6 Nisan 2004 22:00
İşte AKP belediyeciliği
AKP'li belediye başkanları göreve başlar başlamaz takındıkları tavır ile ilerideki belediyecilik anlayışlarının ipuçlarını vermeye başladılar. Esenyurt Belediye Başkanlığı görevini birkaç gün önce devralan AKP'li Necmi Kadıoğlu'nun ilk işi, belediyenin içinde bulunan Esenyurt Kültür Merkezi'ni kapatmak ve Nâzım Hikmet afişleri ile dökümanlarını kaldırtmak oldu. Kültür merkezinin kapılarını kapatarak, kurs gören öğrencileri içeri aldırmayan, ancak velilerin protestosu sonucu tekrar açmak zorunda kalan Kadıoğlu'nun daha sonraki adımı, merkezde karikatür dersi veren Cumhuriyet gazetesi çizerlerinden Kamil Masaracı ve tiyatro eğitmeni Nâzım Yılmaz'ı, Park ve Bahçeler Müdürlüğü'ne sürmek oldu. Hocalara henüz resmi bildirimde bulunulmazken, Kadıoğlu'nun Özel Kalem Müdürü, şimdilik 'böyle bir şey olmadığını' ama ileride olabileceğini söyledi.
Bismillah demeden...
Kadıoğlu, görevi alır almaz önce Kültür Merkezi'ndeki Nâzım Hikmet afişi ile belediyenin hemen karşısındaki Nâzım Hikmet Kültür Merkezi inşaatında bulunan 'Nâzım aramızda' yazılı pankartı indirtti. Üçüncü gün ise kültür merkezinin giriş kapısını kapatarak, buraya giriş-çıkışları belediyenin ana kapısına kaydırdı. Böylece, kamerasız, x-ray cihazı olmadan isteyen herkesin girip çıktığı kültür merkezine giriş çıkışlar sıkı bir denetime alındı. Ardından resim ve heykel atölyesindeki insan heykelleri sergiden kaldırılarak, depoya konuldu. Resim ve heykel atölyelerinin kısa bir bir süre sonra kapatılacağı da kulaktan kulağa dolaşan söylentiler arasında.
Belediye yalanladı ama...
İş yoğunluğunu gerekçe göstererek telefonlarımıza çıkmayan Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu'nun yerine sorularımızı yanıtlayan Özel Kalem Müdürü Erkan Uzunay, iddiaları yalanlayarak, ilginç açıklamalarda bulundu. Henüz kimsenin görev yerinin değiştirilmediğini söyleyen Uzunay, "Şu an için böyle bir şey yok ama iki gün sonra olur mu olmaz mı bilemem. Yetersiz bulunursa hocalar görevden alınır, yerine çalışan kadrolar getiririlir" dedi.
"Yeterliliği" araştırılacak hocalardan Nâzım Yılmaz, Esenyurt'a tiyatroyu ilk getiren isim olarak tanınırken; Kamil Masaracı ise Cumhuriyet gazetesi çizerlerinden.
Kontrol edeceğiz Kültür Merkezi'nin kapısının kapatılma nedenini, "başıboşluğu engellemek" olarak savunan Uzunay, 15 yıldır hiçbir sorun yaşanmayan belediye için şöyle konuştu: "Kültür merkezine akşam saat 8-9'da insanlar girip çıkıyor. Kim oldukları belli değil. Belediyeden hırsızlık yapılsa, kimsenin haberi olmayacak. Burada tam bir başıboşluk hâkim. Bunları kontrol altına almak için kapıyı kapattık." "Bugüne kadar herhangi bir hırsızlık olmuş mu" sorumuza, "Olmamış ama bugüne kadar güvene dayalı bir sistem varmış" şeklinde ilginç bir açıklama yapan Uzunay, Kültür Merkezi'nin eğitimcilerini de zan altında bırakan açıklamalar yaptı: "Eğitim adı altında acayip işler yapıyorlar. Bilgisayar kursu veriyoruz diyorlar, bilgisayarlarda poker oynanıyor. Bunları kontrol altında tutmak lazım." Nâzım Kültür Merkezi'ndeki "Nâzım aramızda" pankartının, usulsüzlük nedeniyle inşaat durdurulduğu için indirildiğini öne süren Özel Kalem Müdürü, kafedeki Nâzım afişini ise öğrencilerin aldığını iddia ederek, şöyle konuştu: "Resimleri öğrenciler alıyor. İşte biz de bunun için kontrol etmek istiyoruz. Başkanın odasının önündeki Nâzım portresi duruyor. Tablolar duruyor. Tabii ileride bunlar değişebilir. Bazıları yenilenebilir."
