25 Aralık 2005 23:00
Usta yazdı devlet yaptı!
GÜNÜN YAZILARI
Abdulkadir Uyğun, Şanlıurfa ili Viranşehir ilçesi Elbeğendi köyünde 1974 yılında doğdu. Çocukluğundan beri Adana'da, 20 yılı aşkındır da, Adana ili Seyhan ilçesi Gülbahçe Mahallesi'nde oturuyor. İnşaatlarda çalışan, bazen seyyar satıcılık yaparak yaşamını sürdüren Uyğun, resmi nikah yapacağı 2003 yılında T.C. vatandaşı olmadığını öğrenmiş!
'Ben hangi ülkeye yardım ettim?' Abdulkadir Uyğun, Bakanlar Kurulu'nun 10 Aralık 1999 gün ve 1999/13774 sayılı kararı ve Türk Vatandaşlık Kanunu'nun 25. maddesinin C bendi gereğince vatandaşlıktan çıkarılmış. Bu maddede, "Türkiye ile savaş halinde bulunan bir devletin her türlü hizmetinde kendi istekleriyle hükümetin izni olmaksızın çalışmaya devam edenler..." yazıyor. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne dilekçe ile başvuran Uyğun, şu ana kadar başvurusuna cevap alamadı. Vatandaşlıktan çıkarılmasına isyan eden Uyğun, "Ben doğduğumdan beri ülkede savaş yaşanmadı. Ben 1974 doğumluyum. O yıl Kıbrıs harbi yaşanmış. Bundan sonra herhangi bir savaş yaşanmamış. Ülke hangi savaşa girdi, ben hangi ülkeye yardım ettim!" diyor. Nüfus Müdürlüğü yetkililerinin kendisine, "Sen yurtdışında yaşıyormuşsun" dediğini aktaran Uyğun, "Suçum varsa çekeyim. Açık adresim var. Aile bildirgem yıllardan beri muhtarlık ve karakolda bulunuyor. Ancak ben vatandaş görünmüyorum. Bunun kararı nasıl alınır, kim alır? Böyle bir yanlışlık olabilir mi?" diye konuşuyor. Oturma izni isteniyor! Gariplikler bununla da sınırlı kalmıyor. Bir ay önce nüfus cüzdanını kaybeden Abdulkadir Uyğun, şimdi yenisini çıkaramıyor. Nüfus cüzdanını çıkarmak için Adana Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü'nden yardım istediğini belirten Uyğun, müdürlükteki yetkililerin kendisine Adana Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi'ne gitmesini söylediklerini aktararak, "Bir mülteci gibi oturma izni almam gerektiğini söylediler. İnsanın kendi vatanında mülteci olması ne kadar acı bir duygu" diye konuşuyor ve ekliyor: "Herhangi bir kimlik kontrolünde kim olduğumu resmi görevlilere ispat edemeyeceğim. Ancak bunun suçlusu ben değil, Bakanlar Kurulu'dur."
Oy istemeye gelince Uyğun'un dikkat çektiği bir konu da, son seçimlere kadar evine seçmen kartının gönderilmesi. Vatandaş olmamasına rağmen nasıl seçmen olabildiğini soran Uyğun şöyle diyor: "AK Parti seçimlerde oy kullanmam için bana mektup gönderdi. Bir AK Parti bile beni bulabilmiş, ancak devlet vatandaşlıktan atarken beni bulup savunmamı bile almadı. Şu ana kadar elektrik ve su faturası benim üzerime kayıtlı ve herhangi bir iptal gelmedi bu aboneliğe. Ama vatandaş değilsin diyorlar."
Dilekçeler sonuçsuz Uyğun'un çocukları, okula gidebilmeleri için annelerinin üstüne kaydedildi. Bu arada, Adana Valiliği ile Adana Nüfus Müdürlüğü ve Vatandaşlık Müdürlüğü'ne verdiği dilekçelerden sonuç alamayan Uyğun, bunun üzerine İçişleri Bakanlığı'na da başvurdu, ancak oradan da henüz bir yanıt almış değil. Vatandaşlıktan atılmayı gerektiren hiçbir suç işlemediğini ısrarla vurgulayan Uyğun, "Hiçbir suçum olmadığı halde, evime hiçbir telgraf gelmediği halde nasıl oluyor böyle bir durum. Mahkemeye dahi çıkmış değilim. Bırakın başka ülkeyi, şehir dışına bile gitmedim. Benim hakkımda böyle bir karar alanlar asıl olarak suç işlemiştir" diyor.
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz Aziz Nesin bu eserinde, hak talep ettiğinde ölü, iş yükümlülüğe geldiğinde canlı gözüken Yaşar Yaşamaz'ı anlatır. Nesin bu eseri, önce radyo oyunu olarak yazdı. Kazandığı büyük başarı üstüne sahne oyunu haline getirdi. Israrlar üzerine senaryosunu yazdı; çoğu tiyatrocudan olduğu gibi, bu kez de filmciden telif hakkını alamadı. Bir haftalık gazetede çizgi romanı yayınlandı. Ardından televizyon senaryosunu yazdı. Okurların isteği, çevrenin baskısı artınca sonunda, Yaşar Yaşamaz roman oldu. Giriş yazısını kaleme alan Meral Çelen bu büyük ilgiyi Yaşar Yaşamaz'ın ağzından şöyle açıklıyor: "...Ünümün bu kadar yaygınlaşmasına, beni bu kadar sevmenize ilk zamanlar akıl erdiremiyordum, ama şimdi biliyorum artık... Nasıl hepimizde biraz Don Kişot'luk varsa, demek biraz da 'Yaşar Yaşamaz'lık varmış... Başıma gelenler yabancınız olsaydı, sever miydiniz beni, arar mıydınız?"
