4 Ocak 2006 23:00

Kürt sorunu yoktur dersen
   seni ayıplarlar

ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu'yu; "Bölgede şerbet değil kan akıyor" sözleriyle eleştirerek, ANAP Merkez Yürütme Kurulu üyeliğinden istifa eden Diyarbakır eski Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş'un ardından, partinin Diyarbakır il ve ilçe başkanları da istifa etti. Geçtiğimiz hafta ANAP Diyarbakır İl Örgütü'nde bir araya gelen İl Başkanı Ahmet Elhakan ve ilçe başkanları, Genel Başkan Erkan Mumcu'nun Kürt sorununa yönelik politikalarına tepki göstererek partiden istifa ettiklerini açıkladılar. ANAP'ın Kürt sorunu konusundaki tavrının gün geçtikçe gericileştiğini söyleyen Ahmet Elhakan "Ben Diyarbakır'da Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır dersem en hafifinden beni ayıplarlar. Kürt sorunu görmezden gelinerek bölgede politika yapılamaz" dedi. Kürt sorununda "ad" tartışmalarının çok önemli olmadığını ifade eden ANAP Diyarbakır Eski İl Başkanı Ahmet Elhakan sorularımızı yanıtladı.

ANAP Kürt sorununa yaklaşımda neredeydi. Şimdi nereye geldi? -ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu "Türkiye'de Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır" demişti. Halbuki Kürt sorununu bu ülkede ortaya çıkaran, gündeme getiren konuşan ilk kişi Turgut Özal'dı. Turgut Özal'dan sonra Kürt lafı cesaretle telafuz edilmeye başlandı. Daha sonra genel başkan olan Mesut Yılmaz, "Avrupa Birliği'nin yolu Diyarbakır'dan geçer" dedi. Bu da ANAP'ın Kürt meselesindeki yerini ortaya koyuyordu bence. Fakat geçen süreçte gittikçe bu politikadan uzaklaşmaya başladı parti. Son olarak Genel Başkan Erkan Mumcu'nun "Kürt sorunu yoktur" demesi, bence olaya noktayı koymuştur. Bu ülkede bu sorun farklı adlar altında tartışılıyor. Kardeşim Kürt sorunu yoksa bu soruna bir ad koyalım. Buna insanlık sorunu diyelim, ya da terör sorunu diyelim, ama bu sorunun çözümüne gidelim. Önemli olan bu bölgenin sorunların çözülmesidir. Soruna hangi adın konduğu da değildir. Bizim derdimiz bağcıyı dövmek değil üzüm yemektir. Eğer biz bu ülkede, bu bölgenin sorunlarına çözüm bulmak istiyorsak hangi adı koyarlarsa koysunlar; Erkan Mumcu, Mehmet Ağar, Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal bu dört adama sesleniyorum, bir yerde anlaşıp bu sorunun adında anlaşıp sorunu çözsünler.

Siz Kürt sorununu nasıl tarif ediyorsunuz? -Bence insanlık sorunudur. Kürtlerin de, Türklerin de insanlık sorunu vardır. Bu bölgede Kürtler var. Kendi dilleriyle konuşmak istiyorlar. Kendi etnik kökenleriyle davranmak, konuşmak, televizyon izlemek, dil öğrenmek istiyorlar. Sorun onlara insanlık haklarını vermektir. Aynı şekilde Türkler'inde böyle sorunları varsa onların da çözülmesini istiyoruz. Ama Türklerin böyle sorunları yok. Mahsun Kırmızıgül televizyonda bir şarkı söyledi kardeşlik ile ilgili. Rumca, İbranice, Türkçe, Kürtçe söylüyor en son Zazaca söylüyor. Zazaca söylerken sesinin aldığı tavır o kadar tatlılaşıyor ki, adam o kadar hissederek söylüyor ki. Niye? Çünkü Mahsun Zaza'dır. Kardeşçe sevmeyi Zazaca daha içten ve duygulu söylüyor. İnsan bir şeyi sevmeyi de bir şeyden nefret etmeyi de kendi dilinden yapmalıdır, o ruhla yapmalıdır. Bu ülkede herkes bu ülkeyi ne kadar sevdiğini kendi diliyle söylesin. Bu ülkede devlet şöyledir böyledir deniyor. Bu ülkede bir de millet vardır. Ama kardeşim bu ülkede her şey millet için, millete rağmen yapılıyor. Böyle davranmak bir devlete, bir ülkeye devlet olma vasfını kazandırmaz ki. ANAP bu konularda eskiden daha hassastı. Ama gün geçtikçe daha da geriledi. Bundan rahatsızlık duyduk, istifa ettik.

Kürt sorunu görmezden gelinerek bölgede siyaset yapılabilir mi? - Hangi partiden olursa olsun MHP ve DEHAP'ta dahil ANAP, DYP hangi parti olursa olsun bizim bu bölgedeki siyasetimiz bu konu üzerinedir. Böyle olmak zorundadır. Bu konunun düzene sokulması, halledilmesi, bölge insanına refahı, huzuru getirmek için politika yapılır bölgede. Yoksa ANAP'ın Tekirdağ'daki, Türkiye'deki siyaseti bizi pek ilgilendirmiyor. Ben ANAP Diyarbakır il başkanı olarak bu bölgedeki sorunlarla uğraşırım. Ben Diyarbakır'da halka seslenirken, konuşma yaparken "Ey ahali bu bölgede Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır" diyemem. O zaman siyaset yapamam zaten burada. Halk en hafifinden der ki "Ne kadar ayıp. Genel Başkan, Ahmet Elhakan'a para mı verdi acaba?" Ya da "Ahmet bu ülkede, bölgede yaşamıyor mu?" der.

Alt kimlik-üst kimlik tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bir insanın kendini nasıl hissettiği önemli. Şimdi ben kendimi Kürt gibi hissediyorum. Dindarım. Dini inançlarım ağır basıyor. Bu ülkede yaşıyorsam da bu ülkenin vatandaşıyım. Bu üçgeni yakalayabilirsek... inanç, etnik köken, vatandaşlık. Buna artık ne derlerse alt kimlik veya üst kimlik ama bu üçgeni yakalarsak sorunları çözebiliriz. Kimse bana zorla Türksün dememeli. Kürt kökenli Türk diye bir tabir olamaz. Ben Kürt isem bunu zorlamamak lazım.

Evrensel'i Takip Et