20 Mart 2004 23:00
ABD'nin sivil silahları
Ortadoğu'ya kilitlendi
Cüneyt Zapsu'nun TESEV'e al atmasının sonuçları kısa sürede ortaya çıktı. Yönetim darbesinin ardından kurulan Dışişleri Komisyonu'na getirilen Özdem Sanberk'in ABD'nin Alman Marshall Fonu'nun üst düzey yetkilisi Ronald Asmus ile birlikte The Wall Street Journal'da 24 Ocak 2004 günü yazdıkları analiz, TESEV'in yeni rotasının, Amerika'nın Ortadoğu projeleriyle paralel ilerleyeceğinin bir göstergesiydi.
20. yüzyılın büyük kısmında Batı'nın güvenliğine yönelik en büyük tehditlerin Avrupa ve Avrasya kıtalarından geldiğini, bugün ise tehditlerin kaynağının Kuzey Afrika'dan Afganistan'a kadar uzanan geniş Ortadoğu olduğunu savunulduğu analizde, bu coğrafyada da ABD için tek anahtar ülkenin Türkiye olduğunu savunuyordu yazarlar. Ve üstlenilecek yeni rolü de şöyle tarif ediyorlardı:
"Ancak, anahtar olmasındaki tek faktör topraklarının yeri değil. Bugünkü Türkiye'nin nerede olduğu kadar, ne olduğu da önemli... Eğer Batı Büyük Ortadoğu'ya yönelik yeni ve etkili bir strateji yürütmekte hüner gösterecekse, Türkiye'nin bölge hakkındaki kavrayış ve bilgisi gereklidir... Bugün Washington ve Ankara, Irak savaşının ardından ilişkilerini yeniden inşa etmeye bakıyor. Ve bu yılın sonunda AB Türkiye'nin muhtemel üyeliğiyle ilgili anahtar kararlar almakla yüz yüze. İstanbul'da yapılacak NATO zirvesi varken, ABD, Avrupa ve Türkiye'yi Büyük Ortadoğu'ya yönelik ortak bir strateji konusunda bir araya getirebilecek daha iyi bir zamanlama olamaz."
Sanberk ve Asmus Türkiye'deki hükümete tevsiyelerde bulunmayı da ihmal etmedi:
"Eğer Türkiye de kilit bir devlet olmak istiyorsa, öyle düşünüp davranmaya başlamak zorunda. Bu da demektir ki; Türkiye'de, daha dar bir ulusal gündemi savunmaya istekli ve yetenekli; Soğuk Savaş döneminde Batı Almanya'nın bir müttefik olarak yaptığı değerli sorumluluğu üstlenmeye hazırlıklı bir liderler kuşağına ihtiyacımız var..."
Bu analizde savunulan fikirler, 29 Ocak 2004 günü Başbakan Erdoğan tarafından Perle'ün think-tank kuruluşu AEI'nin düzenlediği "Muhafazakâr Demokrasi ve Özgürlüğün Küreselleşmesi" konulu konferansta da aynen dile getirildi.
Ortadoğu'nun sivil örgütü yaratılacak!
TESEV'deki Amerikancı üyeler, ABD projesine destek verilmesi gerektiğini açıktan yazarken, TESEV içindeki Soros'çu kanat ise bu desteğin "sivil projesini" yavaş yavaş kamuoyunun önüne çıkarttı. Bilgi Üniversitesi'nde düzenlenen "Ortadoğu'da Sivil Toplum ve Demokrasi" konulu konferansa çağrılan Prof. Dr. Saadettin İbrahim, bütün bölgeyi kapsayacak bir "sivil toplum örgütünün" kurulması gerektiğini söylüyordu. Böyle bir projeyi de Türkiye'de TESEV ile birlikte yürükteceklerini, ilk defa deklare ediyordu.
Bu sivil toplum ağı, Soros'un Gürcistan, Arnavutluk ve Yugoslavya'da kurduğu örgütlerin bir benzeri olacak. TESEV'in birlikte çalıştığı Prof. Dr. Saadettin İbrahim ise bu konuda biçilmiş bir kaftan! Mısır ve Arap dünyasının en önde gelen sivil toplum, insan hakları ve demokrasi savunucularından birisi olarak gösterilen İbrahim, Mısır'da benzeri bir çalışmayı uzun süredir yürütüyor zaten.
Bölgeyi demokratikleştireceği gerekçesiyle Amerikan işgaline verdiği destek ile Mısır'da büyük tepki toplayan İbrahim'in başında bulunduğu "İbni Haldun Araştırmalar Merkezi", Soros tarafından kurulmuş bir kurum. TESEV'in "Global teröre karşı sivil bir cevap" başlığıyla bu yıl başlattığı proje için Soros'un verdiği fonun ise 2 milyon dolara yakın olduğu söyleniyor. Nitekim Soros Vakfı'nın Türkiye'de 2004 yılı için verdiği mali destek listesinin başında TESEV'in projesi yer alıyor.
TESEV, projeden çıkan sonuçların bir rapor halinde İstanbul'da düzenlenecek NATO zirvesine sunulacağını açıkladı. NATO zirvesine sunmayı düşündüğü deklarasyondaki şu ifadeler, TESEV'in ne yapmaya çalıştığının bir kanıt değil mi: "Batı, kendi yanlısı oldukları için otoriter rejimlere verdiği desteği, sivil unsurlara aktarmalıdır."
Görünen o ki, Amerikan füzelerinin ardından bu kez de dünyanın önde gelen finans devlerinin fonlarının doldurduğu "sivil silahlar", Ortadoğu'ya kilitlenmiş durumda...
Evrensel'i Takip Et