18 Mart 2005 23:00
İstanbul'un güzel taraflarını tanıyorum
"Anlat İstanbul" un Kırmızı Başlıklı Kızı olarak çıktı bu kez karşımıza İdil Üner. Almanya'da doğup büyüyen, 12 yıldır profesyonel oyunculuk yapan Üner'i Fatih Akın'ın "Temmuz'da" ve "Duvara Karşı" filmlerinden hatırlayabilirsiniz. Bundan beş sene öncesinde İstanbullu bir yapımcının kendisine o zaman ki adıyla "İstanbul Masalları"nın senaryosunu verdiğini ve Meleğin rolünü teklif ettiğini söylüyor. Ama daha sonra yapımcıdan ses çıkmamış ta ki Ümit Ünal'ın kendisini bulana kadar. Film, Üner'in yani Melek'in hapishaneden çıkmasıyla başlıyor...
Kaç yıldır Almanya'da yaşıyorsunuz? Oyunculuğa nasıl başladınız? Almanya'da doğup büyüdüm ve orada yaşıyorum. Okulda gençlik tiyatro grubuna katıldım, sonra Berlin Türk Tiyatrosu TIYATROM'daki gençlik atölyesine katıldım, daha sonra TIYATROM'un kadrolu oyuncusu olup 1992' de Güzel Sanatlar Akademisi'nde 4 sene oyunculuk okudum.
"Anlat İstanbul"un kadrosuna nasıl dahil oldunuz? Bundan beş sene önce İstanbullu bir yapımcı bana o zaman ki adıyla "İstanbul Masalları" olan "Anlat, İstanbul"un senaryosunu verdi ve Meleğin rolünü teklif etti. Senaryoyu su içer gibi okudum, çok beğendim. Yani okuduğum en güzel senaryolardan bir tanesiydi. Ancak yapımcıdan bir daha ses çıkmadı, üzülmüştüm doğrusu. Geçen sene senaryo beni yine buldu. Ümit Ünal beni bir filmde izleyip, uygun bulmuştu. Berlin Türk Film Günleri'nde Berlin'e gelmişti ve tesadüfen annemlerle tanışmış, ben Berlin'de değildim o zaman, anneme benim için senaryoyu vermiş. Elime geçtiğinde bu bana bir yerden tanıdık geliyor dedim ve o beş sene evvel okuduğum senaryo olduğunu fark ettim ve çok sevindim. Bu arada yapımcı da değişmişti ve para bulunmuştu.
Melek'in Almancı olması Kırmızı Başlıklı Kız'ı oynamanızda ki en büyük etken diyebilir miyiz? Masalı okumuş muydunuz? Bu rol bana teklif edildi, benim tercihim değildi. Melek Almancı olduğu için en doğrusu bir Almancıyı oynatmak olur diye düşündüğünü zannediyorum Ümit Ünal'ın. Şaka bir yana oyunculuğumu ve yurtdışında yaşamamı, dolayısıyla Türkçeyi aksanla konuşmamı uygun buldu herhalde Melek karakteri için. Onun dışında, evet Kırmızı Başlıklı Kız'ın masalını ben de okurdum çocukken, fakat çok etkileyici değildi benim için. Ancak kurtun karnını kesip o kocaman ve ağır taşları nerden bulup nasıl kurtun midesine doldurduğuna hep kafa yormuşumdur çocukken.
Yurtdışında yaşayan biri olarak "Anlat İstanbul' size ne anlatıyor? İstanbul'a her sene birkaç kez geliyorum, yabancı hissetmiyorum kendimi. Ancak Istanbul'un çok az tarafını tanıyorum. Ve herhalde sadece güzel taraflarını. Filmde hem İstanbul'un güzelliği yansıyor, hem de karanlık, şiddetli ve korkutucu tarafları. Doğrusu yeraltı dünyasıyla, para peşinde olan bir üvey anneyle işim olmasını istemem. Ancak biraz masalımsı bir tarzda hikâyeler anlatıldığı için biraz İstanbul'a karşı olan romantik duygularıma da değiniyor. Prodüksiyonuyla, oyuncu kadrosuyla tam bir Türk filmi ve sizin için bir ilk sanırım. Almanya ve Türkiye'de ne gibi farklar var bu konuda? Çekimler benim için son derece keyifli, ciddi ve verimli geçti. Birlikte çalıştığım oyuncu arkadaşlarım çok iyi oyuncular, işi gereken ciddiyetle ve profesyonellikle yaptılar. Kimse kendini görmedi, herkes hikâyeyi, içeriğini, ruhunu ön planda tuttu. Çok iyi bir paylaşım içinde çalıştık. Ömür Atay benim çok eski bir arkadaşım. Onun benim oynayacağım bölümü yöneteceğini duyunca çok sevindim, bilmiyordum. O bana gayet net ne istediğini anlatabildi, ben ona sahne içinde birkaç olanak sundum, o seçti. Fark anlamında da Almanya'da daha planlı çalışılıyor, daha düzenli. Fakat bu planlılık o kadar koyu uygulanıyor ki, ondan adım uzaklaşmak mümküm değil. Herkes sadece kendi alanında uğraşır, kendi dairesinden çıkmaz. Türkiye'de, öyle yaşadım çalışma sırasında, plan çok esnek, fakat birçok şey mümkün, yani problem çözmekte büyük yaratıcılık var.
