22 Mart 2005 04:00
'Kavşak yapmakla sorun çözülmez'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla önceki gün açılışı yapılan köprü geçişli katlı kavşaklarla ilgili tartışmalar devam ediyor. Gerekli inceleme raporları hazırlanmadan yapımına başlanan kavşaklar, kitle örgütlerinin tepkisini çekmeye devam ediyor. İnşaatlar süresince trafik sıkışıklığı, esnafların işlerinin bozulması, yollarda yürüme zorluğu, elektrik kesintileri, toplu taşıma araçlarının güzergâh karışıklığı gibi sorunların yaşanmasına neden olan kavşakların açılış töreni de yapıldı.
Kent yönetimi, çevre ve sağlık konularında uzman olan Sağlık Yüksek Mühendisi Tokan Engin köprülü kavşaklarla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Belediye başkanlarına danışmanlık yapan bir uzman olarak, sizce kent yönetimi nasıl olmalıdır? Kent yönetimi, mevcut insanlarımızın ve gelecekte kentte yaşayacak olan insanlarımızın karşılaştığı-karşılaşacağı sorunları tam anlamıyla çözebilen nitelikte olmalıdır. Sorunu tam anlamıyla çözmek için bir bakış açısı gerekiyor. Sorun anlaşılmadan, etkileri tam anlamıyla değerlendirilmeden, alternatif çözümler ortaya konup sorunu bir fiil yaşayanlarla ve sorunun çözümünde emeği olanlarla-olacaklarla oturup konuşmadan hareket etmek gerçek anlamda sorunu çözmez. Demokratik bir süreç içerisinde olayı tespit etme, bilgilendirme, bilgi alış-verişinde bulunma ve olayın nereden çözülmesi gerektiğini saptama gibi süreçler yaşanmadan, çözüm gibi görünen yöntemleri uygulayarak sorunu çözmek mümkün değildir. Bu tarz bir çözüm, halkın yaşadığı sorunları artırır. Bugün Antalya'da kent ulaşımı ve kent trafiği sorununu çözmek amacıyla yapılanlar kent içi ulaşım sorununu çözecek mi? Bu konuyla ilgili ciddi bir çevre etki değerlendirmesi (ÇED) çalışması yapılmış mıdır?
Nedir çevre etki değerlendirmesi, biraz açar mısınız? Yaptığınız bir projenin topluma, ekonomiye, çevreye, ortamlarına (su ortamı, hava ortamı, toprak ortamı) ne oranda olumsuz etkileri var? Bu olumsuz etkiler giderilebilmiş mi, kalıcılık arzeder mi, yoksa önlemler alınarak çevre ortamlarına zararsız hale getirilebilir mi? Bunları bilimsel olarak ortaya koyan çalışmalardır. Sorunların anlaşılması neticesinde kentin imkânlarını dikkate alarak değişik alternatifler yaratılabilir. Yani bu değerlendirmeyi bilmeden tercih yapmak zordur. Bu tercihi ne siyasiler yapabilir, ne sivil toplum örgütleri ne de vatandaşlar yapabilir. Halkın önüne doğru bilgi koyacaksınız. Bu proje hangi kesimlere ne bedel ödetiyor anlatacaksınız. Sosyal etkileri, ekonomik etkileri budur, çevreye yaptığı etkiler budur diyeceksiniz.
Antalya'da yapılan kavşaklar ulaşım sorununu çözebilecek mi? Kent ulaşım sorunu beş kavşak yapmakla çözülmez, bunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla vatandaş olarak karar verebilmek için bu alternatiflerin, çözüm önerilerinin bilimsel kuruluşlar tarafından bilimsel ölçülere göre değerlendirilip kamuoyuna deklare edilmesi gerekirdi. Örneğin bir alternatif çıkar; efendim bunlara hiç gerek yoktu. O eski göbekleri biraz daha genişleterek yollarda biraz daha hızlandırma meydana getirerek net olarak çözebiliriz diyebilirdi. Ya da toplu taşımacılığı özendirici önlemler alalım, sorunu böyle çözelim. Nitekim bunları diyenler de var. Ama buradaki politika "bir siyasi karar olarak biz Antalya'nın şehiriçi trafik sorununu çözeceğiz" diye bir karar verilmiştir. Bu da 'ben yaptım oldu' anlayışını ortaya koyuyor.
