıp, Batı emperyalizminin bu saldırısına karşı "tek yürek tek bilek" olarak ortak mücadele vermelidir.

AB'deki siyasi ve ekonomik krizler meselesini biraz açabilir misiniz? Elbette. "Demokratik" Avrupa ülkelerinde, son dönemde yükselen polis-devleti terörü ve "İslami terörizm" ile "güvenlik" bahane edilerek alınan önlemler, bu ülkelerin demokrasi kulvarından tamamen çıkmalarına neden oldu. İşsizliğin hızla arttığı ve özellikle genç kuşaklar arasında patlamaların -tıpkı Fransa'da başlayan ve bazı Avrupa ülkelerine yayılan getto isyanları gibi- yaşandığı AB ülkelerinde, hükümetler ABD'nin dümenine girerek, temel hakları hedef alan yasalar çıkartıyorlar. Sonuç olarak, AKPM'deki antikomünist tasarı, tarih çarptırmanın da ötesine geçerek, AB ülkelerinin yüzyüze olduğu toplumsal hareketleri bastırma niteliği taşıyor. Batılı emperyalistler, tarihin 1991 yılında (Rusya Devlet Başkanı) Boris Yeltsin ve çeteci yandaşları SSCB'nin dağıldığını ilan ettiğinde bitmediğini çok iyi biliyorlar. Rus halkı daha geçen sene, emperyalistlerin "komünizm öldü" figanlarına ve çetecilere karşı Büyük Ekim Devrimi'nin yıldönümünde sokaklara döküldü. İşte AKPM'nin korktuğu tam da bu!

AKP Hükümeti, Kıbrıs sorununa ilişkin yeni planlar sundu. Ve Kıbrıs sorunu bir kez daha gündeme oturdu. Siz, Kıbrıs'taki durumu nasıl görüyorsunuz? Öncelikle, bu tarihsel sorunun ne denli hassas olduğunu bildiğimi belirtmek isterim. Fakat, EEK olarak biz, Kıbrıs'ta geçen sene yapılan referanduma ve Annan Planı'na karşıyız. Çünkü, Annan Planı emperyalist bir plandır. EEK, kuşkusuz Rum ve Türk halklarının birliğinden yanadır. Ancak, bu iki halk arasına çekilen çizginin İngiliz sömürgeciliği döneminde atıldığı ve ilerleyen yıllarda yine adaya yönelik sömürgecilik planları doğrultusunda uçurum haline geldiği es geçilmemelidir. Ardından da, ABD emperyalizmini arkasına alan İngiltere, ada halklarını birbirine kırdırmıştır. Ada halklarının aynı emperyalist planın kurbanları oldukları ortada. Adada, İngiliz-ABD emperyalizmi sona ermediği sürece, Kıbrıs için bir çözüm düşünülemez.

Peki 2004 yılında yapılan referandumu nasıl değerlendirdiniz? Kıbrıslı Türklerin "Evet" oyu kullanmasının sebebi aslında, Annan Planı'nın ayrıntılarını bilmemelerinden kaynaklanıyordu. Yoksul Kıbrıslı Türkler, Annan Planı'nı yıllardır boğuştukları ekonomik sorunlardan bir çıkış, hayat standartlarının yükseltilmesi için bir umut ve "kurtarıcı" olarak gördükleri AB üyeliği için, "Evet" oyu kullandılar. Kıbrıslı Rumlar ise, Annan Planı'nın ayrıntılarından haberdar oldukları için değil, belki sağcı hareketlerin etkisinde kaldıkları için veya kuzeyin sorunlarını önemsemedikleri için "Hayır" dediler. Fakat, ada halkları tüm bunların ötesinde emperyalistlerin adaya ilişkin büyük askeri planları olduğunu bilmeli. Kıbrıs, hem İngiltere hem de ABD için bulunmaz stratejik ve askeri özellikler içeriyor. ABD ve İngiltere, Kıbrıs'ı Ortadoğu ile ilişkilendiriyor. Türkiye'deki İncirlik üssünü Irak işgali sırasında kullanamayan ve bu yüzden askeri bir krizin içine düşen 'koalisyon' güçleri, böyle bir hatayı bir kez daha yaşamak istemiyor. Bu sebeple de, Kıbrıs'a Ortadoğu'daki siyasi haritanın yeniden belirlenmesi sürecinde, önemli bir rol biçiliyor. Bunun aracı olarak da, Annan Planı ve ada halklarının özlemleri kullanılmak isteniyor.

Son olarak, Irak işgaline ilişkin düşüncelerinizi kısaca özetleyebilir misiniz? Irak işgali, ABD emperyalizminin ve 'koalisyon' güçleri adı altındaki emperyalist yandaşlarının, Irak halkına karşı işlediği bir insanlık suçudur. İşgalin sadece petrol ve petrol kontrolü için yapıldığını söylemek politik saflık olur. Kuşkusuz ABD, Irak'ı zengin petrol yatakları dolayısıyla işgal etti. Fakat, işgal ile asıl amaçlanan bölgedeki dengelerin yeniden ele alınması ve SSCB'nin dağılmasından sonra durumu iyice karmaşıklaşan Ortadoğu siyasi haritasının yeniden şekillendirilmesidir. Hatta, işgal sadece Ortadoğu'nun yeniden şekillendirilmesine değil, dünyanın yeniden şekillendirilmesine de hizmet etmektedir. Son seçim süreci ise, Irak gerçeklerini yansıtmaktan uzaktır. Son ABD askeri Irak'ı terk etmediği sürece bu ülkede demokratik bir seçimin yapılması mümkün değildir. Bugünlerde kurulması beklenen Bağdat hükümetinin de, doğrudan Beyaz Saray tarafından yönlendirileceği aşikârdır. Buna karşılık, Irak Direnişi güçlendirilmeli ve direniş daha geniş kitlelere yayılmalıdır. Irak halkı, emperyalist güçlerin ve işbirlikçilerinin oyununa gelmemeli ve etnik çatışmaların önüne geçerek, ülkenin bölünmesine engel olmalıdır. Sonuçta, Irak'taki ABD işgaline karşı direnmek sadece Irak halkının vazifesi değil, tüm dünya halklarının görevidir.




Savas M. Matsas kimdir? Yunanistan Devrimci İşçi Partisi (EEK) Genel Sekreteri. Avrupa Birliği ile Latin Amerika'ya ilişkin gelişmeleri ve Kıbrıs sorununu yakından izleyen Matsas, 2003 yılında İstanbul'da düzenlenen 21. Dünya Felsefe Kongresi'ne de katılmış ve bir sunum yapmıştı. Kısa süre öncesine kadar Atina Üniversitesi'nde görev yapan Matsas, halen Solano Üniversitesi'nde felsefe, sosyoloji ve sanat eleştirmenliği üzerine dersler veriyor.

Evrensel'i Takip Et