25 Ocak 2005 23:00

Silopi kayıpları nerede?

Çağrıldıkları Silopi Merkez Jandarma Karakolu'na gittikten sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz'in akıbetlerinin açıklanması istendi. Tanış ve Deniz'in kaybedilişlerinin 4.yılında birçok il ve ilçede düzenlenen basın açıklamalarında, sorumluların yargı önüne çıkarılarak cezanlandırılması istendi. Diyarbakır'da AZC Plaza önünde toplanan yaklaşık 500 genç, ellerinde Tanış ve Deniz ile Şırnak'ta öldürülen gençlerin fotoğraflarını taşıyarak, "Katiller bulunsun hesap sorulsun", "Barışın elçisi İmralı'da" sloganları attı. Burada konuşan DEHAP Gençlik Kolları Yöneticisi Özlem Teke, son günlerde bölge illerinde yaşanan infazlara dikkat çekerek, Tanış ve Deniz'in aynı güçler tarafından kaybedildiğini söyledi. Teke, "Kayıplar ve yargısız infazlar aydınlatılmadan Kürt sorunu çözülmez" dedi.

Uğur'un fotoğrafları İstanbul'da ise Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen parti ve kitle örgütleri, HADEP yöneticilerinin akıbetini sordu. Üzerinde Uğur Kaymaz'ın fotoğrafının olduğu önlükler giyen grup adına konuşan DEHAP İstanbul İl Başkanı Cemal Kavak, sorumluların ortaya çıkarılıp yargılanmaları yerine olayın kapatılmak istendiğine dikkat çekti. Kavak, Kongra-Gel Genel Başkan Yardımcısı Remzi Kartal'ın gözaltına alınmasına da tepki gösterdi. Eylemde sık sık "Deniz, Tanış inadına barış", "Kayıplar bulunsun hesap sorulsun" sloganları atıldı.

İskenderun ve Mersin Mersin ve İskenderun'da da yüzlerce kişi, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz için eylem yaptı. Mersin'de Taş Bina önünde düzenlenen eylemde konuşan DEHAP İl Başkanı Halis Değer, Kulp ve Tatvan'da ortaya çıkan toplu mezarlar, 12 yaşındaki Uğur ve babası Ahmet Kaymaz'ın güvenlik güçlerince öldürülmesi, DEHAP Van İl binasının kimliği belirsiz kişilerce kundaklanmasına dikkat çekerek, Türkiye'nin bu doğrultuda AB'ye girmesinin mümkün olamayacağını söyledi. DEHAP İskenderun İlçe Gençlik Kolları tarafından ilçe binası önünde yapılan açıklamada; Uğur Kaymaz, Ahmet Kaymaz ile Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in posterleri ile "Barış şehitleri ölümsüzdür", "Biz barış istiyoruz", "Faili meçhuller aydınlansın" 'Hepimiz Kaymaz ailesinin birer ferdiyiz" dövizleri taşındı. Ebubekir Deniz ve Serdar Tanış için bölgenin diğer illerinde de eylem yapıldı.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Tarım işçileri kurultayına doğru -2-
   'Birlik ve örgütlülük sorunlarına pratik
    çözümler getirmesi hedefleniyor' Adana Tarım İşçileri Kurultayı, tarım işçilerinin çalışma koşularını ve örgütlenme sorunlarını ele alıp tüm yönleri ile tartışmayı ve çözüm önerileri geliştirmeyi hedeflemektedir. Kurultayın öncelikle tarım işçilerinin birlik ve örgütlülük sorunlarına pratik çözümler getirmesi hedeflenmektedir. alınmaktadır.

