12 Mart 2004 23:00
Nükleer dehşete karşı
Din adamları ve bilim çevrelerinin oluşturduğu bir grup, ABD ve diğer nükleer silah kullanan ülkelerden bir daha bu silahları kullanmayacaklarına dair teminat vermelerini ve grubun hazırladığı nükleer silahsızlanma taahhütnamesini imzalamalarını istedi. Öneriyi hazırlayanlar arasında Rusya, İngiltere, Almanya, İtalya, Avustralya, Belçika, İspanya, İsveç, Nijerya, Güney Afrika, Kongo, Filipinler, Haiti, Avusturya ve Yeni Zelanda'dan da kurumlar bulunuyor.
'Ahlaki yanlış' Aralarında ABD Ulusal Kiliseler Konseyi (NCC) ve Pax Christi'nin de bulunduğu 76 kurum, bu tür silahların nesilleri etkileyen ölümcül silahlar olduğunu ilan ederek, ABD'nin yeni nükleer silahlar üretmesi konusunda kaygılı olduklarını açıkladılar. Yapılan açıklamalarda 'mini nükleer' ya da 'sığınak basan' olarak isimlendirilen bombaların dahi yıkıcı etkilere sahip olduğu belirtildi. Açıklamada şu sözlere yer verildi: "Önlem adına nükleer silahların kullanılması ahlâki olarak yanlıştır. Bu bombalar masum insanları siyasi ve askeri amaçlara esir eder." NCC Genel Sekreteri Robert Edgar, Bush yönetiminin yeni nükleer silah üretme planları çerçevesinde sunulan teklifin aciliyet içerdiğini söyledi. Asıl şeytan kim? 1985 Nobel Ödülü sahiplerinden Nükleer Politika Araştırmalar Enstitüsü'nden Helen Caldicott, "Bence hiçbir şey değişmez ve Bush tekrar seçilirse, 10-20 yıl sonra dünyada neredeyse yaşam sona erecek" diye konuştu, Bush'un 'şeytan üçgeni' suçlamalarına gönderme yapan Caldicott," Bu durumda 'günah' ve 'şeytan' kelimelerini kullanmak uygun düşer. Şu doğru ki; dünyadaki yaşamı sona erdirecek güç şeytanın elinde" dedi.
Anlaşmaları tanımıyorlar 1968 tarihli Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) uyarınca; anlaşmaya imza atan devletler yalnızca diğer ülkelerin nükleer silaha sahip olmasını engellemeyi değil, kendi ellerinde bulunan nükleer silahları da yok etmeyi taahhüt ediyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi, 1996 yılında NPT'nin silahsızlanmayı öngördüğünü kabul etmiş ve bu anlaşma 2000 yılında BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi tarafından tekrar onaylanmıştı. Ancak 2001 yılında göreve gelen George W. Bush yönetimi nükleer silahsızlanma anlaşmalarından çekilirken yenilerini de tanımıyor. Nükleer Denemelerin Yasaklanmasına Dair Kapsamlı Anlaşma'ya (CTBT) muhalefet eden ABD, daha önce imza atılan anlaşmalara da uymayacağını kaydetti. Barış savunucularını endişenlendiren başka bir durum ise, Bush yönetiminin mini nükleer ya da sığınak basanlar gibi yeni atom silahlarının geliştirilmesine karşı 1993'te konulan yasağı geçersiz kılma çabaları. