13 Mart 2005 23:00

Yara kabuk bağlarsa...

"Kim kimin derinliğini görebilir ki? Hem hangi gözle?" demiş Şükrü Erbaş Ömür Hanım'la Güz Konuşmaları şiirinde. Kim, kimin ne yaşadığını bilebilir ki yaşayan anlatmadıktan sonra? Sokak çocuklarının neler yaşadığını nereden bilebiliriz? Onların neler hissettiğini? Korkup, korkmadıklarını, gördükleri rüyaları, ailelerini özleyip özlemediklerini... Onlarla konuşmazsak öykülerine ortak olamayız. Sormazsak söylemezler. Oysaki ortak olmalıyız onların ümitlerine. Ortak olmalıyız çünkü çocuklar sokaklarda uyumak istemiyor. Çünkü onların hayalleri var. Çünkü bu sorun hepimizin sorunu ve çözümsüz değil. Az da olsa madde kullanmayı bırakan, artık sokaklarda değil de evinde yaşayan, çalışan çocukların seslerine kulak vermeli ve elbirliği yapmalıyız bu sorunun çözümü için. Hakan Gümüş'ün sesine kulak vermeliyiz. Madde kullanmayı bırakan, evine geri dönen hatta askerliğini bile yapmış olanlardan Hakan Gümüş 22 yaşında. 1994'te evden kaçmış. "Ben sokakta yetiştim. İmkânlarımız çok kısıtlıydı. Bize imkân verilmiş olsa kendimi farklı yetiştirirdim. Eğer destek görmüş olsak..." diyor. Ve devamını getiremiyor. Çok kolay değil onlar için de anlatmak.

Sokağa duyulan merak Ailesiyle çok da fazla sorun yaşamıyormuş Hakan. "Sokağı merak ettiğim için evden ayrıldım" diyor. İlk başlarda birkaç saatliğine evden kaçıyormuş. Fakat sokağı tanıdıkça bu süre artmaya başlamış. Birkaç saat sokakta kalmalar, gece 12'lere kadar uzamış. Sonra sabahlara kadar, sonra günlerce, sonra da aylarca. "Doğru kararları veremememden dolayı sokaklara giriş yaptım" diyor ve herkesin evden kaçma nedenlerinin farklı olduğunu ekliyor. "Genelde herkes benim gibi meraktan kaçmıyor. Ailesinden şiddet görenler var, ekonomik şartlar var, babanın madde bağımlısı olması var" diyen Hakan, anne ve babalara kızamıyor aslında. Bunun nedenini de şöyle anlatıyor: "Altyapı eksikliği var. Bir baba, bir anne ne bilirse çocuğuna onu öğretir. Anne babalar kimden nasıl eğitim almış ki bize onu öğretsin? Önemli olan bizim bilinçlenmemiz ve bunları kendi çocuklarımıza yapmamız."

Sokaklar tehlikelidir Sokakların tehlikeli olduğunu ifade eden Hakan, kendini sokaklardan erken kurtulduğu için şanslı sayıyor. Hakan, "Umut Çocukları Derneği'nin Avcılar'da sığınma evi vardı. Bir arkadaş beni oraya götürdü. Böylece sokaklardan ve sokaktaki tehlikelerden büyük bir ölçüde uzaklaşmış oldum" diyor. 1995'te Umut Çocukları Derneği Başkanı Yusuf Kulca, Hakan'ı birkaç kez evine götürmüş. Ama kendi deyimiyle "aradığı huzuru bulamamış" evinde Hakan. Ailesinin de izniyle 5 yıl bu yurtta kalmış. "İlkokul diplomam bile yoktu benim" diyen Hakan, ilkokulu bitirmiş bu yurtta kalırken. Hakan, "Eskiden bir tembellik vardı. Çalışmak istemezdim. Yurtta çalışma ve okuma sevgisini aşıladım kendime. Çok şey öğrendim yurtta. Önce sorumluluk verdiler bana; Kütüphane sorumlusu oldum. Sorumluluklarımı yerine getirmeyi öğrendim. Güzel günlerim geçti orada. Arkadaşlarımla tiyatro oynadık mesela" diye anlatıyor yurttaki günlerini.

Savaşı sevmiyor Sonra askere gitmiş Hakan. Aslında askerde kalmayı planlıyormuş. Ama eğer askerde kalsaymış, ilk beş yılını doğuda geçirmek zorunda kalacakmış. Savaşı sevmediğinden yakın bakmaz olmuş bu fikre. Askerden geleli bir yıl olmuş. "10 yıllık sokak tecrübem var. Şimdi burada sokaklardan yetişmiş biri olarak arkadaşlarıma örnek olmaya çalışıyorum. Arkadaşlarımız bir yere giderken onlara rehberlik ediyorum. Zaten kardeş gibiyiz. Herkesin birbirine saygısı var. Birbirimize destek oluyoruz. Ben şanslıydım. Herkes benim kadar şanslı olmayabilir" diye konuşuyor. İnsan sorumluluk aldıkça, zaman geçtikçe ailesine farklı açılardan bakabiliyormuş, öyle diyor Hakan. Şimdi ailesiyle birlikte yaşıyor. Bir de okuyabilseymiş... En büyük arzusuymuş okumak. "Bize iş verilmesini, meslek edindirilmeyi isterdim. Çok şey isterdim aslında ama istemekle olmuyor işte" diyor.


Seray Sever olayı Medyanın sokak çocuklarını çok farklı yansıttığını, hatta haber yaratmak için kullandığını düşünüyor Hakan. Geçtiğimiz haftalarda magazin programlarını ve anahaber bültenlerini meşgul eden "Sunucu ve oyuncu Seray Sever tinercilerin saldırısına uğradı" şeklindeki haberlere ateş püsküyor. "Arkadaşımız bize kendi anlattı. Kapıda bekleyen kameramanlardan biri arkadaşımıza 'Git Seray Sever'den para iste. Herkese para veriyor. Biraz ısrar et ama hemen vermez' demiş. Arkadaşımız da kapıda beklemiş para almak için. Sonra itiş kakış olmuş falan. Ortalığı karıştıran da o kameraman olmuş zaten" diyor Hakan.

Evrensel'i Takip Et