Avukat Tugay Bek (Tertip Komitesi Başkanı) Bilindiği gibi Adana ülkemizde önemli bir tarım merkezidir ve pek çok aile ücretli bir şekilde bu alanda çalışarak geçimini temin etmeye çalışmaktadır. Bu alandaki istihdamın tamamı ile kayıt dışı olması ve herhangi bir bilimsel araştırmanın olmaması nedeni ile ne kadar işçinin hangi bölgelerde ne tür işlerde çalıştığına ilişkin bilgiler bireysel gözlem ve tahminden ibarettir. Ancak ülke çapında düşünüldüğünde ücretli olarak tarımdan geçimini sağlayan milyonlarca işçiden bahsetmek mümkündür. Her şeyden önce, ülkemizde bir tarım işçileri yasası bulunmaması tarım işçilerinin kölelik koşullarında çalışmasına devletin sistemli bir katkısı olduğunu göstermektedir. Öteden beri örgütsüz olan bu kesimler İş Yasası'nın kapsamı dışında tutulmuş fakat ayrıca bir tarım iş yasası çıkarılmamıştır. Bu nedenle de bu alan bütünü ile kuralsızlığın ve kayıtsızlığın hakim olduğu bir alandır. Bizce tarım işçilerinin en genel ve temel sorunu bir tarım işçileri yasasının çıkartılması ile bu alandaki çalışma şartlarnını kurallara bağlanmasıdır. Tarım işçileri arasında daimi olarak Adana'da ikamet edenler, mevsimlik olarak göç edenler ve boşaltılan köylerinden gelerek çadırlarda yaşamını sürdürenler bulunmaktadır. Farklı şekillerde istihdam edilen bu tarım işçilerinin özgün ve ortak sorunları bulunmaktadır. Semtlerden sağlıksız bir şekilde kamyonların kasasında balık istifi taşınan işçilerin hiçbir can güvenliği yoktur. Bu durum trafik kurallarına dahi aykırı olmasına rağmen her gün Adana varoşlarından binlerce işçi kamyonlarla tarlalara götürülüp getirilmektedir. Valilik ve emniyet bu esnekliği ağalara göstermektedir. Fakat aynı işçilerin Newroz ve 1 Mayıs'larda miting alanına kamyonet kasalarında gitmelerine emniyet izin vermemekte araçlara para cezası uygulamaktadır. Sabah 04.30 da başlayan işçinin yaşam kavgası kimi zaman gece 22:00'ye kadar sürmektedir. Bu kadar çalışma karşılığında alınan ücretler ise asgari ücretin de altındadır. Valilik tarafından belirlenen ücretler 14.5 milyon TL olmasına rağmen pek çok işçi 11.5 milyona çalışmaya devam etmektedir. İşçiler kazançlarının %10'unu da elçiye vermek zorundadır. Günde beş yüz işçi götüren elçiler çok yüksek oranda gelirler elde ederken, işçiler ağır çalışma şartlarında aldıkları ücretlerle geçimlerini temin edememektedir. Bu alandaki ücretlerin düşüklüğü tarım işçisini tüm ailesi ile birlikte köleliğe mahkûm etmektedir. Toprak sahipleri tarafından ucuz olduğu için kadın ve çocuk emeği tercih edilmektedir. Tarlalarda 12 yaşında çocuklar günde 12-15 saat çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu çocuklar aynı zamanda eğitim hakkını kullanamamaktadır. Göç mağduru ve geçimini temin edemeyen tarım işçisinin çocukları sokaklarda kağıt toplayarak aile bütçesine katkıda bulunmak zorunda kalmaktadır. Sokaklarda çalışan bu çocuklar küçük yaşta suçla ve uyuşturucu ile tanışmaktadır. Bu durum büyük bir ahlaki çöküntü ve yozlaşmayı da beraberinde getirmektedir. Medyanın haberlerini yapmaktan pek bir hoşlandığı çalışan çocuk ve kız çocuklarının eğitim sorunu, bölgemizde tarım işçisinin ailesi ile birlikte insanca bir yaşam ve ücret için verdiği mücadeleden bağımsız değildir. Sorunun bu yönüne değinmeyen medya bireysel ve geçici çözümler peşinde koşmaktadır. Tarım işçisinin çalışma hayatında işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi bir kavramın yeri yoktur. Havanın ve işin ihtiyaçlarına uygun iş elbisesi ve donanımı sağlanmamış işçiler yağmurlu ve soğuk havalarda çamur içinde çalışmak zorunda bırakılmaktadır. İş elbisesi, eldiven ve çizme gibi ihtiyaçların işveren tarafından karşılanması tarım işçisinin acil talepleri arasındadır. Ağaçtan düşen, farklı şekillerde yaralanan, sakat kalan işçiler kendi olanakları ile tedavi olmak zorunda kalmaktadır. Sağlıksız çalışma ve yaşam koşulları altında çalışan tarım işçisinin sağlık ve emeklilik sigortası yoktur. Sık sık sağlık sorunları yaşayan işçiler gelirlerinin büyük bir kısmını da sağlık harcamalarına ayırmak zorunda kalmaktadır. Anayasasında sosyal devlet ilkesi yazan devlet milyonlarca tarım işçisini hiçbir sosyal güvenlik hakkından faydalandırmamaktadır. Çukurova'daki tarım işçisinin, çoğunluğu doksanlı yıllardaki yoğunlaşan savaşın ve göçün mağduru olması sebebiyle çok yönlü ve birikmiş sorunları vardır. Boşaltılan köylerden göç ettikten sonra on yılı aşkın bir süredir yaşamını çadırlarda sürdüren yüzlerce ailenin konut sorunu en önemli sorun durumundadır. Mısır saplarından yapılan çadırlarda hayat mücadelesi veren bu ailelerin yaşam düzeyi günümüzden binlerce yıl geridedir. Bu işçiler, ikametgah belgesi verecek bir muhtarlık bulunamadığından yeşil kart dahi çıkartamamakta, her türlü haktan mahrum bir şekilde yaşamaktadır. Buralarda yaşayan ailelerin çocuklarının eğitimi nerede ise hiç sağlanamamaktadır. Yakın köylerdeki okullara zor şartlarda gönderilen çocuklar eğitimini devam ettirememektedir. Yılda üç ürünün alınabildiği bu topraklarda tarım işçisi olarak çalışanların ve onların ailelerinin insanca çalışma ve yaşam koşullarına sahip olmaması düşündürücü ve üzücüdür. Bu durumun pek çok nedeni vardır. Ülkedeki işçi haklarının genel olarak gerilemesi, küreselleşmenin bizim gibi geri kalmış ülke tarımlarına olan tahrip edici etkisi de bu olumsuz çalışma koşularının nedenleri arasında sayılabilir. Ancak, bütün bu nedenlerden daha çok, tarım alanındaki ücret ve çalışma koşullarının tek taraflı olarak belirleniyor olması ve tarım işçilerini temsil eden bir yapılanmanın olmaması, tarım alanındaki insanlık dışı çalışma ve yaşam koşullarının temel nedeni olarak görülmektedir. Adana Tarım İşçileri Kurultayı, tarım işçilerinin çalışma koşularını ve örgütlenme sorunlarını ele alıp tüm yönleri ile tartışmayı ve çözüm önerileri geliştirmeyi hedeflemektedir. Kurultayın öncelikle tarım işçilerinin birlik ve örgütlülük sorunlarına pratik çözümler getirmesi hedeflenmektedir. Kurultay ile, bugünün pratik sorunları üzerine derinlemesine tartışmalar yapılmasının yanı sıra ülkemiz tarım işçilerinin geçmiş mücadele ve örgütlenme deneyimlerinin ele alınıp tarım işçilerinin belleklerinin tazelenmesi hedeflemektedir. Dünyanın farklı ülkelerinde tarım alanındaki istihdama ilişkin yasal düzenlemeler ile pratik mücadele deneyimleri kurultayın gündemi içinde yer alacaktır. Kurultay öncelikle tarım işçisinin birlik ve örgütlülük sorununa pratik çözümler geliştirmeyi hedeflemektedir. Kurultaya tarım işçilerinin kitlesel olarak katılımının yanı sıra, bu alanda araştırma ve çalışmaları olan bilim insanlarının, mücadele ve örgütlenme deneyimleri ile katkıda bulunacak olan sendika, oda ve kurum temsilcilerinin katılımı hedeflenmektedir. Kurultaya giderken mahallelerde yapılan toplantılarda sorunlar ve çözüm önerileri canlı tartışmalarla ele alınmaktadır. Ülkemizde tarım işçileri arasında böylesi bir kurultayın ilk kez gerçekleşecek olması işçiler arsında heyecanla karşılanmakta, çalışmalara pek çok tarım işçisi aktif bir şekilde destek olmaktadır. Kurultayda herkesin ana dilinde kendini ifade edebilecek olması işçilerce olumlu karşılanmaktadır.