Yapılan harcamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Aşağı yukarı 20 trilyon lira harcama yapıldı. Bu somut bir yatırım. Bu projenin startından önce neden 1 trilyon ayrılıp da bir inceleme yapılmaz. Belki 15 trilyon kazancımız olacak. Bu para halkın parası. Sağlıklı, kapsamlı, gerçekten bilimsel, aceleci olmayan, halkçı bir anlayış bunu gerektirir.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Türkiye'nin Yeni Adana'sı Tarih 17 Aralık 1918'i gösterirken, Fransızlar, Mısır'da mevzilenmiş Doğu Lejyonu'na bağlı 1500 kişiden oluşan askeri birliği Mersin'e çıkardığında Çukurova'nın işgali de başlamış olur. Osmanlı Devleti için savaşı bitirdiği sanılan Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasının ardından iki ay bile geçmeden Fransız Albayı Romieux'un komutasındaki işgalciler Çukurova'ya saldırır. Terhisine girişilen Osmanlı Ordusu'ndan bu bölgede kalmış olan birlikler de İstanbul Hükümeti tarafından geri çekildiği için işgalcilere karşı koyacak bir derli toplu güç de yoktur. İşgale karşı müfrezeler şeklinde devam eden kurtuluş mücadelesi, Ömer Sami Coşar'ın, "Milli Mücadele Basını" adlı kitabında "Fransız komutasındaki şehre yayılan Ermeni askerlerini hüzünle seyreden iki genç, acele davranmak zorunda olduklarını anlıyor Hayat Matbaası'na koşuyorlardı. Öğretmen Ahmet Remzi (Yüregir) ile arkadaşı Yedeksubay Avni (Doğan), hemen bir gazete çıkarmak emelindeydiler" diye anlattığı gibi farklı bir yönelime girer ve Ahmet Remzi (Yüreğir) öncülüğünde mücadelenin 'Fikri temeli'ni inşa etmek için 25 Aralık 1918'de Çukurova'da Yeni Adana ismiyle bir gazete kurulur. Kurtuluş mücadelesinin yönlendirildiği Ankara'nın 'Toroslar'daki sesi' olarak anılan Yeni Adana gazetesi Çukurova'nın yiğit insanlarının Fransız işgaline karşı verdiği mücadelenin hem örgütleyicisi hem yönlendiricisi olur. Bugünlerde 87. yıldönümünün haklı gururunu yaşayan gazete, 'Bağımsız ve demokratik bir Türkiye' için mücadelesine devam ediyor. Yeni Adana gazetesinin kurucusu Ahmet Remzi'nin oğlu ve şimdi gazetenin sahibi Çetin Remzi Yüreğir, Yeni Adana'nın ilk çıktığı günler ile bugünkü çıkış nedenlerinin örtüştüğünü vurguluyor. 'Sorumlu bir toplum ve ulus yaratmak' için Yeni Adana'nın gayret gösterdiğine dikkat çeken Yüreğir, ilk günlerde olduğu gibi bugün de gazetenin görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye çalıştığını ifade ediyor. Yeni Adana'nın kuruluş günlerinde istihbarat- propaganda yönünden kurtuluş mücadelesine askeri anlamda büyük destek olduğuna işaret eden Yüreğir, "Gazetemiz aynı zamanda kuruluşun ve kurtuluşun düşünsel tabanını hazırlamaya çalışmış. Eğer o günkü koleksiyonlar incelenirse dış politikadan, eğitim politikalarına kadar birçok konuda fikir yürütmüş ve bu fikirlerin benimsenip örgütlenmesi için de uğraşmış bir gazete Yeni Adana" diyor.
