4 Ocak 2006 23:00

Yeni durak Nepal

Fotoğrafçı Özcan Yurdalan "Sarı Otobüs" ile çıktığı doğu yolculuklarını anlatmaya devam ediyor. İran, Pakistan ve Hindistan'ın ardından Yurdalan'ın yolu bu kez "efsanevi" Nepal'e düşüyor. Batılıların Everest, Nepallilerin Sagarmatha dediği dağın eteklerindeki bu ülke için, "Nepal sadece gidilen bir yer değil benim için, aynı zamanda acılarını, sevinçlerini hissettiğim bir memleket. Her ne kadar derinlerine nüfuz edemesem de, oralarda olan biten her şey beni yakından ilgilendiriyor" diyor. Agora Yayınları'ndan çıkan Sagarmatha Eteklerinde / Nepal Yolculuğu" adlı kitabında bu duygu etrafında bir ülkeyi her yönüyle anlattığını söylemek mümkün. Dağları, doğası, tapınaklarıyla olduğu kadar; insanları, gerillaları, kralları, hatta "yaşayan Tanrıçası" ile anlatılan bir Nepal var bu kitapta...

Sınır yanılsaması Türkiye'den doğuya doğru yola çıkan "Sarı Otobüs"ün dördüncü durağında, insanın koyduğu sınırları da tartışıyor Yurdalan. Daha sınırdan girişte "sınırın bir yanılsama" oldunu yazan Yurdalan, bunu şu sözlerle anlatıyor: "İlk defa bir sınırı yürüyerek geçmiştim. Ne kadar değişik bir duygu, ilk defa hissediyorum. (...) Oysa ne coğrafyada büyük bir değişiklik olmuştur, ne de insanlarda. İki taraftaki yerlilerin, yani yerleştirilmiş olanların değil de gerçekten oralı insanların konuştuğu dil aynıdır, giysiler, yiyecekler, davranışlar değişmez. Tipler birbirine benzer. Zaten bu yüzden insan sınırların asıl manasını, bir adımda üstünden atlayınca anlar." Özcan Yurdalan, bu saptamayı Asya'nın sınırlarını defalarca yürüyerek geçtikten sonra yapıyor. Özcan Yurdalan daha önceki üç yolculuğunu olduğu gibi, Nepal'i de çağdaş bir seyyah gözüyle anlatırken, "turistik" olmamaya, gözlemlerini doğa ile sınırlı tutmaya dikkat ediyor. Yazılar, "tek bir gidiş"in gözlemleri de değil. Defalarca bu yollara düşen fotoğrafçı, tüm bu gidişlerdeki gözlemlerini birbiriyle karşılaştırıyor, bu yolla değişimi de okura aktarma olanağı yakalıyor. Bu değişim, kimi zaman turizmin para kazanma mekanizması olarak algılanmasının yarattığı olumsuz değişimler, kimi zaman da politik, siyasi ya da ekonomik gelişmeler olarak okurun karşısına çıkıyor. Turizmin insanı gittiği yerden soyutladığı fikrinde olan yazar, bir röportajında dediği gibi, "Asıl olan bir seyyah, bir gezgin gibi gezmektir. Tümüyle benim yalnız gidişlerim bunun bir örneğidir. Nerede ne kadar kalacağın belli olmadan, gittiğin yeri anlamaya çalışarak, onların yaşadıkları gibi... Soyutlanıp gidersen, görüp, tanıyamazsın" görüşünde.

Direksiyon Doğu'ya "Sarı Otobüs"ün direksiyonunu Doğu'ya kırmasının özel bir tercih olduğunu da herhalde söylemeye gerek yok. Yurdalan, tercihini modern kapitalizmin giderek tektipleştirdiği, tüketim toplumlarından ziyade, hislerin, inançların ve saflığın ağır bastığı Doğu'nun dünyasından yana yapıyor. Yurdalan'ın tercihi, ister şeriat, ister krallık, ister cumhuriyet ile yönetiliyor olsun, İran'ın, Pakistan'ın, Nepal'in halkının yaşayışını yansıtmak. Dışarıdan mistik, kapalı, geri gibi görünen, ya da öyle gösterilmek istenen, ülkelerdeki insanı, biraz pozitif ayrımcılık sezilse de, nesnel bir yaklaşımla anlatıyor. Nepal'i anlattığı "Sagarmatha Eteklerinde" adlı kitabı bu yaklaşımın ürünü bir kitap. Nepal hakkında Kral'a yapılan suikastten, Maocu Nepal Komünist Partisi'nin başkent Katmandu'yu kuşatmasına; bugünün yaşanan Tanrıça'sı ile buluşmadan, buraların rakısına benzeyen yerel içeceklerine; halkın korkularına, özlemlerine, turizmin değiştirdiklerine ve elbette değiştiremediklerine uzanan gözlemlerin bütünü "Sagarmatha Eteklerinde". İnsanın insana yaptığı... Konu Doğu olunca, ister istemez Doğu misafirperverliği kadar, Budizm, Hindu dini de, ama daha çok Doğu halklarının doğaya dair felsefelerine ister istemez değiniyor Yurdalan. Kitapta bununla ilgili onlarca örneğe, anektoda rastlamak mümkün. Özcan Yurdalan'ın Nepal yolculuğunu böyle bir anektodla bitirelim: "Bu köyde yıllar önce kurulmuş Annapurna Ulusal Parkı Koruma Bölgesi Yöneticiliği ziyaretçilere, doğal hayatı koruma programlarını video göstererek ve haritalar üzerinden anlatıyor. Yandaki salonda hayvan fotoğraflarıyla milli parkın zengin faunası tanıtılıyor. Fotoğraflardaki aslanları, kaplanları, maymunları, sırtlanları seyrederek dolaşırken, en sonda bir aynanın önüne geldik. Aynanın altına 'dünyanın en vahşi hayvanı' yazılıp bırakılmıştı"...

Evrensel'i Takip Et