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Bu da 'şipşak' fişleme Gökhan İmrek Polis; Güçbirliği'nin, 28 Mart yerel seçimlerinde Van belediye başkan adayı olan Mesut Öztürk'ün karşılama töreni sırasında gözaltına alınan ve ardından serbest bırakılan Ahmet Düşkün'ün peşini bırakmıyor. Önceki gün Ahmet Düşkün'ün evine gelen sivil bir polis, Düşkün'ün kimliğine el koyarak Van Tuşba Karakolu'na gelmesini istedi. Karakola gelirken de Düşkün'den yanına para almasını isteyen sivil polis, daha sonra evden ayrıldı. Dün sabah söz konusu karakola gittiğini ifade eden Ahmet Düşkün, başından geçenleri şöyle anlattı: "Sabah saat 08:00 gibi Tuşba Polis Karakolu'na gittim. Önceki gün evime gelen ve ismini bilmediğim sivil polis beni orada bekliyordu. İçeri girdiğimde kalkarak kendisiyle beraber gitmemi istedi. Karakoldan çıktık ve yürümeye başladık. Nereye gittiğimizi sorduğumda, 'Gidip fotoğraflarını çekeceğiz' dedi. Fotoğrafların niçin gerekli olduğunu sorduğumda ise; 'Lazım zamanı gelince öğrenirsin' yanıtını verdi."
Polis bir de azarladı Sivil polisin kendisini Cumhuriyet Caddesi'nde bulunan Foto Renk Stüdyosu'na götürerek fotoğraflarını çektirdiğini ifade eden Düşkün şöyle devam etti; "Önce önden daha sonra sağlı, sollu olmak üzere üç şekilde fotoğraflarımı çektiler. Daha sonra bana borcumun 9.5 milyon lira olduğunu söylediler. Üzerimde o kadar para olmadığımı söylediğimde ise sivil polis bağırarak beni azarladı." İnşaat işçisi olduğunu söyleyen Ahmet Düşkün, makbuzu cebine koyan sivil polisin "Artık gidebilirsin" diyerek kendisini serbest bıraktığını dile getirdi.
Can güvenliğim yok 1974 Hakkâri doğumlu ve iki çocuk babası olan Ahmet Düşkün, bu olaylardan sonra can güvenliğinin olmadığını söyledi. Fotoğrafların neden çekildiğine dair polisin kendisine bir şey söylemediğini ifade eden Düşkün, "Nedenini sorduğumda tehditvari bir şekilde 'Zamanı gelince öğrenirsin' dediler. Başıma herhangi bir şey gelirse bundan Van Emniyet Müdürlüğü sorumludur" dedi. Düşkün, İHD'ye başvurarak sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi.
