25 Ocak 2006 23:00
Dünyayı değiştiren 25 kadının hayatı
1831 Paris'inde diktiği erkek giysileriyle tüm kenti dolaşan Fransız yazar George Sand, yaşamının 20 yılını cezaevinde geçiren Vera Figner, zekasıyla ve yaratıcığıyla Goethe'nin ilhamlarından olan Bettina Von Arnim, savaş karşıtı mücadeleyi resimlerine taşıyan Kathe Kollwitz, çocuk yuvalarının yaratıcısı Maria Montessori, Alman proletaryasının öncü kadını ve Komünist Partisi'nin kurucularından Rosa Luxemburg
Bugün bile izlerini hissettiren bu kadınların yaşadıkları zorluklar, sürgün edilişleri, aşkları, yaratma güçleri, inançları, kaygıları, yaşamaktan asla vazgeçmemeleri
Alman kadın yazar Norgard Kohlagen Varlık Yayınları'ndan çıkan "Dünyayı Değiştiren Kadınlar" isimli inceleme kitabında 18. yüzyıldan günümüze, kadın hareketinin gelişmesinde önemli rol oynamış, düşünceleriyle, eserleriyle ve eylemleriyle yaşadıkları döneme damgasını vurmuş yirmi beş kadının yaşamını konu alıyor. Yazar kitabın önsözünde neden özellikle bu kadınlar sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Yaşam öyküleri anlatılan kadınların hiçbiri, statükoyu kabul etmemiş, her biri inandıklarının arkasından gitmiş, kurallara ve kalıplara kendi tarzıyla karşı durmuşlardı. Bir hareketi başlatan kadınlar bilinen tarih kitaplarında olsa olsa yan öğeler olarak ortaya çıkarlar. Ben, en azından birkaç tanesine hak ettikleri yeri vermeye çalıştım."
Clara Zetkin İşte bu kadınlardan biri, kadın özgürlük mücadelesinin simgelerinden olan Clara Zetkin Alman sosyalist Clara Zetkin'in, halka açık bir toplantıda konuşma sırası kendisine geldiğinde nasıl ürkekçe konuşamayacağını söylediğini; 2. Enternasyonal'de ise artık cesur ve kendinden emin sesiyle davasını nasıl temsil ettiği çarpıcı bir biçimde sunuluyor. Clara Zetkin bir köy öğretmeni olan babasının yolunda ilerlemek ister. Kadınların zihinsel yeteneklerinin öğretmen olmak için yeterli görülmediği, 1872 Almanya'sında ise bu hiç de kolay değildir. Ancak "hayatın olduğu her yerde savaşmak istiyorum" diyen Clara Zetkin için bu zorluk yeni bir mücadele alanıdır. Kadınlar için kurulan ilk geliştirme okuluna öğretmen olmak için katılan Zetkin, tüm hayatını şekillendiren Marksist öğretiyle de bu dönemde tanışır. Partili yaşamı içinde üzerine eğildiği ve mücadelesini verdiği en önemli konu, sosyalist toplumda kadının yeri ve kadınların nasıl mücadele içine çekileceğidir. Bunun için kadın işçilerin çıkarını savunan "Eşitlik" adlı derginin kurucu ortağı ve yöneticisi olur. 25 yıl boyunca Zetkin'in elinden kalemini düşürmediği bu dergi, Uluslararası Kadın Konferansı'nın yayın organı olarak tarihteki yerini alır. Bir zamanlar konuşma kürsüsüne korka korka çıkan Clara Zetkin, artık mücadelenin en ön safında yer alan bir savaşçı ve kadınların kürsüdeki sesi olur. 8 Mart'ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olmasının da öncüsü olan Clara Zetkin'in, Sovyet Rusya'ya yaptığı ziyaretler, 75 yaşındayken Alman Parlamentosu kürsüsünden yaklaşmakta olan Hitler faşizmine karşı yaptığı hararetli konuşma, kitapta Zetkin hakkında anlatılardan sadece bir kaçı.
Florance Nightingale Yazarın mercek altına aldığı isimlerden biri de Florance Nightingale'dir. Florance Nightingale, İngiltere'de, Times Gazetesi'nin kurulmasından Kırım Savaş'ına kadar birçok önemli olaya tanıklık eder. Ailesinin kendisini bir "hanımefendi" olarak yetiştirmek ve ona iyi bir talip bulmak planının aksine, "bu dünyadaki görevim ne?" diyerek kendini sürekli sorgulayan Nightingale, yaşamına başka bir yön vermeye çalışır. Yıllar geçtikçe de bu görevinin hastalarla ilgilenmek olduğu onun açısından kesinlik kazanır. Fakat seçtiği yol o kadar da kolay değildir. Ancak otuz yaşında baba evinden ayrılabilir. O andan sonra da kendini yepyeni bir hemşire tipi yetiştirmeye adar. O dönemde yarım gününü fahişelik yaparak geçiren kadınların mesleği olan hastabakıcılık ve hemşirelik, Nightingale'in kendini adamışlığı, özverisi ve yoğun çalışmaları sonucunda saygın bir meslek haline dönüşür. Londra'da Nightingale' in yöntemi ve çalışmaları bilim adamlarında hayranlık uyandırır. Tam da bu dönem, İngiltere'nin de içinde olduğu Kırım Savaşı'nın patlak vermesiyle hastaneler dolup taşar ve Nightingale'in yarattığı eser daha çok ortaya çıkar. Adına sayısız şarkılar bestelenmiş, gemilere, hastanelere ismi verilmiş, portreleri yapılmış Nightingale'in bu dünyadaki görevinin ne olduğunu bulmasının ve gerçekleştirmesinin çarpıcı öyküsü okuyucuya etkileyici biçimde sunuluyor. Yaşamları en az Nightingale ve Zetkin kadar hayranlık uyandıran, hayatlarını kadınların, yaşamın her alanında eşit ve özgür biçimde var olabilme mücadelesine adamış bu kadınların cesaret uyandıran hayatları, içinde bulundukları dönemdeki önemli gelişmeler ve olaylar atlanmadan kitapta sunuluyor.
