13 Ekim 2004 21:00

İşçi kadının çocukları...

İşçi kadınların çocukları annesiz büyür... Küçükse yaşı ve bakacak kimse yoksa köye gönderilir. İşçi kadınların çocuklarının, babaları da işçidir. İşçi çocukları babasız büyür... Sigorta olmadığı için gidilen özel hastanenin doktoru sinir ilacı yazar 12 yaşındaki çocuğa...

Paylaş
İşçi kadınların çocukları yalnız büyür. Anneleri, fabrikada sigortasız, asgari ücretle ve 11 saat ayakta çalışırken çocuklar kendi başının çaresine bakar... İşçi kadın bir sıcak çorba yapmak için çocuklarına, evine erken gelemez. Gelirse işçi olarak kalamaz. Hele bir de Kıraç gibi bir yerde yaşanıyorsa... Ne park vardır, ne de yürünecek yol. Sokak araları oyun alanı, diz boyu çamur oyuncak olur. Okula gidemeyecek kadar küçükse yaşları ve bakacak kimse yoksa köye gönderilir çocuklar.. Fabrikada kreş yoktur ama fabrikada kreşe gidecek yaşta çocuklar çalıştırılır. Haftada bir telefonda anne sesi duyar çocuklar, ağlar ama bir şeyi değiştiremez. İşçi kadınların çocukları annesiz büyür... İşçi kadınların çocuklarının, babaları da işçidir. İşçi kadınların çocukları babasız da büyür. Daha 12 yaşında geleceğini düşünür. Daha 12 yaşında, sigorta olmadığı için gidilen özel hastanenin doktoru sinir ilacı yazar çocuğa.

'Kaldıramıyorum' Kıraç, Yenimahalle'de yaşıyor Semra Gökçe. Semra, 3 çocuk annesi ve fabrikada işçidir. Hem işçi hem anne olmak zordur. 2 çocuğunu okutabilmek için 6 yaşındaki küçük çocuğunu köye gönderir. Haftada bir telefonda sesini duyar ancak. "Bir anne olarak kaldıramıyorum." dese de eşi 2 ameliyat geçirmiştir ve fabrikada çalışamaz. Fırın işçiliğinden kurtulmak için açılan bakkal dükkanı borç içindedir. Kıraç'ta işçiler yaşar. Kıraç'ta yaşayanlar emeklerinin karşılığın alamadıkları için Kıraç'ta bakkallar da para kazanamaz. Semra'nın evi dere yatağında. Dere fabrika atığı kokar. O'nun evi de birçok işçininki gibi tapusuzdur. 4 senedir her yaz "eviniz yıkılacak" diye yazı gelir. 4 senedir eve tadilat yapılamaz. Kiralar 250 milyon. Kiraya çıkılamaz. 4 senedir çocuklar, her iş makinası gördügünde evlerini yıkmaya geldiklerini sanırlar. İşçi kadının işçi çocukları evlerini kaybetme korkusuyla yaşar.

Hastalanınca... Semra, 12 yaşındaki kızını yazın fabrikaya götürür. Götürür ki görsün hangi koşullarda çalıştığını ve okusun! "Bir ay yanımda götürdüm. Bak dedim, kanı beş kuruş etmeyen adamların lafını işitiyorum. Ama ekmek parası. Çocuklarım kimseye muhtaç kalmasın diye katlanıyorum. Bunları gör dedim. 'Okumak daha iyi' dedi. Şimdi, '3 sene sonra ben liseye gideceğim, üniversiteyi ya kazanamazsam ben ne yapacağım. Beni nasıl okutacaksınız?" diyor. Eğer kazanamazsa milyarlarca para ödemek gerekiyor çünkü. Çocuğun sinirleri bozuldu. Doktor sinir ilacı yazdı çocuğa." Kendi çocukları yaşında çocuklar çalışır Semra'nın fabrikasında. Kendi de bazen çocukları çalıştırmayı da düşünür. Kıyamaz. "Bir taraftan düşünüyorum anneleri de haklı. Bir taraftan düşünüyorum çocuk öğrenci, okuldan çıkarılıp çalıştırılıyor. Bazen ben de bunu çalıştırsam mı diyorum. Bir kere dedim, seni çıkarsam okuldan, sen çalışsan durumumuz daha iyi olur, diye. Baktım hastalandı. Doktora götürdüm. Dedim yok. Okumayı çok seviyor."

Çamur Semra'nın çocukları büyümüştür. Ama geçen seneye kadar işçi ailelerin küçük çocukları, anne sırtında okula giderler. Okul Esenyurt'ta, evleri Kıraç'tadır. Aradaki kurumuş dere yatağı çamur içinde ve derindir. Anneler çocuklarını sırtında geçirir dere yatağından. Kıraç'ta da okul vardır ama daha uzak olduğundan servis parası ister. Verilmez. İşçi çocukları, işçi semtlerinde yaşadıkları için belediyeyi de iyi bilir. İşçi semtlerine hiç bir hizmet gitmez. İşçiler sürekli belediyeye gider hizmet istemek için. Kıraçlı çocuklar bilir; yaşadıkları yerde oyun alanı, spor sahası bir yana, yol bile olmamasının nedenini. Kıraçlı işçi çocukları ayaklarında çamurla okula gittiğinde önce tuvalete gönderilir çünkü. Okulu kirletmesin diye...

Hastane İşçi çocukları sık hastalanır. Ama Kıraç'ta sağlık ocağı yetmez. Devlet hastanesi uzaktır. En yoksulların yaşadığı yerde en çok özel hastane vardır. Semra da en çok özel hastaneye götürür çocuklarını. Pazarlık eder. "Alıyorum borç götürüyorum. Geçen sene 1.5 milyar para verdim çocuk için. Bir kere baktım bakıcılar müşteri ile pazarlık ediyor. Röntgen çektireceğiz. 90 milyon istedi, 60 milyonum var dedim. Çekti. Bir de diyor ki kimseye söyleme. Cambaz olmuşlar iyice. Artık buradaki doktorlara da inanmıyorum." İşçi kadının talepleri de çocukları içindir. Semra da çocuklarına zaman ayırabilmek ister: "Zamanım olsa çocuğumu köye göndermek zorunda kalmam. İstiyorum ki çocuğum gelsin anne desin. Ama buna ben mecburum. Niye mecburum? Bu çocuklarım okusun diye. Her istediklerini alamıyorum. Ben bir ana olarak kaldıramıyorum. Belki ben yaşamadım, belki ben yapamadım ama onlar yaşasın istiyorum. Kaçıncı devirde yaşıyoruz!"

ÖNCEKİ HABER

Vestel'de işçi kıyımı

SONRAKİ HABER

Şiiler silah bırakmıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...