6 Aralık 2005 23:00
Pembe tablonun kara delikleri
Unkapanı'ndaki Bozdoğan kemerinin bir gözüne kurdukları tek kişilik çadırda dört kişilik Pendik ailesi; eşyasız, yiyeceksiz ve gelecekten umutsuz yaşamaya çalışıyor.
İncecik kumaşının kışı çıkarması mümkün olmayan çadırın bir köşesinde tek battaniye, bir köşesinde biraz zeytin ve başka bir kaç yiyeceğin konulduğu kavanozlar ve tüpün üstünde demlenen çay...
Çadırın en "güzel" eşyası ise sadece ilkokul birinci sınıfı okuyabilmiş 10 yaşındaki küçük Sırriye'nin "kullanamadığı" pembe okul çantası ile oyuncak bebeği. Hepsi bu kadar.
Banyo ve tuvalet ise sokağa düşüren yoksulluk için lüks. Bu manzara, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tam karşısında duruyor.
İşsizlik göç ettirdi 52 yaşındaki Abdullah Pendik ve ailesinin Denizli'den İzmir'e, oradan İstanbul, Niğde ve tekrar İstanbul'a yaptığı sayısız zorunlu göçün nedeni işsizlik. Bu yaşına kadar araba yıkamaktan börekçiliğe ve en son kağıt toplayıcılığa kadar her türlü işe girip çıkan ancak hiç bir sosyal güvencesi olmadığı için bir türlü başının üstüne kalıcı bir dam öremeyen Abdullah Pendik, söylediğine göre abisi tarafından dolandırılınca sokağa düştü. Sokağa düşünce kimse ona iş vermek istemedi. Geçen haziran ayından eylüle kadar yine aynı yerde kurduğu çadırı, son bir kağıt toplayıcılığı işi umuduyla söküp Niğde'ye gitti. Ancak orada da işi "asgari geçimini" sağlayamayınca kiraya çıktığı evden atıldı. Önceki akşam yeniden İstanbul'a Bozdoğan kemerine sığındı.
Ailelerin insafına kaldı Abdullah Pendik'in eşi Saadet ise Urfalı. Varto depreminde ailesini kaybedince verildiği yetiştirme yurdundan 18 yaşında çıkmış. Önceki birlikteliğinden olan iki çocuğunu da yurda vermek zorunda kalmış. Hayatta kalan iki kardeşi kendisine sahip çıkmayınca ortadan kaldığını söyleyen Pendik sigarısından bir nefes alırken sinirli. 18 yaşındaki oğlu işsiz. 10 yaşındaki kızını ise babası valiliğe giderek "haydi kızlar okula" kampanyası için başvurmuş ancak kabul edilmemiş; "Televizyonlarda haydi kızlar okula diyorlar ama hepsi boş. Yazmıyorlar okula. Götürdüğün zaman müdürler yerimiz yok diyor" Devletten hiç bir beklentisi ve zaten de bir şey yapılacağına dair umudu olmayan aile, yine umudunu Abdullah Pendik'in abisinin insafa gelip yardım etmesine bağlıyor. Çünkü bugün "kutusu 1-2 milyon" eden kağıt toplama işiyle ne kara kış gelmeden başlarını örtecek bir dam bulmaları mümkün, ne çocuklarını okutmaları ne de karınlarını doyurmaları. "Hırsızlık hariç her işi yaparım, ellerimle lağım bile açarım yeterki çocuklarım aç kalmasın. Ancak evimiz olmadığından kimse güvenip iş vermiyor" diyen Abdullah Pendik'in belki de dilinin ucuna kadar gelen ancak söylemediğini yoldan geçen bir vatandaş söylüyor kızgın sesiyle; "hükümet zenginlere yalakalık yapacağına fakirlerle ilgilensin."
