24 Ocak 2006 23:00

Çamur'dan bi' başka rock!

Çamur grubunun, "Bu Aşkın Izdırabını" isimli albümleri bugünlerde raflardaki yerini almaya başladı. Grubun temelleri, 1996 senesinde atılan Çağatay Kadı ve Murat Ak'ın Sakarya'da bir dost meclisinde karşılaşıp birbirleriyle müthiş bir müzikal uyum içerisinde olduklarını fark etmeleri sonucu atılmış. Ardından yaptıkları müziği sergileyebilmek amacıyla Ankara yolunu tutarak çeşitli barlarda sahne almışlar. İkili, bu bir yılın sonunda Sakarya'ya dönerek çalışmalarına bir süre burada devam ettirmiş ve ilk demo kayıtlarını gerçekleştirmiş. Mayıs 1997'de İzmit Eğlence Fuarı'nda sahne almaya baslayan grup, aynı şehirde müzik yaşamlarını devam ettirmiş. Nisan 1998'de bas gitar'a Ömür, davula Turgay 'ın geçmesi, Ozan'ın da klavyesiyle katılması sonucu uzun yıllar birlikte çalacak olan kadroyu oluşturmuşlar. 2003 Eylül ayında gruba yeni katılımlarla müziğini zenginleştiren grup, 2004'te 9. Roxy Müzik Günleri'nde gösterdikleri performansla ikincilik ödülü aldı. Turgay Çetin (Davul), Güney Yabar (Perküsyon), Cihan Uca (Bas Gitar), Alican Ecevit (Klavye), Akın Togay (Perküsyon), Emre Kocabaş (Perküsyon), Ömür Kılıçaslan (Çağlama), Çağatay Kadı (ElektrikGitar), Murat Ak'tan (Vokal) oluşuyor. "Bi' başka rock" diyerek yola çıkan gruptan Murat Ak'la "yarı yolda bırakmayan" albümleri "Bu Aşkın Izdırabını" konuştuk.

"Çamur" isminin hikayesi nedir? Çağatay Kadı ile müzik serüvenimizi başlattığımız günlerde tamamen o dönemin ve yaşlarımızın verdiği masumane hislerle isimlerimizin ilk hecelerini birleştirdiğimizde bizi anlam olarak hiç de rahatsız etmeyen bir sözcüğe ulaştığımızı gördük. "Ça(ğatay) ve Mur(at)". Zaman geçtikçe bu sözcüğün içini kirlendikçe kirlendiğimizin arındıkça arındığımızın farkına vararak daha da doldurabildik. Ve sonuç olarak bizi her zaman heyecanlandırabilen bir adımız var.

Grubunuzun temelleri 1996'da atılmış. Peki şarkıları bir albümde toplamak için neden bu kadar beklediniz? Rock müziğin revaçta olması ve bununla birlikte yeni çıkan grupların da belli bir dinleyici kitlesi bulabilmesi albüm yapmanızda etkisi oldu mu? En başından beri amacımız zaten bir albüm yapmaktı. Fakat koşullar bunun 2006 Ocak ayında gerçekleşmesini sağladı. Daha önce bir iki demo yaptık. 1999'da albüm yapma niyetiyle girdiğimiz stüdyodan bir albüm olacak kadar kaliteli olmayan ama bir demo için çok kaliteli diyebileceğimiz bir sound elde ederek çıktık. Yani bizimki dediğiniz gibi beklemek değil albüm yapmak için diretmekti. Çünkü memleketimizde önce paranız sonra sabır ve yeterli azminiz yoksa albüm yapmanız çok zor. Bizde birinci söylediğim materyal yoktu. Azim ve istek, bununla beraber bizdeki istek ve azmi destekleyecek dostlarımız vardı. Çıkışımızın dönem veya birtakım müziklerin revaçta olmasıyla alakalı olduğunu söyleyemeyiz. Rock mevzuna gelince, biz bağlama ve gitarla müzik yaparken de kendimizi "rockçı" olarak niteliyorduk. Çünkü rock kavramını bas gitarın, davulun yanına distortion gitar koymaktan çok bir yaşam felsefesi olarak düşünmek gerek. Biz bunu yıllardır kendimizce yaşadığımızı düşünüyoruz.

Sözleri, müziği ve kayıtlarıyla tamamıyla size ait olan bir albüm..."İlle de bizden olsun isterse Çamur'dan olsun" mu dediniz? Bizim için hissettiğimizi hissettirebilmek çok önemli. O sebeple bahsettiğiniz söz, müzik ve kayıtları mümkün olduğunca biz yaparsak bu hissiyat alışverişini tam anlamıyla sağlamış oluruz diye düşündük. Bunu becerebilmek için grup olarak belli avantajlarımız da oldu. Çağatay Kadı'nın geçen zaman içerisinde müzik kaydetmekte, kompozitörlükteki gelişimi ayrıca bize bunları sergileyebilecek imkanı sundu. Bunun dışında albümü çıkarmış olduğumuz Kadıköy Müzik sahipleri olan ve 8-9 senedir süregelen bir dostluğu paylaştığımız Erman ve Bahadır Dikeçligil kardeşlerin bizlere kayıt yaptığımız stüdyoyu bizimmişçesine bırakmaları bu avantajların en mühimlerindendir.

