18 Ocak 2005 23:00
Pazarlar çamur deryasına döndü
Kurban Bayramının yaklaşmasıyla birlikte kurbanlıklar semtlerde kurulan hayvan pazarlarında satışa çıkartılırken, belediyelerin pazar yerlerine hiçbir altyapı hizmeti sunmaması nedeniyle üreticiler oldukça zor günler geçiriyorlar.
Okmeydanı'nda 100'e yakın çadırın kurulu olduğu pazarda yüzlerce kurban satıcısı elektrik, su ve tuvalet olmadığı için büyük sıkıntı çekiyor. Tuvalet ihtiyacını karşılamak için SSK hastanesi ve civardaki camilerin yolunu tutan kurban satıcıları kimi zaman sırtlarında su taşerken, geceleri de gaz lambalarıyla aydınlattıkları çadırlarında yem çuvallarının üzerinde yatıyorlar. Tüm bu sıkıntılar karşılığında 10 günlüğüne kiraladıkları yerlere 1-1,5 milyar ödeyen kurban satıcıları, "Sesimizi duyuramıyoruz. Bu gidişle yolları kapatıp eylem yapacağız" diyorlar.
Tuvalet için hastaneye Okmeydanı Piyalepaşa Bulvarı üzerinde kurulan kurban pazarında ilk bakışta diz boyu çamur ve dağ gibi yığılmış gübreler göze çarpıyor. Elindeki çekiçle yağmur altında çadırını onarmaya çalışan İsmail Yılmaz, Erzincan'dan binbir umutla geldiğini söylüyor İstanbul'a. Çadır kurmak için 40 metrelik yere 1 milyar kira ödediğini söyleyen Yılmaz, "10 gün için bir dünya para veriyoruz. 1 milyar 750 milyon lira da kamyon parası verdim. Yeme, içme hayvan yemi derken memlekete zararla dönüyoruz" diyor. "Üç yüze yakın insan var pazarda ama tuvaletimiz yok" eleştirisinde bulunan Yilmaz yaşadiklarini şöyle anlatiyor; "Mecbur kalınca SSK Okmeydanı Hastanesi ve camilerin tuvaletine gidiyoruz. Çamur içinde yüzüyoruz. Ödediğimiz paranın bir kısmıyla buraya çakıl taşı dökmüyorlar. İnsanlık dışı koşullarda yaşıyoruz. Piyalepaşa Bulvarı'nı kapatıp eylem yapmayı bile düşünüyoruz."
Makbuz değneğin ucunda Sivas'lı Ahmet Koç yıllardır İstanbul'a geldiği için biraz daha deneyimli olduğunu anlatıyor. Geçen seneye kadar Şişli Belediyesi'ne makbuz karşiliginda kira ödediklerini dile getiren Koç, belediyenin bu yil ihale yoluyla kiralama işini şahsa verdigini, bu durumunda bir dizi olumsuz yarattigini belirtiyor. Yer gösterilmedigi için hayvan gübrelerini mecburen yola döktüklerini kaydeden Koç, bu konudaki kaygilarini şöyle anlatiyor: "İki yanımızda hastane var. Belediyenin bu konuda daha duyarlı olması gerekiyor. Müşterilerimiz bile çamurdan, yığılmış gübreden, pislikten pazara girmek istemiyor. Bir de 60 metrelik yer için 1.5 milyar lira aldılar." Sivas'ta hayvan yetiştiriciligi yapan ve pazarda çadir kuranlardan biri de CHP Gölova Ilçe Başkani Zeki Ayanoglu. "1 milyar kira ödüyorum. Parayı alıp gidiyorlar, kime verdiğimiz bilmiyoruz. Sorunlarımızı anlatacak kimse de yok. Kısacası parayı ver başının çaresine bak diyorlar. Çadırlarımız alttan su alıyor bazen sabahlara kadar uyumuyoruz. Gübreyi akıllarına gelince kamyonlarla alıyorlar" diyen Ayanoğlu, en çok su sıkıntısı çektiklerini ifade ediyor.
