26 Aralık 2004 23:00
Devrimin sorunları tartışıldı
Latin Amerika ülkesi Ekvador'da her yıl yapılan 'Latin Amerika Devriminin Sorunları' seminerlerinin sekizincisi tamamlandı.
Bu yılkı seminerin ana konusu, "Kitle Mücadelesinin Örgütlenmesi: Ulusal ve Bölgesel Düzeyde Somut Deneyimler" olarak belirlenmişti. Seminer kapsamında düzenlenen panellerden birisi, "Yanki Emperyalizmine ve İsrail siyonizmine karşı Filistin ve Irak halklarının mücadelesi", diğeri ise "Emperyalist Egemenliğin Aracı Olarak Serbest Ticaret Anlaşmaları" oldu.
Felsefe Fakültesi'nde 13-17 Aralık tarihleri arasında yapılan seminere Quito Merkez Üniversitesi'nin Felsefe Fakültesi ev sahipliği yaptı. Öğretim üyeleri ve ögrencilerin de ilgi gösterdiği seminere, Ekvador'un birçok şehrinden sendika ve kitle örgütü yöneticileri de katıldılar. Başından itibaren, Latin Amerika ağırlıklı ve uluslararası bir karakter taşıyan seminere, bu sene 15 ülkeden 25 civarında örgütü temsilen delegasyonlar katıldı. Delegasyonların esas olarak ABD'den Arjantin'e kadar, Amerika kıtası ülkelerinden katılım gösterdigi gözlendi. Seminerde hazır bulunan Türkiye Devrimci Komünist Partisi delegasyonu, Türkiye'deki politik gelişmelerle ilgili sunumun yanısıra, Ortadoğu konusunun tartışıldığı panelde de konuşmacı olarak yeraldı ve bu konuda bir teblig sundu. Seminere sunulan tebliğler, daha sonra diğer belgelerle birlikte bir kitap haline getirilecek.
Kölelik anlaşmasına tepki Seminer sürerken, 15 Aralık'ta bir de gösteri düzenlendi. Birçok Latin Amerika ülkesinde halkların ve bazı hükümetlerin direnişi nedeniyle FTAA-ALCA (Amerikalar Serbest Ticaret Anlaşması) başarılı olamayınca, ABD tek tek ülkelere serbest ticaret anlaşmaları dayatıyor. Meksika'da ve Şili'de daha önceden imzalanmış olan ve yıkıcı etkiler yaratan bu anlaşmalar, şimdi de Ekvador'un boğazını sıkan bir tehdit durumunda. İmzacı ülkeleri, ABD karşısında yeni sömürgeci ilişkilere mahkûm eden bu anlaşmaya karşı, başını MPD (Demokratik Halk Hareketi) ve PCMLE'nin (Ekvador Marksist Leninist Komünist Partisi) çektiği güçlü bir halk hareketi bulunuyor. Bu tehdide karşı düzenlenen ve uluslararası delegasyonun da katıldığı gösteride; Ekvador, Kolombiya ve Peru'dan birer temsilci konuşma yaptılar.
Karar metinleri Seminerin sonunda şu konularda karar metinleri yayınlandı: ABD ve mütteffiklerinin Irak halkına karşı giriştikleri saldırının mahkûm edilmesi, işgalin sona erdirilmesi ve direnişin desteklenmesi l Filistin ile dayanışma
ALCA ve serbest ticaret anlaşmalarına karşı mücadele
Venezüella halkının emperyalizme ve gericiliğe karşı mücadelesinin desteklenmesi, Chavez hükümetine karşı yıkıcı saldırganlığın mahkûm edilmesi
ABD ambargosuna direnen Küba halkı ve devrimiyle dayanışma
Plan Kolombiya'ya karşı mücadele
Kıtadaki ve dünyadaki tüm politik tutuklularla dayanışma.
