10 Şubat 2005 23:00

Esenboğa'da korkulu saatler

Ankara Esenboğa Havaalanı'nda yurtdışından kargo ile gelen bir paketin dağılması sonucunda sızan gaz panik yarattı. Hindistanlı Synthite Endüstriyel Kimyasal Şirketi'ne ait olduğu belirtilen bidonlardan 39 kişi fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Olayın ardından sarmısak kokulu maddenin ne olduğunu tespit etmek için, madde çelik muhafaza içinde Hıfzısıhha Müdürlüğü'ne gönderildi. Gazdan etkilenen 39 kişi SSK Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servis'e sevkedilirken, olayın meydana geldiği yer ile SSK acil bölümü karantina altına alındı. Hastalara ilk müdahaleyi yapan hemşire ve doktorlar da karantiya alındı. SSK Dışkapı Hastanesi Başhekimi Sami Türkoğlu, gazdan zehirlenen kişilerin durumunda anormallik olmadığını dile getirdi. Türkoğlu, 8 kişinin sağlık durumunun iyi olduğunu belirterek tedavi altında bulunan kişilerin isimlerini Yavuz Usta, Ertan Kaya, Ferdi Eroğlu, Yavuz Şahin, Erol Yıldırım, Adnan Yücel, Selami Yılmaz, Murat Karakuş şeklinde açıkladı. Türkoğlu, hastaneye gelenlerden 25'inin kargo bölümünde yük boşaltma görevi yaptıklarını, 2 kişinin de uçağın içinde olduklarını söylediklerini ifade etti. Başhekim, gelenlerin karantinaya alındığını, uçağın içindeki 2 kişinin ayrı bir yerde tutulduklarını belirterek, hepsinin sağlık durumlarının iyi olduğunu belirtti. Atatürk Havalimanı'dan sorumlu Mülki İdare Amiri İstanbul Vali Yardımcısı Vedat Müftüoğlu, Esenboğa'da yaşanan panikle ilgili soruları cevaplandırdı. Müftüoğlu, "Katar Havayolları vasıtasıyla gelen kargoda yapılan inceleme sonucunda, söz konusu şirket tarafından 5 veya 6 mavi bidon gönderildiği, bu bidonların alıcısının Gebze'de kurulu Aramsa Besin Limited olduğu anlaşıldı. Bidonlar Çelebi Kargo Müdürlüğü'nce teslim alınmış. Uçaktan alınırken bidonlardan birinin sızıntı yaptığı görülmüş. Bidonların yanındaki bir posta paketi kokudan etkilenmiş ve Çelebi Kargo bu paketi PTT'ye teslim etmiş, oradan da THY ile Ankara'ya gitmesi için verilmiş" diye konuştu. Müftüoğlu, paketlerin sarımsak yağı olduğunu dile getirdi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


İstanbul'da kış acizliği İstanbul'da kar yağışı nedeniyle sık sık okulların tatil edilmesi, valiliğin sadece 'zincir takmaya ve sokağa çıkmamaya' dayalı önlemler alması, eğitimciler ve kent uzmanlarının eleştirilerine neden oldu. Gazetemizin sorularını yanıtlayan Eğitim Sen İstanbul 2 No'lu Şube Başkanı Hasan Toprak, 15 yıldır iktidarda olan belediyecilik anlayışının artık çöktüğünü dile getirerek, mevcut anlayışın okullara yansımasıyla eğitimin de kesintiye uğradığını söyledi. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi 2. Başkanı Dr. Pınar Özden ise okulların tatil edilmesinin kısa vadeli bir çözüm olduğunu belirterek, İstanbul'un köklü ve uzun vadeli altyapı yatırımlarına ihtiyacı olduğunu anlattı.

Sorunlar çözülmüyor Kentte öncelikle altyapı ve ulaşımdan kaynaklanan sorunlar yaşandığını vurgulayan Hasan Toprak, "Bu sorunların çözülmeyişi nedeniyle okullar her kar yağdığında tatil edilmektedir. Sorunu çözmek için okulları tatil etmek yerine, kentteki trafik ve altyapı sorununun ve tabii ki okulların kendi sorunlarının çözülmesi gerekir. Hâlâ birçok okulda yakacak sıkıntısı olduğu biliniyor" dedi. Okulları tatil ederek eğitim ve öğretimi yarıda kesmenin, acizliğin ve çözümsüzlüğün bir ifadesi olduğunu kaydeden Toprak, şöyle konuştu: "Hatırlarsanız geçen yıl kar yağdığında ulaşım ve altyapı sorunları; yolların yapılmayışı nedeniyle Türkiye'nin en gelişmiş ili olan İstanbul'da öğrencilerimiz donarak can vermişti. Sorunlar çözülseydi bunlar yaşanmazdı. İstanbul'da yaklaşık 15 yıldır belediyecilik yapan bir iktidar var. Ve yıllardır bu iktidarın sözde çözümü, insanları evlerine hapsetmek ve okulları tatil etmek. Bu da artık bu iktidarın belediyecilik anlayışının iflas ettiğinin bir göstergesidir." Okulların sık sık tatil edilmesinin eğitimi aksattığını da hatırlatan Toprak, bu konuda da şunları söyledi: "Geçen yıllarda yapılan bir uygulama var. Ders saatlerine 5-10 dakika eklemek gibi. Ancak bu eğitimin işlevselliği açısından bir çözüm değildir. Dersler bu şekilde bir program ve bilgi yükleme işlemine dönüşmektedir. Bu da verimli bir eğitim çalışması olmasını engellemektedir. Burada yapılması gereken eğitim-öğretim süresinin bir hafta daha uzatılmasıdır."