SSK Okmeydanı Hastanesi'yle iç içe Şehrin merkezinde susuz, tuvaletsiz, gübre yiginlari içinde kurulu olan hayvan pazarini SSK Okmeydani Hastanesi'yle sadece bir duvar ayırıyor. Hastanenin yanında hayvan pazarı için yer gösteren ve hiçbir önlem almayan Şişli Belediyesi bu durumun insan sağlığı için tehdit oluşturduğunu ise görmezden geliyor. 2872 sayılı Çevre Kanunu'na göre hayvan satış yerlerinin kent merkezinde insan sağlığını tehdit etmeyecek yerlerde kurulması gerekiyor. "Belediye hiçbir şekilde bizimle ilgilenmiyor" diyen kurbanlık hayvan satıcısı Erkan Karabulut yaşadıklarını şöyle anlatıyor; "Önceki gece çadırların ortasında bulunan lağım borusu patladı. Çadırlar, hayvanlar lağım suları içinde kaldı. Belediyeyi aradık 2-3 saat sonra ancak geldiler. Biz onları beklemedik sırtımıza kadar suyun içinde kanal açmaya çalıştık. Hemen yanı başımızda hastane var. Ben parama bakarım anlayışı hakim. Şişli'nin göbeğinde rezillik içinde yaşıyoruz, belediye de seyirci kalıyor. Tüm bu manzaranın sorumlusu da belediyedir, çünkü biz onların gösterdiği yerde çadırlarımızı kurduk."
Bayram benim neyime
Cemal Dursun / Ulaş Emre Bayram öncesi çocuklari bayramlik, büyükleri de alişveriş telaşi sardi. Magazalara yaklaşamayan dar gelirlinin alişveriş adresi olarak bilinen Mahmutpaşa'ya gelen vatandaşlar siki pazarliklar sonucu çocuklarini sevindirecek giysiler almaya çalişti bu sene de. "Her şey 5 milyon", "Her şey 8 milyon" şeklinde bagirarak akşama kadar yagiş altinda satiş yapmaya çalişan esnaflar ise, işlerin durgunlugundan yakindilar. Tezgâhlarda kot pantolonlarin 10-15 milyon, kazaklarin 5-10 milyon, takim elbisenin de 25 milyon liradan satildigi Mahmutpaşa'da insanlar alışveriş yapmak için yağmur altında bir tezgâhtan diğerine koşturuyor. 350 milyon lira aylıkla çalışan 3 çocuk babası tekstil işçisi Ahmet Neğiş, tanesi 6 milyon lira alan 4 kazağı sıkı pazarlık sonucu 20 milyon liraya alıyor. Bizi görünce de, "Kendimize bir şey alamiyoruz. Çocuklara da almayinca üzülüyorlar. Aldigim maaşla karnimizi zor doyuruyoruz. Bayram benim neyime" diyor.
Kimsede para yok Sohbetimize ortak olan kazak satıcısı Cüneyt Bozkurt sabahtan beri iki tane kazak sattığını söylüyor. "Polis, zabıta, belediye burayı bitirdi" diyerek, alınan önlemlerden yakınan Bozkurt, "Şeker Bayrami'ndan beri iş yapamiyoruz. Vatandaşin cebinde para olmayinca biz kime satiş yapacagiz. Akşama kadar boş boş oturuyoruz" şeklinde konuşuyor. Çocuklariyla birlikte tezgâhlari gezen Melahat Açar ise çocuklarinin kimisine ayakkabi, kimisine pantolan kazak alarak, bayrami geçiştirmeye çalişiyor. 2 çocuk annesi Hatice Gümüştaş, bütçesi ancak seyyar saticidan alişveriş yapmaya yettigi için Mahmutpaşa'ya geldiğini anlatıyor.