Coşkulu kapanış Onlarca tebliğ sunulan seminer, 17 Aralık günü sona erdi. Ekvador milli marşı ile başlayıp, enternasyonal marşı ile devam eden kapanış törenine; MPD'nin Anayasa Mahkemesi'ndeki ve Yüksek Seçim Kurulu'ndaki üyeleri ile MPD parlamento sözcüsü, Merkez Üniversite Rektör Yardımcısı, Felsefe Fakültesi Dekanı, çok sayıda öğretim üyesi, sendika ve kitle örgütlerinin yöneticileri ve gençlik katıldı. Semineri MPD ile birlikte düzenleyen PCMLE ulusal sözcüsü Oswaldo Palacio, yaptığı konuşmada; Ekvador'da ve Latin Amerika kıtasında halk ve gençlik hareketinde yeni bir yükselişin yaşandığını, bunu doğru hedeflere yönlendirmek için devrimcilere büyük görev düştüğünü ve seminerin bu bakımdan önem taşıdığını belirtti. Palacio, seminerin giderek kıta düzeyinde bir referans durumuna geldiğini ve önümüzdeki yıllarda da yoluna devam edeceğini kaydetti.
Seminerin sonuç bildirgesi "Latin Amerika bir nehir, bir volkan! Latin Amerika'da ve dünyada emekçilerin, ezilen halkların mücadelelerinden güç alan örgütler olarak, Ekvador'un başkenti Quito'da, işçi sınıfı ile halkların kurtuluş mücadelesini zafere kadar ilerletecek politik eylem ve deneyimlerimizi paylaşmak üzere biraraya geldik. Amerikan emperyalizminin halklara karşı saldırıya giriştiği, pazar ve etkinlik alanlarının hakimiyeti için öteki emperyalistlerle ve emperyalist bloklarla sürtüştüğü koşullarda, akıntıya karşı yürüyoruz. Askeri güç kullanan ABD ve mütteffikleri, halklara saldırıyor ve tehdit ediyorlar. Afganistan ve Irak, bu yeni hücumun ilk kurbanları oldular, ama askeri-politik hedefler listesi oldukça kabarıktır ve tüm kıtalardan ülkeleri içine almaktadır. Ancak müdahale ve militarizm, halkların mücadelesi ve direnişine çarpmaktadır. Irak'ta ABD, yasadışı seçim oyunu ile rejime sözde demokratik meşruluk saglamaya çalışırken, öte yandan esaslı bir ulusal kurtuluş savaşı vücut buluyor. Filistin'de halk, bir Filistin devletinin kurulması için kahramanca mücadele etmekte, Washington'un Ortadoğu'daki vurucu gücü olan Israil siyonizmine karşı savaşmaktadır. Aynı şekilde, Afganistan'da da direniş gelişiyor. Bu halklarla ve başka yerlerde direnenlerle dayanışma ve yanki militarizmini mahkûm etme doğrultusunda, dünya çapında güçlü bir kitlesel protesto hareketi gelişmektedir. Yanki barutunun kokusu sadece uzak memleketlere yayılmakla kalmıyor. Müdahaleci planlar bu kıtada da hayata geçiriliyor. "Plan Kolombiya"yı yeni bir evreye çıkarmak için politik ve ekonomik içerikli çabalar ısrarla devam ettiriliyor. ABD birçok bölge ülkesinde askeri üsler kurdu, ötekilerde de kurmayı hedefliyor. Küba ve Venezüella'ya karşı yıkıcı girişimler sürüyor. Fakat bunlar, bu ülke halklarının ve tüm Amerika halklarının direnişine çarpacaklardır. (...) Latin Amerika'da bir toplumsal kaynaşma yaşanıyor, kitle hareketi ve halkların bilinci gelişiyor. Gerileme dönemi geçmişte kaldı, bugün yeniden canlanma ve gelişen mücadele esas eğilimdir. Değişim isteği derinleşiyor ve şimdi birçok kesim, bunun ancak kavgayla ve halkların mücadelesiyle gerçekleşebileceğini daha iyi görüyor. (...) Kitle mücadelelerini kendi