Yağmur çamur demeden tarlaya götürülüyorlar Elçiyle çalıştığında 12,5 lira, elçisiz çalıştığında 14,5 lira karşılığında çalıştığını söyleyen Pınar Demir, 16 yaşında. 50 lira için 2 ay elçinin peşinden süründü-ğünü belirten Demir, "paramızı isterken bile hakarete uğruyoruz." dedi. Demir, "birlik ve beraberlikle hakkımız neyse alırız." diyerek, Tarım İşçileri Kurultayı'ndan ümitli olduğunu vurguladı. 29 yaşında olan, Gülsün Kısak, 4 çocuk annesi. Kısak, "Çalışmak zorundayız. Annem felçli hasta. Altı aylık çocuğum var. Çalıştığımızda da, bizi son gücümüze kadar kullanıyorlar. Sabah saat 4-5 gibi gidiyoruz. Akşam onlar 'yeter, iş bitti' diyene kadar çalışıyoruz." Özellikle bayan olmalarından dolayı para almakta sıkıntı çekiyorlar. Çalıştıkları günlerin parasını alamadıklarını anlatan Derya (19) ve Fehime (16) Tunç kardeşler, 5-6 yıldır tarım işinde çalışıyorlar. Tunç kardeşler, "yağmur olduğu halde kendileri çalışmaya götürüyorlar. Sonra da fazla iş yapılamayacağını anlayınca, ne kadar çalışırsak çalışalım yarım yevmiye yani altı milyon veriyorlar" diyor. Derya, bir yıllık çalışmasının karşılığını alamadığını anlatırken, bir de parasını istemeye gittiklerinde hakarete maruz kaldığını söylüyor. Paralarının her zaman geciktirildiğini anlatan Tunç kardeşler, bayramdan önce eve para götürebilmek için biriken 50 liralarını almaya gittiğinde, işi bırakmayı düşündükleri için 10 liralarını elçinin kestiğini anlatıyor. "Birlik ve dayanışmayla bu iş olur" diyen, İpek Demir (16), "Biz, 9,5 milyona çalışıyorduk. Sonra birkaç arkadaş işe gitmeyeceğiz deyince bizi götürmek zorunda oldukları için ücretimiz birden 12,5 milyona çıkardılar."