12 yıldır profesyonel oyunculuk yapıyorsunuz. Almanya'da bir Türk oyuncu olarak çalışmanın zorlukları, olumlu ve olumsuz yanları oldu mu? Tabii ki ilk başta, yani filmde çalışmaya başladığım zaman dar görüşlülükle karşı karşıyaydım. Yani gelen teklifler genelde Türk ya da yabancı rollerdi. Bu beni tabii ki tatmin etmedi. Rollerin yabancı olması değil, hikâyelerin klişelerle dolu olması, yüzeysel olmaları beni rahatsız etti. Ön yargıları desteklemek istemedim. Ayrıca oyunculuk okumuştum, yani Shakespeare, Schiller, Lorca vs. dünya tiyatro edebiyatından eserleri irdeledim, üzerine çalıştım, yani her şey oynayabilirdim. O yüzden birçok teklifi geri çevirdim, ancak senaryo beni gerçekten ilgilendirdiği anda, beni zorlayabileceğini düsündüğüm anda, oyunculuğumu ilerletip tatmin edeceğini düşündüğüm anda kabul ettim. Ve şimdi öyle bir yerdeyim, beni oyuncu olarak ciddiye alıyorlar.
Fatih Akın'ın filmleriyle tanıdık sizi. Akın ile çalışmayı sürdürecek misiniz? Muhakkak.
Sesiniz oldukça güzel. Değerlendirmeyi düşünüyor musunuz? Bazı projeler düşünülüyor. Ancak bence daha çok ilerlemem lazım bu konuda. Müziği çok seviyorum, şarkı söylemeyi de. Bu alanda pop kariyeri yapmak aklımın ucundan geçmiyor. Bir kulüpte ya da bir Jazz bar da söylemek var hayalimde. Ama dediğim gibi daha gidilecek yol var. Zaman da biraz az.
Önümüzdeki döneme ilişkin bir projeniz var mı? Şimdi yeni bir projeye hazırlanıyorum. Almanca bir piyesi Türkçe'ye çevireceğim bir tiyatrocu arkadaşımla (onun Türkçesi çok iyi). Ondan sonra da TIYATROMDA sahneleyeceğim. Hayalim o oyunu İstanbul'da da sahnelemek. Ayrıca yeni bir film hikâyesi üzerine çalışıyorum. Belki bir Alman TV filminde oynayacağım yakında.
Kaç yıldır Almanya'da yaşıyorsunuz? Oyunculuğa nasıl başladınız? Almanya'da doğup büyüdüm ve orada yaşıyorum. Okulda gençlik tiyatro grubuna katıldım, sonra Berlin Türk Tiyatrosu TIYATROM'daki gençlik atölyesine katıldım, daha sonra TIYATROM'un kadrolu oyuncusu olup 1992' de Güzel Sanatlar Akademisi'nde 4 sene oyunculuk okudum.
"Anlat İstanbul"un kadrosuna nasıl dahil oldunuz? Bundan beş sene önce İstanbullu bir yapımcı bana o zaman ki adıyla "İstanbul Masalları" olan "Anlat, İstanbul"un senaryosunu verdi ve Meleğin rolünü teklif etti. Senaryoyu su içer gibi okudum, çok beğendim. Yani okuduğum en güzel senaryolardan bir tanesiydi. Ancak yapımcıdan bir daha ses çıkmadı, üzülmüştüm doğrusu. Geçen sene senaryo beni yine buldu. Ümit Ünal beni bir filmde izleyip, uygun bulmuştu. Berlin Türk Film Günleri'nde Berlin'e gelmişti ve tesadüfen annemlerle tanışmış, ben Berlin'de değildim o zaman, anneme benim için senaryoyu vermiş. Elime geçtiğinde bu bana bir yerden tanıdık geliyor dedim ve o beş sene evvel okuduğum senaryo olduğunu fark ettim ve çok sevindim. Bu arada yapımcı da değişmişti ve para bulunmuştu.