cografyasında hissetmeyen tek bir ülke yok. Ekvador'da, Arjantin'de, Bolivya'da halk isyan ve ayaklanmaları, yollara barikatların kurulması, sektörel, bölgesel ve ulusal düzeyde hayatın felce uğratılması örnekleri yaşandı. İşçiler, gençlik, yerli halklar, köylüler, topraksızlar, emekliler, kadınlar, küçük esnaf... IMF'ci, neoliberal, halk düşmanı politikalardan zarar gören herkes daha ileri mücadelelere girişti. Şili gibi, neoliberal reçetelerin model ülkesi olarak gösterilen bir ülkede de, benzer bir durum yaşanmaktadır. Toplumsal degişim arayışındaki Venezüella, Ekvador, Brezilya, Uruguay gibi ülkelerde ilerici demokratik güçlerin seçim zaferleri yaşandı. Bunların hiçbirisinin seçim programlarına ve halkın özlemlerine tümüyle bağlı kalmamalarına, hatta bazılarının ihanetine ragmen, durum budur. Önemli olan, halkların bu seçim başarılarını, oligarşiye ve yabancı müdahaleye karşı mücadelenin ve egemenlik, bağımsızlık, özgürlük ve sosyal değişim mücadelesinin bir unsuru olarak algılamalarıdır. Venezüella'da halk, Amerikan emperyalizminin politikalarını açıktan reddeden hükümete karşı başlatılmış olan (ve bugün de süren), ABD'den idare edilen darbeciliği yenilgiye ugrattı. Kolombiya'da, emperyalizm yandaşı Alvaro Uribe hükümetine karşı kitle mücadelesi, politik eylem ve isyancı güçlerin mücadelesi, halklar arasında sempatiyle karşılanıyor. Latin Amerika'daki kitle mücadeleleri; Asya, Afrika ve Ortadoğu'da işçilerin ve emekçi halkların emperyalist güçlere karşı sürdürdükleri mücadelenin bir parçasıdır. Bu halkların eylemleri de, gelişmiş kapitalist ülkelerdeki proletaryanın ve halkların kavgasıyla birleşmektedir. Bütün bu kanallar, örgütsel bir şema olmaktan ziyade; halkların, devrimcilerin, yurtseverlerin ve demokratların ortak mücadelesinin ifadesi olarak büyük antiemperyalist bir cephede birleşmelidir. Görevimiz, emperyalist egemenliği ve yerli egemen sınıfların sömürüsünü ortadan kaldırmak, Amerika'nın savaş planlarına ve ekonomik projelerine son vermektir. Ulusal egemenliğimizi, doğal kaynaklarımızı, çevremizi ve ideolojik saldırıya karşı halkların kültürel kimliklerini savunmak, kaçınılmaz bir görevdir. Kavgamız, devrimin zaferi için, halk iktidarı ve sosyalizm içindir."
Felsefe Fakültesi'nde 13-17 Aralık tarihleri arasında yapılan seminere Quito Merkez Üniversitesi'nin Felsefe Fakültesi ev sahipliği yaptı. Öğretim üyeleri ve ögrencilerin de ilgi gösterdiği seminere, Ekvador'un birçok şehrinden sendika ve kitle örgütü yöneticileri de katıldılar. Başından itibaren, Latin Amerika ağırlıklı ve uluslararası bir karakter taşıyan seminere, bu sene 15 ülkeden 25 civarında örgütü temsilen delegasyonlar katıldı. Delegasyonların esas olarak ABD'den Arjantin'e kadar, Amerika kıtası ülkelerinden katılım gösterdigi gözlendi. Seminerde hazır bulunan Türkiye Devrimci Komünist Partisi delegasyonu, Türkiye'deki politik gelişmelerle ilgili sunumun yanısıra, Ortadoğu konusunun tartışıldığı panelde de konuşmacı olarak yeraldı ve bu konuda bir teblig sundu. Seminere sunulan tebliğler, daha sonra diğer belgelerle birlikte bir kitap haline getirilecek.