Clara Zetkin İşte bu kadınlardan biri, kadın özgürlük mücadelesinin simgelerinden olan Clara Zetkin Alman sosyalist Clara Zetkin'in, halka açık bir toplantıda konuşma sırası kendisine geldiğinde nasıl ürkekçe konuşamayacağını söylediğini; 2. Enternasyonal'de ise artık cesur ve kendinden emin sesiyle davasını nasıl temsil ettiği çarpıcı bir biçimde sunuluyor. Clara Zetkin bir köy öğretmeni olan babasının yolunda ilerlemek ister. Kadınların zihinsel yeteneklerinin öğretmen olmak için yeterli görülmediği, 1872 Almanya'sında ise bu hiç de kolay değildir. Ancak "hayatın olduğu her yerde savaşmak istiyorum" diyen Clara Zetkin için bu zorluk yeni bir mücadele alanıdır. Kadınlar için kurulan ilk geliştirme okuluna öğretmen olmak için katılan Zetkin, tüm hayatını şekillendiren Marksist öğretiyle de bu dönemde tanışır. Partili yaşamı içinde üzerine eğildiği ve mücadelesini verdiği en önemli konu, sosyalist toplumda kadının yeri ve kadınların nasıl mücadele içine çekileceğidir. Bunun için kadın işçilerin çıkarını savunan "Eşitlik" adlı derginin kurucu ortağı ve yöneticisi olur. 25 yıl boyunca Zetkin'in elinden kalemini düşürmediği bu dergi, Uluslararası Kadın Konferansı'nın yayın organı olarak tarihteki yerini alır. Bir zamanlar konuşma kürsüsüne korka korka çıkan Clara Zetkin, artık mücadelenin en ön safında yer alan bir savaşçı ve kadınların kürsüdeki sesi olur. 8 Mart'ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olmasının da öncüsü olan Clara Zetkin'in, Sovyet Rusya'ya yaptığı ziyaretler, 75 yaşındayken Alman Parlamentosu kürsüsünden yaklaşmakta olan Hitler faşizmine karşı yaptığı hararetli konuşma, kitapta Zetkin hakkında anlatılardan sadece bir kaçı.
Florance Nightingale Yazarın mercek altına aldığı isimlerden biri de Florance Nightingale'dir. Florance Nightingale, İngiltere'de, Times Gazetesi'nin kurulmasından Kırım Savaş'ına kadar birçok önemli olaya tanıklık eder. Ailesinin kendisini bir "hanımefendi" olarak yetiştirmek ve ona iyi bir talip bulmak planının aksine, "bu dünyadaki görevim ne?" diyerek kendini sürekli sorgulayan Nightingale, yaşamına başka bir yön vermeye çalışır. Yıllar geçtikçe de bu görevinin hastalarla ilgilenmek olduğu onun açısından kesinlik kazanır. Fakat seçtiği yol o kadar da kolay değildir. Ancak otuz yaşında baba evinden ayrılabilir. O andan sonra da kendini yepyeni bir hemşire tipi yetiştirmeye adar. O dönemde yarım gününü fahişelik yaparak geçiren kadınların mesleği olan hastabakıcılık ve hemşirelik, Nightingale'in kendini adamışlığı, özverisi ve yoğun çalışmaları sonucunda saygın bir meslek haline dönüşür. Londra'da Nightingale' in yöntemi ve çalışmaları bilim adamlarında hayranlık uyandırır. Tam da bu dönem, İngiltere'nin de içinde olduğu Kırım Savaşı'nın patlak vermesiyle hastaneler dolup taşar ve Nightingale'in yarattığı eser daha çok ortaya çıkar. Adına sayısız şarkılar bestelenmiş, gemilere, hastanelere ismi verilmiş, portreleri yapılmış Nightingale'in bu dünyadaki görevinin ne olduğunu bulmasının ve gerçekleştirmesinin çarpıcı öyküsü okuyucuya etkileyici biçimde sunuluyor. Yaşamları en az Nightingale ve Zetkin kadar hayranlık uyandıran, hayatlarını kadınların, yaşamın her alanında eşit ve özgür biçimde var olabilme mücadelesine adamış bu kadınların cesaret uyandıran hayatları, içinde bulundukları dönemdeki önemli gelişmeler ve olaylar atlanmadan kitapta sunuluyor.
Evrensel'i Takip Et