"Bi' başka rock"tan kastınız nedir? Öncelikle bu bizim bizi anlatırken değil, çok sevdiğimiz Ragıp ağabeyin bizim için düşünüp yakıştırdığı bir tanımlamadır. Ama böyle tanımlanıyor oluşumuz müthiş hoşumuza gitti. Lafın yerini bulduğunu düşündük. Bu da bizi şu düşünceye itti. Ülkemizde müzik yapan grupların hemen hepsinin batıdan doğuya bakarak müzik yaptıklarını bizim ise bunun tam tersi bir müzikal davranış içinde doğudan batıya bakarak müzik yaptığımız sonucuna vardık. Bu yüzden "bi başka rock" diyebiliriz.

Perküsyona bu kadar ağırlık vermenizin nedeni bu olsa gerek... Bu tamamen müziğimizin köklerinin doğuya bağlı oluşuyla alakalı bir durum. Daha doğrusu dünyanın doğusuna... Şarkılarımızın melodik yapıları da bunu gerektirdi. Doğunun heybetli duruşunu yansıtan doğulu vurmalı çalgıları kullandıkça

Albüme adını veren parçadan bahsedersek neden "Bu Aşkın Izdırabını"? Bu işin biraz esprisi tabii. Hepimiz hayatımızda birkaç kez de olsa bu cümleyi tamamlayarak kullanmışızdır. Gündelik hayatımızda da kullanmadığımız bir argo değil. Albümün kapağında sırtını dönmüş olan adamın sırtına kazınabilecek, o adamı anlatabilecek en uygun şarkı isminin bu olduğunu düşündük.

Sözlerde ve vokallerde de arabesk etkisi hayli baskın durumda. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Gündelik yaşamda nasıl cümleler kullanıyorsam şarkılarda da sade, basit, duygu yoğunluklu ve derine yakın bir anlatım amaçladım. Zaten sözler dikkatle dinlendiğinde bizim coğrafyamızda arabesk olarak nitelenen "kaderci", "boyun eğmiş" anlatımla bir örtüşme olmadığı açıktır. Vokaldeki arabesk etkisi ise ki böyle tanımlamak ne kadar doğru bilmiyorum tamamıyla kendiliğinden gelişen bir durum. Hem yorumladığım hem de dinlediğim müzikler yıllardır türkülerden tutun da sert rock şarkılarına kadar uzanıyor. Bunlar harmanlandığında sertleşebilen ama duyguyu ve derinliği yitirmeyen ve en önemlisi rolden çok uzak hatta gerçek ve samimi bir yorum çıktı ortaya.

Yazdığınız şarkılarda kafiyeyi sıklıkla kullanmışsınız. Peki sadece kafiye olsun diye mi? Müziğimizin köşeli oluşunun bir getirisi olarak yazdığım şarkı sözlerinin de bu köşeleri hem duygu hem de teknik anlamda tamamlamasını sağlıyorum. Şiirde sevmediğim kafiyeyi şarkı sözlerinde tam tersi bir durumla müzikal cümlelerimizle tam bir örtüşme sağlamak açısından anlatımımdan ödün vermeden, aslolanın duygusallık ve samimiyet olduğunu bilerek -ve kesinlikle sadece kafiye olsun diye değil- dörtlükler yazıyorum.

Arabeskle aranız nasıl? Arabeskin diğer müzik türlerinde de olduğu gibi insanların duygularını yaşantılarını ifade ettikleri bir müzikal tür olduğunu kabul etmek gerek. Bu iyi ve gerçek yapıldığında diğer müzikal türlerde olduğu gibi arabeskle de hiçbir sorunumuz yok. Ama arabesk bizde oluşan ve bir kültüre yüklenen aşağılanmışlık, kadercilik, vazgeçmişlik, boyun eğmişlik kavramlarıyla açıklanıyorsa bunun ne müziğimizle ne de yaşam görüşümüzle örtüşmesi mümkün değil.

Albümünüz "Ezdirmeyin kendinizi canavar gibi bir grupsunuz" sözleriyle başlıyor. Neden tercih ettiniz böyle bir giriş yapmayı. Çok iddialı bir giriş olmamış mı? Bu bateristimiz Turgay Çetin'in ilk albüm girişimimiz döneminde evde beraber amiyane tabirle geyik yaparken ve yaklaşık bir saat süren konuşmanın içinden alınmış bir iki cümledir. Ayrıca bahsettiğiniz cümleyi bize çaldığımız bir barın yan tarafındaki bir başka barda yine müzisyen olan bir arkadaşımız biz onlardan daha az yevmiye alıyoruz diye bize gelip bunu söylerdi. Turgay da orayı yad etmiş olmak için 1999 senesinde bahsettiğim ortamda kurdu bu cümleyi. Bizi biraz anlattığı için albümün başına koymayı uygun gördük.

Siz neler dinliyorsunuz? Biz müzikte de hayatta da seksen öncesinde takılıp kaldık bir iki istisna dışında; daha çok oralarda geziniyoruz. Neşet Ertaş'tan tutun da Pink Floyd'a kadar gerçek, samimi, derin içten ne varsa dinliyoruz.

Evrensel'i Takip Et