Kölelik anlaşmasına tepki Seminer sürerken, 15 Aralık'ta bir de gösteri düzenlendi. Birçok Latin Amerika ülkesinde halkların ve bazı hükümetlerin direnişi nedeniyle FTAA-ALCA (Amerikalar Serbest Ticaret Anlaşması) başarılı olamayınca, ABD tek tek ülkelere serbest ticaret anlaşmaları dayatıyor. Meksika'da ve Şili'de daha önceden imzalanmış olan ve yıkıcı etkiler yaratan bu anlaşmalar, şimdi de Ekvador'un boğazını sıkan bir tehdit durumunda. İmzacı ülkeleri, ABD karşısında yeni sömürgeci ilişkilere mahkûm eden bu anlaşmaya karşı, başını MPD (Demokratik Halk Hareketi) ve PCMLE'nin (Ekvador Marksist Leninist Komünist Partisi) çektiği güçlü bir halk hareketi bulunuyor. Bu tehdide karşı düzenlenen ve uluslararası delegasyonun da katıldığı gösteride; Ekvador, Kolombiya ve Peru'dan birer temsilci konuşma yaptılar.
Karar metinleri Seminerin sonunda şu konularda karar metinleri yayınlandı:
Coşkulu kapanış Onlarca tebliğ sunulan seminer, 17 Aralık günü sona erdi. Ekvador milli marşı ile başlayıp, enternasyonal marşı ile devam eden kapanış törenine; MPD'nin Anayasa Mahkemesi'ndeki ve Yüksek Seçim Kurulu'ndaki üyeleri ile MPD parlamento sözcüsü, Merkez Üniversite Rektör Yardımcısı, Felsefe Fakültesi Dekanı, çok sayıda öğretim üyesi, sendika ve kitle örgütlerinin yöneticileri ve gençlik katıldı. Semineri MPD ile birlikte düzenleyen PCMLE ulusal sözcüsü Oswaldo Palacio, yaptığı konuşmada; Ekvador'da ve Latin Amerika kıtasında halk ve gençlik hareketinde yeni bir yükselişin yaşandığını, bunu doğru hedeflere yönlendirmek için devrimcilere büyük görev düştüğünü ve seminerin bu bakımdan önem taşıdığını belirtti. Palacio, seminerin giderek kıta düzeyinde bir referans durumuna geldiğini ve önümüzdeki yıllarda da yoluna devam edeceğini kaydetti.
Seminerin sonuç bildirgesi "Latin Amerika bir nehir, bir volkan! Latin Amerika'da ve dünyada emekçilerin, ezilen halkların mücadelelerinden güç alan örgütler olarak, Ekvador'un başkenti Quito'da, işçi sınıfı ile halkların kurtuluş mücadelesini zafere kadar ilerletecek politik eylem ve deneyimlerimizi paylaşmak üzere biraraya geldik. Amerikan emperyalizminin halklara karşı saldırıya giriştiği, pazar ve etkinlik alanlarının hakimiyeti için öteki emperyalistlerle ve emperyalist bloklarla sürtüştüğü koşullarda, akıntıya karşı yürüyoruz. Askeri güç kullanan ABD ve mütteffikleri, halklara saldırıyor ve tehdit ediyorlar. Afganistan ve Irak, bu yeni hücumun ilk kurbanları oldular, ama askeri-politik hedefler listesi oldukça kabarıktır ve tüm kıtalardan ülkeleri içine almaktadır. Ancak müdahale ve militarizm, halkların mücadelesi ve direnişine çarpmaktadır. Irak'ta ABD, yasadışı seçim oyunu ile rejime sözde demokratik meşruluk saglamaya çalışırken, öte yandan esaslı bir ulusal kurtuluş savaşı vücut buluyor. Filistin'de halk, bir Filistin devletinin kurulması için kahramanca mücadele etmekte, Washington'un Ortadoğu'daki vurucu gücü olan Israil siyonizmine karşı savaşmaktadır. Aynı şekilde, Afganistan'da da direniş gelişiyor. Bu halklarla ve başka yerlerde direnenlerle dayanışma ve yanki militarizmini mahkûm etme doğrultusunda, dünya çapında