Halk eti bayramda yiyebiliyor Ekonomik krizle mücadele etmeye çalışan halk, eti bayramdan bayrama görüyor. Türkiye'deki yıllık et tüketimi Amerika ve Avrupa ülkelerine göre ancak dörtte bir düzeyinde kalıyor. Konuya ilişkin bir değerlendirme yapan Prof. Dr. Mustafa Tayar, insanın günlük beslenmede alacağı proteinin yarısının hayvansal kaynaklı olması gerektiğini söyledi. Prof. Tayar, temel besin maddesi olarak ekmek ve diğer tahıldan mamul ürünleri kullanan halkın, günlük enerji ihtiyacının yüzde 50'sini de bu ürünlerden karşiladigini ifade ederek, "Türkiye'de süt, yoğurt ve et tüketiminde azalma yaşanıyor. Et ve et ürünleri ülke genelindeki tüketim yüzdesinin diğer gıda gruplarına göre yüzde 3'ü oranında. Kişi başına et tüketimi sadece kurban bayramlarında avrupa düzeyine çıkabilmektedir" diye konuştu.
Tuvalet için hastaneye Okmeydanı Piyalepaşa Bulvarı üzerinde kurulan kurban pazarında ilk bakışta diz boyu çamur ve dağ gibi yığılmış gübreler göze çarpıyor. Elindeki çekiçle yağmur altında çadırını onarmaya çalışan İsmail Yılmaz, Erzincan'dan binbir umutla geldiğini söylüyor İstanbul'a. Çadır kurmak için 40 metrelik yere 1 milyar kira ödediğini söyleyen Yılmaz, "10 gün için bir dünya para veriyoruz. 1 milyar 750 milyon lira da kamyon parası verdim. Yeme, içme hayvan yemi derken memlekete zararla dönüyoruz" diyor. "Üç yüze yakın insan var pazarda ama tuvaletimiz yok" eleştirisinde bulunan Yilmaz yaşadiklarini şöyle anlatiyor; "Mecbur kalınca SSK Okmeydanı Hastanesi ve camilerin tuvaletine gidiyoruz. Çamur içinde yüzüyoruz. Ödediğimiz paranın bir kısmıyla buraya çakıl taşı dökmüyorlar. İnsanlık dışı koşullarda yaşıyoruz. Piyalepaşa Bulvarı'nı kapatıp eylem yapmayı bile düşünüyoruz."
Makbuz değneğin ucunda Sivas'lı Ahmet Koç yıllardır İstanbul'a geldiği için biraz daha deneyimli olduğunu anlatıyor. Geçen seneye kadar Şişli Belediyesi'ne makbuz karşiliginda kira ödediklerini dile getiren Koç, belediyenin bu yil ihale yoluyla kiralama işini şahsa verdigini, bu durumunda bir dizi olumsuz yarattigini belirtiyor. Yer gösterilmedigi için hayvan gübrelerini mecburen yola döktüklerini kaydeden Koç, bu konudaki kaygilarini şöyle anlatiyor: "İki yanımızda hastane var. Belediyenin bu konuda daha duyarlı olması gerekiyor. Müşterilerimiz bile çamurdan, yığılmış gübreden, pislikten pazara girmek istemiyor. Bir de 60 metrelik yer için 1.5 milyar lira aldılar." Sivas'ta hayvan yetiştiriciligi yapan ve pazarda çadir kuranlardan biri de CHP Gölova Ilçe Başkani Zeki Ayanoglu. "1 milyar kira ödüyorum. Parayı alıp gidiyorlar, kime verdiğimiz bilmiyoruz. Sorunlarımızı anlatacak kimse de yok. Kısacası parayı ver başının çaresine bak diyorlar. Çadırlarımız alttan su alıyor bazen sabahlara kadar uyumuyoruz. Gübreyi akıllarına gelince kamyonlarla alıyorlar" diyen Ayanoğlu, en çok su sıkıntısı çektiklerini ifade ediyor.