Melek'in Almancı olması Kırmızı Başlıklı Kız'ı oynamanızda ki en büyük etken diyebilir miyiz? Masalı okumuş muydunuz? Bu rol bana teklif edildi, benim tercihim değildi. Melek Almancı olduğu için en doğrusu bir Almancıyı oynatmak olur diye düşündüğünü zannediyorum Ümit Ünal'ın. Şaka bir yana oyunculuğumu ve yurtdışında yaşamamı, dolayısıyla Türkçeyi aksanla konuşmamı uygun buldu herhalde Melek karakteri için. Onun dışında, evet Kırmızı Başlıklı Kız'ın masalını ben de okurdum çocukken, fakat çok etkileyici değildi benim için. Ancak kurtun karnını kesip o kocaman ve ağır taşları nerden bulup nasıl kurtun midesine doldurduğuna hep kafa yormuşumdur çocukken.
Yurtdışında yaşayan biri olarak "Anlat İstanbul' size ne anlatıyor? İstanbul'a her sene birkaç kez geliyorum, yabancı hissetmiyorum kendimi. Ancak Istanbul'un çok az tarafını tanıyorum. Ve herhalde sadece güzel taraflarını. Filmde hem İstanbul'un güzelliği yansıyor, hem de karanlık, şiddetli ve korkutucu tarafları. Doğrusu yeraltı dünyasıyla, para peşinde olan bir üvey anneyle işim olmasını istemem. Ancak biraz masalımsı bir tarzda hikâyeler anlatıldığı için biraz İstanbul'a karşı olan romantik duygularıma da değiniyor. Prodüksiyonuyla, oyuncu kadrosuyla tam bir Türk filmi ve sizin için bir ilk sanırım. Almanya ve Türkiye'de ne gibi farklar var bu konuda? Çekimler benim için son derece keyifli, ciddi ve verimli geçti. Birlikte çalıştığım oyuncu arkadaşlarım çok iyi oyuncular, işi gereken ciddiyetle ve profesyonellikle yaptılar. Kimse kendini görmedi, herkes hikâyeyi, içeriğini, ruhunu ön planda tuttu. Çok iyi bir paylaşım içinde çalıştık. Ömür Atay benim çok eski bir arkadaşım. Onun benim oynayacağım bölümü yöneteceğini duyunca çok sevindim, bilmiyordum. O bana gayet net ne istediğini anlatabildi, ben ona sahne içinde birkaç olanak sundum, o seçti. Fark anlamında da Almanya'da daha planlı çalışılıyor, daha düzenli. Fakat bu planlılık o kadar koyu uygulanıyor ki, ondan adım uzaklaşmak mümküm değil. Herkes sadece kendi alanında uğraşır, kendi dairesinden çıkmaz. Türkiye'de, öyle yaşadım çalışma sırasında, plan çok esnek, fakat birçok şey mümkün, yani problem çözmekte büyük yaratıcılık var.
12 yıldır profesyonel oyunculuk yapıyorsunuz. Almanya'da bir Türk oyuncu olarak çalışmanın zorlukları, olumlu ve olumsuz yanları oldu mu? Tabii ki ilk başta, yani filmde çalışmaya başladığım zaman dar görüşlülükle karşı karşıyaydım. Yani gelen teklifler genelde Türk ya da yabancı rollerdi. Bu beni tabii ki tatmin etmedi. Rollerin yabancı olması değil, hikâyelerin klişelerle dolu olması, yüzeysel olmaları beni rahatsız etti. Ön yargıları desteklemek istemedim. Ayrıca oyunculuk okumuştum, yani Shakespeare, Schiller, Lorca vs. dünya tiyatro edebiyatından eserleri irdeledim, üzerine çalıştım, yani her şey oynayabilirdim. O yüzden birçok teklifi geri çevirdim, ancak senaryo beni gerçekten ilgilendirdiği anda, beni zorlayabileceğini düsündüğüm anda, oyunculuğumu ilerletip tatmin edeceğini düşündüğüm anda kabul ettim. Ve şimdi öyle bir yerdeyim, beni oyuncu olarak ciddiye alıyorlar.
Fatih Akın'ın filmleriyle tanıdık sizi. Akın ile çalışmayı sürdürecek misiniz? Muhakkak.
Sesiniz oldukça güzel. Değerlendirmeyi düşünüyor musunuz? Bazı projeler düşünülüyor. Ancak bence daha çok ilerlemem lazım bu konuda. Müziği çok seviyorum, şarkı söylemeyi de. Bu alanda pop kariyeri yapmak aklımın ucundan geçmiyor. Bir kulüpte ya da bir Jazz bar da söylemek var hayalimde. Ama dediğim gibi daha gidilecek yol var. Zaman da biraz az.
Önümüzdeki döneme ilişkin bir projeniz var mı? Şimdi yeni bir projeye hazırlanıyorum. Almanca bir piyesi Türkçe'ye çevireceğim bir tiyatrocu arkadaşımla (onun Türkçesi çok iyi). Ondan sonra da TIYATROMDA sahneleyeceğim. Hayalim o oyunu İstanbul'da da sahnelemek. Ayrıca yeni bir film hikâyesi üzerine çalışıyorum. Belki bir Alman TV filminde oynayacağım yakında.
Evrensel'i Takip Et