'Görevimiz büyük, yapacağız' "Biz de bugün geçmişten alıp geleceğe yönelik ciddi konuları sayfalarımızda okurlarımıza taşımak istiyoruz" diyen Yüreğir, toplumda kaygı ve sorumluluk odağı işlevini sürdürmeye çalıştıklarını kaydediyor. Yeni Adana'nın sadece yerel konuları işleyen bir yayın organı olmadığına dikkat çeken eski sendikacı ve gazetenin yazarı Seyit Ali Akgül ise, ülkenin geleceğini ilgilendiren konuların, gazetede bağımsızlığa inanan uzman kişilerin görüşleriyle birlikte değerlendirildiğini ifade ediyor. "Mesela Uluslararası Tahkim lafı yayılmaya başladığında bu konudaki tavrına gerçekten bağımsızlığına inandığımız insanlarla ortaya koyan bir çizgisi vardır Yeni Adana'nın. Yerel Yönetimler Yasası'nın ne tuzaklarla dolu olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.. Kamu Yönetimi Reformuyla merkezin beyninin dağıtılmak istendiğini, toplantılar yaparak gazetemizin sayfalarına taşıdık. Bunları kendilerini yaygın ulusal olarak adlandıran medya kuruluşları yapmadığı için biz görev bildik" diyen Akgül, ülke sorunlarına kamusal yarar açısından bakarak tavır koyan yanlarıyla kamuoyuna duyurmaya çalışan görevi sürdürmeye kararlı olduklarını kaydediyor.
'Destek bekliyoruz' 11 yıldır muhabir olarak Yeni Adana'da görev yapan Ömer Üney, yayınlarında kitle örgütlerine, mücadele eden kesimlere destek verdiklerini söylüyor. Yeni Adana gazetesinin kurum olarak Adana'da çok saygın bir yeri olduğuna işaret eden Üney, haklı olarak gazetenin yaşadığı sorunlar karşısında çok fazla destek bulamadıklarını belirtiyor. Teknolojik ekipman açısından birçok gazetenin gerisinde olduklarını bildiren gazetenin sayfa sekreteri Harun Cingöz ise 12 yaşından bu yana Yeni Adana'da çalışıyor. "Böyle bir gazetede çalışmaktan onur ve gurur duyuyorum" diyen Cingöz, 1982 yılında Yeni Adana'da başladığı gazetecilik serüvenine yine bu kurumda devam edeceğini sözlerine ekliyor.
Belediye başkanlarına danışmanlık yapan bir uzman olarak, sizce kent yönetimi nasıl olmalıdır? Kent yönetimi, mevcut insanlarımızın ve gelecekte kentte yaşayacak olan insanlarımızın karşılaştığı-karşılaşacağı sorunları tam anlamıyla çözebilen nitelikte olmalıdır. Sorunu tam anlamıyla çözmek için bir bakış açısı gerekiyor. Sorun anlaşılmadan, etkileri tam anlamıyla değerlendirilmeden, alternatif çözümler ortaya konup sorunu bir fiil yaşayanlarla ve sorunun çözümünde emeği olanlarla-olacaklarla oturup konuşmadan hareket etmek gerçek anlamda sorunu çözmez. Demokratik bir süreç içerisinde olayı tespit etme, bilgilendirme, bilgi alış-verişinde bulunma ve olayın nereden çözülmesi gerektiğini saptama gibi süreçler yaşanmadan, çözüm gibi görünen yöntemleri uygulayarak sorunu çözmek mümkün değildir. Bu tarz bir çözüm, halkın yaşadığı sorunları artırır. Bugün Antalya'da kent ulaşımı ve kent trafiği sorununu çözmek amacıyla yapılanlar kent içi ulaşım sorununu çözecek mi? Bu konuyla ilgili ciddi bir çevre etki değerlendirmesi (ÇED) çalışması yapılmış mıdır?
Nedir çevre etki değerlendirmesi, biraz açar mısınız? Yaptığınız bir projenin topluma, ekonomiye, çevreye, ortamlarına (su ortamı, hava ortamı, toprak ortamı) ne oranda olumsuz etkileri var? Bu olumsuz etkiler giderilebilmiş mi, kalıcılık arzeder mi, yoksa önlemler alınarak çevre ortamlarına zararsız hale getirilebilir mi? Bunları bilimsel olarak ortaya koyan çalışmalardır. Sorunların anlaşılması neticesinde kentin imkânlarını dikkate alarak değişik alternatifler yaratılabilir. Yani bu değerlendirmeyi bilmeden tercih yapmak zordur. Bu tercihi ne siyasiler yapabilir, ne sivil toplum örgütleri ne de vatandaşlar yapabilir. Halkın önüne doğru bilgi koyacaksınız. Bu proje hangi kesimlere ne bedel ödetiyor anlatacaksınız. Sosyal etkileri, ekonomik etkileri budur, çevreye yaptığı etkiler budur diyeceksiniz.
Antalya'da yapılan kavşaklar ulaşım sorununu çözebilecek mi? Kent ulaşım sorunu beş kavşak yapmakla çözülmez, bunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla vatandaş olarak karar verebilmek için bu alternatiflerin, çözüm önerilerinin bilimsel kuruluşlar tarafından bilimsel ölçülere göre değerlendirilip kamuoyuna deklare edilmesi gerekirdi. Örneğin bir alternatif çıkar; efendim bunlara hiç gerek yoktu. O eski göbekleri biraz daha genişleterek yollarda biraz daha hızlandırma meydana getirerek net olarak çözebiliriz diyebilirdi. Ya da toplu taşımacılığı özendirici önlemler alalım, sorunu böyle çözelim. Nitekim bunları diyenler de var. Ama buradaki politika "bir siyasi karar olarak biz Antalya'nın şehiriçi trafik sorununu çözeceğiz" diye bir karar verilmiştir. Bu da 'ben yaptım oldu' anlayışını ortaya koyuyor.
Yapılan harcamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Aşağı yukarı 20 trilyon lira harcama yapıldı. Bu somut bir yatırım. Bu projenin startından önce neden 1 trilyon ayrılıp da bir inceleme yapılmaz. Belki 15 trilyon kazancımız olacak. Bu para halkın parası. Sağlıklı, kapsamlı, gerçekten bilimsel, aceleci olmayan, halkçı bir anlayış bunu gerektirir.
src=/resim/b1.gif width=5>



Türkiye'nin Yeni Adana'sı Tarih 17 Aralık 1918'i gösterirken, Fransızlar, Mısır'da mevzilenmiş Doğu Lejyonu'na bağlı 1500 kişiden oluşan askeri birliği Mersin'e çıkardığında Çukurova'nın işgali de başlamış olur. Osmanlı Devleti için savaşı bitirdiği sanılan Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasının ardından iki ay bile geçmeden Fransız Albayı Romieux'un komutasındaki işgalciler Çukurova'ya saldırır. Terhisine girişilen Osmanlı Ordusu'ndan bu bölgede kalmış olan birlikler de İstanbul Hükümeti tarafından geri çekildiği için işgalcilere karşı koyacak bir derli toplu güç de yoktur. İşgale karşı müfrezeler şeklinde devam eden kurtuluş mücadelesi, Ömer Sami Coşar'ın, "Milli Mücadele Basını" adlı kitabında "Fransız komutasındaki şehre yayılan Ermeni askerlerini hüzünle seyreden iki genç, acele davranmak zorunda olduklarını anlıyor Hayat Matbaası'na koşuyorlardı. Öğretmen Ahmet Remzi (Yüregir) ile arkadaşı Yedeksubay Avni (Doğan), hemen bir gazete çıkarmak emelindeydiler" diye anlattığı gibi farklı bir yönelime girer ve Ahmet Remzi (Yüreğir) öncülüğünde mücadelenin 'Fikri temeli'ni inşa etmek için 25 Aralık 