DEVLETE BORÇLU! Abdullah Pendik, tek ve son sosyal güvencesi olan "Yeşil Kartı"nın da Niğde'de artık işe yaramadığını öğrendi. Niğde'den elinde kalan tek şey, rahatsızlanınca gittiği Niğde Devlet Hastanesi'nin imzalattığı 14 milyonluk borç senedi. Senedin üzerinde eğer 8 gün içinde borcu ödemezse icra işlemlerinin başlatılacağı yazılıyor. Sosyal güvenlik sistemi sağolsun, artık Pendik Ailesi sadece işsiz ve evsiz değil, bir de devlete 14 milyon borçlu!
İşsizlik göç ettirdi 52 yaşındaki Abdullah Pendik ve ailesinin Denizli'den İzmir'e, oradan İstanbul, Niğde ve tekrar İstanbul'a yaptığı sayısız zorunlu göçün nedeni işsizlik. Bu yaşına kadar araba yıkamaktan börekçiliğe ve en son kağıt toplayıcılığa kadar her türlü işe girip çıkan ancak hiç bir sosyal güvencesi olmadığı için bir türlü başının üstüne kalıcı bir dam öremeyen Abdullah Pendik, söylediğine göre abisi tarafından dolandırılınca sokağa düştü. Sokağa düşünce kimse ona iş vermek istemedi. Geçen haziran ayından eylüle kadar yine aynı yerde kurduğu çadırı, son bir kağıt toplayıcılığı işi umuduyla söküp Niğde'ye gitti. Ancak orada da işi "asgari geçimini" sağlayamayınca kiraya çıktığı evden atıldı. Önceki akşam yeniden İstanbul'a Bozdoğan kemerine sığındı.
Ailelerin insafına kaldı Abdullah Pendik'in eşi Saadet ise Urfalı. Varto depreminde ailesini kaybedince verildiği yetiştirme yurdundan 18 yaşında çıkmış. Önceki birlikteliğinden olan iki çocuğunu da yurda vermek zorunda kalmış. Hayatta kalan iki kardeşi kendisine sahip çıkmayınca ortadan kaldığını söyleyen Pendik sigarısından bir nefes alırken sinirli. 18 yaşındaki oğlu işsiz. 10 yaşındaki kızını ise babası valiliğe giderek "haydi kızlar okula" kampanyası için başvurmuş ancak kabul edilmemiş; "Televizyonlarda haydi kızlar okula diyorlar ama hepsi boş. Yazmıyorlar okula. Götürdüğün zaman müdürler yerimiz yok diyor" Devletten hiç bir beklentisi ve zaten de bir şey yapılacağına dair umudu olmayan aile, yine umudunu Abdullah Pendik'in abisinin insafa gelip yardım etmesine bağlıyor. Çünkü bugün "kutusu 1-2 milyon" eden kağıt toplama işiyle ne kara kış gelmeden başlarını örtecek bir dam bulmaları mümkün, ne çocuklarını okutmaları ne de karınlarını doyurmaları. "Hırsızlık hariç her işi yaparım, ellerimle lağım bile açarım yeterki çocuklarım aç kalmasın. Ancak evimiz olmadığından kimse güvenip iş vermiyor" diyen Abdullah Pendik'in belki de dilinin ucuna kadar gelen ancak söylemediğini yoldan geçen bir vatandaş söylüyor kızgın sesiyle; "hükümet zenginlere yalakalık yapacağına fakirlerle ilgilensin."
DEVLETE BORÇLU! Abdullah Pendik, tek ve son sosyal güvencesi olan "Yeşil Kartı"nın da Niğde'de artık işe yaramadığını öğrendi. Niğde'den elinde kalan tek şey, rahatsızlanınca gittiği Niğde Devlet Hastanesi'nin imzalattığı 14 milyonluk borç senedi. Senedin üzerinde eğer 8 gün içinde borcu ödemezse icra işlemlerinin başlatılacağı yazılıyor. Sosyal güvenlik sistemi sağolsun, artık Pendik Ailesi sadece işsiz ve evsiz değil, bir de devlete 14 milyon borçlu!
Evrensel'i Takip Et