güçlü bir kitlesel protesto hareketi gelişmektedir. Yanki barutunun kokusu sadece uzak memleketlere yayılmakla kalmıyor. Müdahaleci planlar bu kıtada da hayata geçiriliyor. "Plan Kolombiya"yı yeni bir evreye çıkarmak için politik ve ekonomik içerikli çabalar ısrarla devam ettiriliyor. ABD birçok bölge ülkesinde askeri üsler kurdu, ötekilerde de kurmayı hedefliyor. Küba ve Venezüella'ya karşı yıkıcı girişimler sürüyor. Fakat bunlar, bu ülke halklarının ve tüm Amerika halklarının direnişine çarpacaklardır. (...) Latin Amerika'da bir toplumsal kaynaşma yaşanıyor, kitle hareketi ve halkların bilinci gelişiyor. Gerileme dönemi geçmişte kaldı, bugün yeniden canlanma ve gelişen mücadele esas eğilimdir. Değişim isteği derinleşiyor ve şimdi birçok kesim, bunun ancak kavgayla ve halkların mücadelesiyle gerçekleşebileceğini daha iyi görüyor. (...) Kitle mücadelelerini kendi cografyasında hissetmeyen tek bir ülke yok. Ekvador'da, Arjantin'de, Bolivya'da halk isyan ve ayaklanmaları, yollara barikatların kurulması, sektörel, bölgesel ve ulusal düzeyde hayatın felce uğratılması örnekleri yaşandı. İşçiler, gençlik, yerli halklar, köylüler, topraksızlar, emekliler, kadınlar, küçük esnaf... IMF'ci, neoliberal, halk düşmanı politikalardan zarar gören herkes daha ileri mücadelelere girişti. Şili gibi, neoliberal reçetelerin model ülkesi olarak gösterilen bir ülkede de, benzer bir durum yaşanmaktadır. Toplumsal degişim arayışındaki Venezüella, Ekvador, Brezilya, Uruguay gibi ülkelerde ilerici demokratik güçlerin seçim zaferleri yaşandı. Bunların hiçbirisinin seçim programlarına ve halkın özlemlerine tümüyle bağlı kalmamalarına, hatta bazılarının ihanetine ragmen, durum budur. Önemli olan, halkların bu seçim başarılarını, oligarşiye ve yabancı müdahaleye karşı mücadelenin ve egemenlik, bağımsızlık, özgürlük ve sosyal değişim mücadelesinin bir unsuru olarak algılamalarıdır. Venezüella'da halk, Amerikan emperyalizminin politikalarını açıktan reddeden hükümete karşı başlatılmış olan (ve bugün de süren), ABD'den idare edilen darbeciliği yenilgiye ugrattı. Kolombiya'da, emperyalizm yandaşı Alvaro Uribe hükümetine karşı kitle mücadelesi, politik eylem ve isyancı güçlerin mücadelesi, halklar arasında sempatiyle karşılanıyor. Latin Amerika'daki kitle mücadeleleri; Asya, Afrika ve Ortadoğu'da işçilerin ve emekçi halkların emperyalist güçlere karşı sürdürdükleri mücadelenin bir parçasıdır. Bu halkların eylemleri de, gelişmiş kapitalist ülkelerdeki proletaryanın ve halkların kavgasıyla birleşmektedir. Bütün bu kanallar, örgütsel bir şema olmaktan ziyade; halkların, devrimcilerin, yurtseverlerin ve demokratların ortak mücadelesinin ifadesi olarak büyük antiemperyalist bir cephede birleşmelidir. Görevimiz, emperyalist egemenliği ve yerli egemen sınıfların sömürüsünü ortadan kaldırmak, Amerika'nın savaş planlarına ve ekonomik projelerine son vermektir. Ulusal egemenliğimizi, doğal kaynaklarımızı, çevremizi ve ideolojik saldırıya karşı halkların kültürel kimliklerini savunmak, kaçınılmaz bir görevdir. Kavgamız, devrimin zaferi için, halk iktidarı ve sosyalizm içindir."
Evrensel'i Takip Et