Kontrol edeceğiz Kültür Merkezi'nin kapısının kapatılma nedenini, "başıboşluğu engellemek" olarak savunan Uzunay, 15 yıldır hiçbir sorun yaşanmayan belediye için şöyle konuştu: "Kültür merkezine akşam saat 8-9'da insanlar girip çıkıyor. Kim oldukları belli değil. Belediyeden hırsızlık yapılsa, kimsenin haberi olmayacak. Burada tam bir başıboşluk hâkim. Bunları kontrol altına almak için kapıyı kapattık." "Bugüne kadar herhangi bir hırsızlık olmuş mu" sorumuza, "Olmamış ama bugüne kadar güvene dayalı bir sistem varmış" şeklinde ilginç bir açıklama yapan Uzunay, Kültür Merkezi'nin eğitimcilerini de zan altında bırakan açıklamalar yaptı: "Eğitim adı altında acayip işler yapıyorlar. Bilgisayar kursu veriyoruz diyorlar, bilgisayarlarda poker oynanıyor. Bunları kontrol altında tutmak lazım." Nâzım Kültür Merkezi'ndeki "Nâzım aramızda" pankartının, usulsüzlük nedeniyle inşaat durdurulduğu için indirildiğini öne süren Özel Kalem Müdürü, kafedeki Nâzım afişini ise öğrencilerin aldığını iddia ederek, şöyle konuştu: "Resimleri öğrenciler alıyor. İşte biz de bunun için kontrol etmek istiyoruz. Başkanın odasının önündeki Nâzım portresi duruyor. Tablolar duruyor. Tabii ileride bunlar değişebilir. Bazıları yenilenebilir."
src=/resim/b1.gif width=5>



Bu da 'şipşak' fişleme Gökhan İmrek Polis; Güçbirliği'nin, 28 Mart yerel seçimlerinde Van belediye başkan adayı olan Mesut Öztürk'ün karşılama töreni sırasında gözaltına alınan ve ardından serbest bırakılan Ahmet Düşkün'ün peşini bırakmıyor. Önceki gün Ahmet Düşkün'ün evine gelen sivil bir polis, Düşkün'ün kimliğine el koyarak Van Tuşba Karakolu'na gelmesini istedi. Karakola gelirken de Düşkün'den yanına para almasını isteyen sivil polis, daha sonra evden ayrıldı. Dün sabah söz konusu karakola gittiğini ifade eden Ahmet Düşkün, başından geçenleri şöyle anlattı: "Sabah saat 08:00 gibi Tuşba Polis Karakolu'na gittim. Önceki gün evime gelen ve ismini bilmediğim sivil polis beni orada bekliyordu. İçeri girdiğimde kalkarak kendisiyle beraber gitmemi istedi. Karakoldan çıktık ve yürümeye başladık. Nereye gittiğimizi sorduğumda, 'Gidip fotoğraflarını çekeceğiz' dedi. Fotoğrafların niçin gerekli olduğunu sorduğumda ise; 'Lazım zamanı gelince öğrenirsin' yanıtını verdi."
Polis bir de azarladı Sivil polisin kendisini Cumhuriyet Caddesi'nde bulunan Foto Renk Stüdyosu'na götürerek fotoğraflarını çektirdiğini ifade eden Düşkün şöyle devam etti; "Önce önden daha sonra sağlı, sollu olmak üzere üç şekilde fotoğraflarımı çektiler. Daha sonra bana borcumun 9.5 milyon lira olduğunu söylediler. Üzerimde o kadar para olmadığımı söylediğimde ise sivil polis bağırarak beni azarladı." İnşaat işçisi olduğunu söyleyen Ahmet Düşkün, makbuzu cebine koyan sivil polisin "Artık gidebilirsin" diyerek kendisini serbest bıraktığını dile getirdi.
Can güvenliğim yok 1974 Hakkâri doğumlu ve iki çocuk babası olan Ahmet Düşkün, bu olaylardan sonra can güvenliğinin olmadığını söyledi. Fotoğrafların neden çekildiğine dair polisin kendisine bir şey söylemediğini ifade eden Düşkün, "Nedenini sorduğumda tehditvari bir şekilde 'Zamanı gelince öğrenirsin' dediler. Başıma herhangi bir şey gelirse bundan Van Emniyet Müdürlüğü sorumludur" dedi. Düşkün, İHD'ye başvurarak sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi.
Evrensel'i Takip Et