1918'de Çukurova'da Yeni Adana ismiyle bir gazete kurulur. Kurtuluş mücadelesinin yönlendirildiği Ankara'nın 'Toroslar'daki sesi' olarak anılan Yeni Adana gazetesi Çukurova'nın yiğit insanlarının Fransız işgaline karşı verdiği mücadelenin hem örgütleyicisi hem yönlendiricisi olur. Bugünlerde 87. yıldönümünün haklı gururunu yaşayan gazete, 'Bağımsız ve demokratik bir Türkiye' için mücadelesine devam ediyor. Yeni Adana gazetesinin kurucusu Ahmet Remzi'nin oğlu ve şimdi gazetenin sahibi Çetin Remzi Yüreğir, Yeni Adana'nın ilk çıktığı günler ile bugünkü çıkış nedenlerinin örtüştüğünü vurguluyor. 'Sorumlu bir toplum ve ulus yaratmak' için Yeni Adana'nın gayret gösterdiğine dikkat çeken Yüreğir, ilk günlerde olduğu gibi bugün de gazetenin görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye çalıştığını ifade ediyor. Yeni Adana'nın kuruluş günlerinde istihbarat- propaganda yönünden kurtuluş mücadelesine askeri anlamda büyük destek olduğuna işaret eden Yüreğir, "Gazetemiz aynı zamanda kuruluşun ve kurtuluşun düşünsel tabanını hazırlamaya çalışmış. Eğer o günkü koleksiyonlar incelenirse dış politikadan, eğitim politikalarına kadar birçok konuda fikir yürütmüş ve bu fikirlerin benimsenip örgütlenmesi için de uğraşmış bir gazete Yeni Adana" diyor.
'Görevimiz büyük, yapacağız' "Biz de bugün geçmişten alıp geleceğe yönelik ciddi konuları sayfalarımızda okurlarımıza taşımak istiyoruz" diyen Yüreğir, toplumda kaygı ve sorumluluk odağı işlevini sürdürmeye çalıştıklarını kaydediyor. Yeni Adana'nın sadece yerel konuları işleyen bir yayın organı olmadığına dikkat çeken eski sendikacı ve gazetenin yazarı Seyit Ali Akgül ise, ülkenin geleceğini ilgilendiren konuların, gazetede bağımsızlığa inanan uzman kişilerin görüşleriyle birlikte değerlendirildiğini ifade ediyor. "Mesela Uluslararası Tahkim lafı yayılmaya başladığında bu konudaki tavrına gerçekten bağımsızlığına inandığımız insanlarla ortaya koyan bir çizgisi vardır Yeni Adana'nın. Yerel Yönetimler Yasası'nın ne tuzaklarla dolu olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.. Kamu Yönetimi Reformuyla merkezin beyninin dağıtılmak istendiğini, toplantılar yaparak gazetemizin sayfalarına taşıdık. Bunları kendilerini yaygın ulusal olarak adlandıran medya kuruluşları yapmadığı için biz görev bildik" diyen Akgül, ülke sorunlarına kamusal yarar açısından bakarak tavır koyan yanlarıyla kamuoyuna duyurmaya çalışan görevi sürdürmeye kararlı olduklarını kaydediyor.
'Destek bekliyoruz' 11 yıldır muhabir olarak Yeni Adana'da görev yapan Ömer Üney, yayınlarında kitle örgütlerine, mücadele eden kesimlere destek verdiklerini söylüyor. Yeni Adana gazetesinin kurum olarak Adana'da çok saygın bir yeri olduğuna işaret eden Üney, haklı olarak gazetenin yaşadığı sorunlar karşısında çok fazla destek bulamadıklarını belirtiyor. Teknolojik ekipman açısından birçok gazetenin gerisinde olduklarını bildiren gazetenin sayfa sekreteri Harun Cingöz ise 12 yaşından bu yana Yeni Adana'da çalışıyor. "Böyle bir gazetede çalışmaktan onur ve gurur duyuyorum" diyen Cingöz, 1982 yılında Yeni Adana'da başladığı gazetecilik serüvenine yine bu kurumda devam edeceğini sözlerine ekliyor.
Evrensel'i Takip Et