Yaşam standartları yükseltilmeli

Ayhan Barut (Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı) Tarım işçilerinin çalışma ve yaşam koşulları ile ilgili izlenimleriniz neler? Tarım işçileri olmadan tarım işi olmaz. Bu en büyük faktörlerinden biridir. Bu kadar tarıma emek veren, yoğun emek ilişkisiyle çalışan tarım işçileri, bölgemize geçici mevsimlik işçileri olarak gelmekteler. Yaşamlarını kendi imkânlarıyla sahip oldukları derme çatma çadırlarda sürdürüyorlar. Sağlıksız, zor koşullar altında yaşam standartlarına uygun olmayan ortamda kalıyorlar. Bu işe gönül veren siyasi kurumlar, ilgili kurum ve devlet ile el ele vererek bir işbirliği içerisinde bir şeyler yapılabilir. Özellikle yaşam standartlarını yükseltmek gerekiyor. Geçici çadırlarda değil sabit yerlere barınma yerleri yapılabilir. Derme çatma çadırlarda sağlıksız ortamda çalışan işçiden verim sağlayamazlar. Elçi konusu da bence şu dönem için olmak zorunda. Örneğin 2 yıl öncesine kadar valilik ile iş ve işçi bulma kurumu arasında bir komisyon oluşturdu. Bu komisyon, çalışanın da elçinin de alacağı miktarı belirliyordu. Ama bunun kaldırılmasından dolayı işin içinde haksızlıklar olabilir. Elçi, işçinin hakkından çalabilir. Ama bu da onun ahlakıyla ilgili bir durum. Elçinin işleyişinden dolayı doğan sorunlar nasıl halledilebilir? Şu dönem için elçi olmalı. Daha sonra kaldırılıp yerine başka bir şey konabilir mi, diye düşünürsek, tabii olur ama şu anda zamanı değil. ZMO olarak tarım işçileri konusunda yaptığınız ya da yapmayı planladığınız çalışmalar? ZMO olarak daha çok teknik bilgi, proje çizimleri ile ilgileniyoruz. Ama bu konuyla da ilgileniyoruz. Oda'nın bu konuyla ilgili zaman zaman yaptığı çalışmalar var. Bu konuda düşüncelerimizi kamu yoluyla aktarmaya çalışıyoruz. İleriye yönelik oluşturacağımız komisyonlar olacaktır. Şu an genel merkezin çalışmaları olabilir. Onu da sorarım. Ama Adana bölgemizle ilgili tarım işçileri konusunda çalışmamız yok.


"Sendikalar olmalı

Ali Duman (Türkiye Ziraatçılar Derneği Adana Şube Başkanı) Tarım işçilerinin durumu ve örgütlenme sorunları, tarım ülkesi olan Türkiye'de oldukça fazladır. Çalışma koşulları çok zor olan işçilerin barınakları, ovalardaki sazdan kamıştan yapılmıştır. İçme suları sağlıksız, beslenmeleri dahi kendilerine aittir. Sahipsiz, kimsesiz ve örgütsüz sosyal yaşamdan yoksun olan bu işçiler mutlaka kendi aralarında örgütlenmelidirler. Bu örgütlenme tarım işçileri sendikalarında olmalıdır. Böylece kendi haklarını kendi güçleriyle almaları sağlanır. Bu örgütlenme Trakya, Ege, Karadeniz, Akdeniz ve Orta Anadolu bölgelerinde de gerçekleştirilmelidir. Tarlalarda bağlarda ve bahçelerde çalışan tarım işçilerinin sahibi yalnız kendileridir. İşverenler ile görüşmeler sadece elçiler vasıtasıyla olmaktadır. Bu elçilik sisteminin kaldırılarak sendikaların devreye sokulması sağlanmalıdır. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön