28 Mart 2004 22:00
1950 Kuşagi hâlâ başkaldiriyor
GÜNÜN YAZILARI
Dünya Kitapları'nın düzenlediği Tünel Söyleşileri'nin bu haftaki konukları olan Adnan Özyalçıner ve Demirtaş Ceyhun, "1950 Kuşagi ve Başkaldiri Edebiyati"nı anlattılar.
Beyoğlu Tünel'de bulunan Dünya Aktüel Kitabevi'ndeki söyleşide, yazar Adnan Özyalçiner, "edebiyat, kültür ve siyaset açısından başkaldıran bir kuşak" olarak nitelendirdiği 1950 Kuşağı yazarlarının, değişen dönemler ve koşullar içinde hep başkaldırı içinde olduklarını vurguladı. Gençlik yıllarında birlikte çıkardıkları "a dergisi"nin Demokrat Parti iktidarına karşı başkaldırı içinde olduğunu anlatan Özyalçıner, 1950 Kuşağı öykücülerinin tutumunu, Türkiye'nin yaşadigi dönemler ile birlikte aşama aşama anlatti: "27 Mayıs'tan sonra 'Özgürlük geldi' diye kapattıkları dergiyi, 1971 muhtırası koşullarında 'yeni a' dergisi adıyla yeniden çıkardık. 1980 sonrasında da, Yazko Edebiyat'ta bu başkaldiri tutumu sürdü. 80 sonrasi yazarlar sanatlarinda 'içe dönük' bir tutum izlerken, başkaldiriyi yine 1950 kuşagi yazarlari sürdürdü. Bugün, halki uyarma, başkaldiri, haksizliklara karşi çikma anlaminda edebiyatta bir gelişme görülmüyor. 80 sonrasi yazarlari hâlâ içsel tartişmalar sürdürüyorlar".
Eylemci bir kuşak 1940 kuşagindan farkli olarak "üstgerçekçi" ve "varoluşçu" öğeleri de kullandıklarını aktaran Özyalçıner, ancak bunu gerçeği daha farklı vermek için kullanılan bir yöntem, bir üslup olarak benimsediklerini söyledi. Adnan Özyalçıner, yaygın olarak söylenenin aksine sürrealizmin "gerçeküstücü"lük değil, "üstgerçekçilik", yani gerçeğin bir başka biçimde söylenişi olduğuna dikkat çekti. 1950 Kuşağı yazarlarının "başkaldiri"larını her dönem sürdürmeleri yanında, eylemci yanına da dikkat çeken Özyalçıner, "1950 Kuşagi'nın her bireyi, siyasal eylemlere katılırlardı. Önce eyleme gider, sonra gelip dergimizi hazırlardık" diye konuştu.
Bugüne dek araştirilmadi Demirtaş Ceyhun da konuşmasinda, 1950 Kuşagi'nın diğer kuşaklardan ayrı bir özelliği bulunduğunu belirterek, "Edebiyatta her kuşak kendi koydugu adla, ya da yayimladigi derginin adiyla anildi. Oysa, bizim kuşagin aklina hiç isim koymak gibi fikir gelmedi" dedi. Edebiyata önemli katkıları olmasına karşın, 1950 Kuşağı üzerinde ciddi bir araştırma yapılmamasından da yakınan Demirtaş Ceyhun, konuşmasına şöyle devam etti: "Bugün, 1950 Kuşagi öykücülügü diye bir kavram çikti. Adimiz bile 50 yil sonra konuldu ve yine biz tartişiyoruz". Ceyhun, dilin önemini vurguladığı konuşmasında, rönesanstan bugüne öykü, şiir ve edebiyatın gelişimini de ayrıntılı bir biçimde anlattı. Türk dili ve kültürünün 1950 sonrası bilinçli bir saldırı ile karşı karşıya olduğunu dile getiren Ceyhun, "1950'den sonra Rus salatası bile Amerikan salatası oldu" dedi.
Eylemci bir kuşak 1940 kuşagindan farkli olarak "üstgerçekçi" ve "varoluşçu" öğeleri de kullandıklarını aktaran Özyalçıner, ancak bunu gerçeği daha farklı vermek için kullanılan bir yöntem, bir üslup olarak benimsediklerini söyledi. Adnan Özyalçıner, yaygın olarak söylenenin aksine sürrealizmin "gerçeküstücü"lük değil, "üstgerçekçilik", yani gerçeğin bir başka biçimde söylenişi olduğuna dikkat çekti. 1950 Kuşağı yazarlarının "başkaldiri"larını her dönem sürdürmeleri yanında, eylemci yanına da dikkat çeken Özyalçıner, "1950 Kuşagi'nın her bireyi, siyasal eylemlere katılırlardı. Önce eyleme gider, sonra gelip dergimizi hazırlardık" diye konuştu.
Bugüne dek araştirilmadi Demirtaş Ceyhun da konuşmasinda, 1950 Kuşagi'nın diğer kuşaklardan ayrı bir özelliği bulunduğunu belirterek, "Edebiyatta her kuşak kendi koydugu adla, ya da yayimladigi derginin adiyla anildi. Oysa, bizim kuşagin aklina hiç isim koymak gibi fikir gelmedi" dedi. Edebiyata önemli katkıları olmasına karşın, 1950 Kuşağı üzerinde ciddi bir araştırma yapılmamasından da yakınan Demirtaş Ceyhun, konuşmasına şöyle devam etti: "Bugün, 1950 Kuşagi öykücülügü diye bir kavram çikti. Adimiz bile 50 yil sonra konuldu ve yine biz tartişiyoruz". Ceyhun, dilin önemini vurguladığı konuşmasında, rönesanstan bugüne öykü, şiir ve edebiyatın gelişimini de ayrıntılı bir biçimde anlattı. Türk dili ve kültürünün 1950 sonrası bilinçli bir saldırı ile karşı karşıya olduğunu dile getiren Ceyhun, "1950'den sonra Rus salatası bile Amerikan salatası oldu" dedi.
Evrensel'i Takip Et