SSK Okmeydanı Hastanesi'yle iç içe Şehrin merkezinde susuz, tuvaletsiz, gübre yiginlari içinde kurulu olan hayvan pazarini SSK Okmeydani Hastanesi'yle sadece bir duvar ayırıyor. Hastanenin yanında hayvan pazarı için yer gösteren ve hiçbir önlem almayan Şişli Belediyesi bu durumun insan sağlığı için tehdit oluşturduğunu ise görmezden geliyor. 2872 sayılı Çevre Kanunu'na göre hayvan satış yerlerinin kent merkezinde insan sağlığını tehdit etmeyecek yerlerde kurulması gerekiyor. "Belediye hiçbir şekilde bizimle ilgilenmiyor" diyen kurbanlık hayvan satıcısı Erkan Karabulut yaşadıklarını şöyle anlatıyor; "Önceki gece çadırların ortasında bulunan lağım borusu patladı. Çadırlar, hayvanlar lağım suları içinde kaldı. Belediyeyi aradık 2-3 saat sonra ancak geldiler. Biz onları beklemedik sırtımıza kadar suyun içinde kanal açmaya çalıştık. Hemen yanı başımızda hastane var. Ben parama bakarım anlayışı hakim. Şişli'nin göbeğinde rezillik içinde yaşıyoruz, belediye de seyirci kalıyor. Tüm bu manzaranın sorumlusu da belediyedir, çünkü biz onların gösterdiği yerde çadırlarımızı kurduk."
Bayram benim neyime
Cemal Dursun / Ulaş Emre Bayram öncesi çocuklari bayramlik, büyükleri de alişveriş telaşi sardi. Magazalara yaklaşamayan dar gelirlinin alişveriş adresi olarak bilinen Mahmutpaşa'ya gelen vatandaşlar siki pazarliklar sonucu çocuklarini sevindirecek giysiler almaya çalişti bu sene de. "Her şey 5 milyon", "Her şey 8 milyon" şeklinde bagirarak akşama kadar yagiş altinda satiş yapmaya çalişan esnaflar ise, işlerin durgunlugundan yakindilar. Tezgâhlarda kot pantolonlarin 10-15 milyon, kazaklarin 5-10 milyon, takim elbisenin de 25 milyon liradan satildigi Mahmutpaşa'da insanlar alışveriş yapmak için yağmur altında bir tezgâhtan diğerine koşturuyor. 350 milyon lira aylıkla çalışan 3 çocuk babası tekstil işçisi Ahmet Neğiş, tanesi 6 milyon lira alan 4 kazağı sıkı pazarlık sonucu 20 milyon liraya alıyor. Bizi görünce de, "Kendimize bir şey alamiyoruz. Çocuklara da almayinca üzülüyorlar. Aldigim maaşla karnimizi zor doyuruyoruz. Bayram benim neyime" diyor.
Kimsede para yok Sohbetimize ortak olan kazak satıcısı Cüneyt Bozkurt sabahtan beri iki tane kazak sattığını söylüyor. "Polis, zabıta, belediye burayı bitirdi" diyerek, alınan önlemlerden yakınan Bozkurt, "Şeker Bayrami'ndan beri iş yapamiyoruz. Vatandaşin cebinde para olmayinca biz kime satiş yapacagiz. Akşama kadar boş boş oturuyoruz" şeklinde konuşuyor. Çocuklariyla birlikte tezgâhlari gezen Melahat Açar ise çocuklarinin kimisine ayakkabi, kimisine pantolan kazak alarak, bayrami geçiştirmeye çalişiyor. 2 çocuk annesi Hatice Gümüştaş, bütçesi ancak seyyar saticidan alişveriş yapmaya yettigi için Mahmutpaşa'ya geldiğini anlatıyor.
Halk eti bayramda yiyebiliyor Ekonomik krizle mücadele etmeye çalışan halk, eti bayramdan bayrama görüyor. Türkiye'deki yıllık et tüketimi Amerika ve Avrupa ülkelerine göre ancak dörtte bir düzeyinde kalıyor. Konuya ilişkin bir değerlendirme yapan Prof. Dr. Mustafa Tayar, insanın günlük beslenmede alacağı proteinin yarısının hayvansal kaynaklı olması gerektiğini söyledi. Prof. Tayar, temel besin maddesi olarak ekmek ve diğer tahıldan mamul ürünleri kullanan halkın, günlük enerji ihtiyacının yüzde 50'sini de bu ürünlerden karşiladigini ifade ederek, "Türkiye'de süt, yoğurt ve et tüketiminde azalma yaşanıyor. Et ve et ürünleri ülke genelindeki tüketim yüzdesinin diğer gıda gruplarına göre yüzde 3'ü oranında. Kişi başına et tüketimi sadece kurban bayramlarında avrupa düzeyine çıkabilmektedir" diye konuştu.
Evrensel'i Takip Et