'Ben hangi ülkeye yardım ettim?' Abdulkadir Uyğun, Bakanlar Kurulu'nun 10 Aralık 1999 gün ve 1999/13774 sayılı kararı ve Türk Vatandaşlık Kanunu'nun 25. maddesinin C bendi gereğince vatandaşlıktan çıkarılmış. Bu maddede, "Türkiye ile savaş halinde bulunan bir devletin her türlü hizmetinde kendi istekleriyle hükümetin izni olmaksızın çalışmaya devam edenler..." yazıyor. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne dilekçe ile başvuran Uyğun, şu ana kadar başvurusuna cevap alamadı. Vatandaşlıktan çıkarılmasına isyan eden Uyğun, "Ben doğduğumdan beri ülkede savaş yaşanmadı. Ben 1974 doğumluyum. O yıl Kıbrıs harbi yaşanmış. Bundan sonra herhangi bir savaş yaşanmamış. Ülke hangi savaşa girdi, ben hangi ülkeye yardım ettim!" diyor. Nüfus Müdürlüğü yetkililerinin kendisine, "Sen yurtdışında yaşıyormuşsun" dediğini aktaran Uyğun, "Suçum varsa çekeyim. Açık adresim var. Aile bildirgem yıllardan beri muhtarlık ve karakolda bulunuyor. Ancak ben vatandaş görünmüyorum. Bunun kararı nasıl alınır, kim alır? Böyle bir yanlışlık olabilir mi?" diye konuşuyor. Oturma izni isteniyor! Gariplikler bununla da sınırlı kalmıyor. Bir ay önce nüfus cüzdanını kaybeden Abdulkadir Uyğun, şimdi yenisini çıkaramıyor. Nüfus cüzdanını çıkarmak için Adana Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü'nden yardım istediğini belirten Uyğun, müdürlükteki yetkililerin kendisine Adana Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi'ne gitmesini söylediklerini aktararak, "Bir mülteci gibi oturma izni almam gerektiğini söylediler. İnsanın kendi vatanında mülteci olması ne kadar acı bir duygu" diye konuşuyor ve ekliyor: "Herhangi bir kimlik kontrolünde kim olduğumu resmi görevlilere ispat edemeyeceğim. Ancak bunun suçlusu ben değil, Bakanlar Kurulu'dur."
Oy istemeye gelince Uyğun'un dikkat çektiği bir konu da, son seçimlere kadar evine seçmen kartının gönderilmesi. Vatandaş olmamasına rağmen nasıl seçmen olabildiğini soran Uyğun şöyle diyor: "AK Parti seçimlerde oy kullanmam için bana mektup gönderdi. Bir AK Parti bile beni bulabilmiş, ancak devlet vatandaşlıktan atarken beni bulup savunmamı bile almadı. Şu ana kadar elektrik ve su faturası benim üzerime kayıtlı ve herhangi bir iptal gelmedi bu aboneliğe. Ama vatandaş değilsin diyorlar."
Dilekçeler sonuçsuz Uyğun'un çocukları, okula gidebilmeleri için annelerinin üstüne kaydedildi. Bu arada, Adana Valiliği ile Adana Nüfus Müdürlüğü ve Vatandaşlık Müdürlüğü'ne verdiği dilekçelerden sonuç alamayan Uyğun, bunun üzerine İçişleri Bakanlığı'na da başvurdu, ancak oradan da henüz bir yanıt almış değil. Vatandaşlıktan atılmayı gerektiren hiçbir suç işlemediğini ısrarla vurgulayan Uyğun, "Hiçbir suçum olmadığı halde, evime hiçbir telgraf gelmediği halde nasıl oluyor böyle bir durum. Mahkemeye dahi çıkmış değilim. Bırakın başka ülkeyi, şehir dışına bile gitmedim. Benim hakkımda böyle bir karar alanlar asıl olarak suç işlemiştir" diyor.
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz Aziz Nesin bu eserinde, hak talep ettiğinde ölü, iş yükümlülüğe geldiğinde canlı gözüken Yaşar Yaşamaz'ı anlatır. Nesin bu eseri, önce radyo oyunu olarak yazdı. Kazandığı büyük başarı üstüne sahne oyunu haline getirdi. Israrlar üzerine senaryosunu yazdı; çoğu tiyatrocudan olduğu gibi, bu kez de filmciden telif hakkını alamadı. Bir haftalık gazetede çizgi romanı yayınlandı. Ardından televizyon senaryosunu yazdı. Okurların isteği, çevrenin baskısı artınca sonunda, Yaşar Yaşamaz roman oldu. Giriş yazısını kaleme alan Meral Çelen bu büyük ilgiyi Yaşar Yaşamaz'ın ağzından şöyle açıklıyor: "...Ünümün bu kadar yaygınlaşmasına, beni bu kadar sevmenize ilk zamanlar akıl erdiremiyordum, ama şimdi biliyorum artık... Nasıl hepimizde biraz Don Kişot'luk varsa, demek biraz da 'Yaşar Yaşamaz'lık varmış... Başıma gelenler yabancınız olsaydı, sever miydiniz beni, arar mıydınız?"
Evrensel'i Takip Et