1 Ocak 2006 23:00

AB'nin ikiyüzlülüğü

Avrupa Birliği (AB) kendisinden utanmalı. Demokrasi ilkelerini bırakıp, parti politikaları ve ikiyüzlülüğü benimsediler. Filistin meclis seçimleri öncesinde, AB, Filistin politikasına değindi ve tehditler savurdu. 19 Aralık'ta, AB'nin dış politika şefi Javier Solana, "Bütün siyasi partilerin seçime katılma hakkı vardır, ama herkesin kabul etmesi gereken bir tutum da vardır" dedi ve devam etti: "Şiddeti kınamayan partilerle gelecekte ortaklık kurulması çok zordur." Solana, Filistin Yönetimi'nin, Hamas'ın meclis seçimlerine katılmasına izin vermesi halinde, AB'nin Filistin'e onmilyonlarca dolar yardımı keseceğini de açıkladı. Bu çağrı neden Hamas ile sınırlı? AB'nin, işgal altındaki Filistin halkına karşı şiddet kullanan İsrail hükümetini kınaması gerektiği açıktır. Acaba AB, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ne hava saldırıları düzenleyen İsrail'e yaptırım uygulamayı planlıyor mu? Acaba, Filistin toprağı ve kaynaklarının sürekli gaspedilmesine karşı ciddi bir tavır alacaklar mı? AB, şiddeti önleme ve "gelecek için ortaklar bulma" misyonunda, en azından yargısız infazları, evlerin yıkılmasını, Yahudi yerleşimlerinin genişletilmesini ve Filistin halkını üçüncü intifadanın eşiğine getiren diğer baskıları göz önünde bulundurmalı.

İsrail terörü devam ediyor Hamas'ın seçimlere katılmasına karşı çıkan bir diğer güç olan ABD'nin, İsrail'e her yıl verdiği 3 milyar dolar yardımı keseceğine dair hiçbir söz yok. Dahası, Ortadoğu Dörtlüsü, İsrail'e silah ambargosu uygulamayı gündemine almıyor. Ama İsrail, işgal altındaki topraklarda Amerikan tankları, helikopterleri ve buldozerleri kullanıyor. Bu demokratik kurumlar eğer "davranış kuralları" belirleyeceklerse, herkesin bu kurallara uyması beklenmelidir. AB, İsrail'in isteği üzerine Hamas'ı gayrımeşru ilan etme çabası içinde, ama bu arada Filistin halkı, İsrail saldırganlığı altında acı çekiyor. Bu çifte standart, AB'nin ikiyüzlü yaklaşımını ve uluslararası hukuku, demokrasiyi bir kenara attığını gösteriyor. El Cezire'nin haberine göre, Solana'nın sözleri, ABD hükümetinin "Hamas hükümete ortak olursa Filistin Yönetimi'ne ABD desteği tehlikeye girecektir" yönündeki kararından sonra geldi. AB ve ABD, sadece Filistin halkına kimi seçebileceklerini dayatmakla kalmıyor; onlar, halkın demokratik sürece katılması halinde Filistin toplumunu çökertme tehdidinde bulunuyorlar.

Filistin halkının tutumu Son anketlere göre, Filistin halkının çoğunluğu, İsrail'e yönelik saldırılara karşı çıkıyor ve görüşme masasına dönülmesini istiyor. Ama Filistin halkı aynı zamanda, İsrail'in kabul ettiği Şarm el Şeyh ateşkesine ve Cenevre Sözleşmesi'ne uymasını da istiyor. Ekim ayındaki son intihar saldırısından bu yana neredeyse 50 Filistinli öldürüldü, yüzlercesi yaralandı ve kitlesel tutuklamalar devam ediyor. İsrail, Gazze halkının artık özgür olduğunu iddia ediyor; ama saldırılar devam ederken, 1.4 milyon Gazzeli yoksulluğa gömülüyor, ticaret yapmaları engelleniyor ve sınırları kapatılıyor. İsrail Savunma Bakanı Şaul Mofaz, Gazze ve Batı Şeria arasında otobüs seferlerinin başlamasını engelledi. ABD, İsrail'den bu seferlerin başlatılmasını "istedi", ama Mofaz, "güvenlik kaygısı" nedeniyle tek taraflı politikalarına devam etti. İsrailli sivillere yönelik hedefli saldırılar, barışla çelişiyor. Üst düzey Filistinli müzakereci Saib Erekat, Hadera'da 26 Ekim'de düzenlenen intihar saldırısını kınamıştı.

Direnme hakkı engellenemez Uluslararası hukuka göre, Filistin halkı, silahlı gruplar dahil, yasadışı işgale karşı silahlı mücadele verme hakkına sahiptir. Yine de, bu mücadelede, sivil nüfusun hedef alınması bu hakkın ihlalidir. Komik ama, AB ve ABD, Hamas'ın Şarm el Şeyh ateşkesinden beri tek bir intihar saldırısı düzenlemediğini ve esas olarak ateşkese sadık kaldığını unutuyor. Kimse bir yandan Hamas'tan "demokratik ilkelere bağlı olmasını" isteyip, diğer yandan ateşkesi ihlal eden "barış ortağı" İsrail'i görmezden gelemez. 21 Aralık'ta, bir Hamas lideri, İsrail kuvvetleri tarafından Filistin topraklarında öldürüldü. ABD ve AB çatışmanın alevlenmesini önlemek istiyorlarsa, bu tip suikastleri kınamalıdır. Filistin topraklarında demokrasinin uygulanmasını engellemek, sadece İsrail'i barıştan daha fazla uzaklaştıracaktır. Şiddete karşı bir yol tutan Hamas, siyasi süreçten uzaklaştırılması halinde, yeniden radikalleşme yoluna itilecektir. AB ve ABD, eğer çatışmada arabulucu iseler, net ve tarafsız olmalıdırlar. Yasadışı saldırganlık, kimin tarafından gelirse gelsin, hoşgörülmemelidir.




Kaçırılan İngiliz Filistin'de kalacak Filistin'de 4 gün önce ailesiyle birlikte kaçırılan ve önceki gün serbest bırakılan İngiliz yardım görevlisi Kate Burton, bölgede kalarak insan hakları alanında çalışma yapmaya devam edeceğini söyledi. Kendisiyle birlikte kaçırılan anne ve babasıyla, serbest bırakıldıktan sonra açıklama yapan 25 yaşındaki Burton, kendilerine çok iyi davranıldığını belirtti. Burton, Filistinlilerle birlikte çalışmaya devam edeceğini kaydetti. Birkaç gün içinde Gazze'ye gideceği belirtilen Burton'ın, insan hakları alanında çalışan "El Mezan" örgütündeki görevine döneceği bildirildi.

Evrensel'i Takip Et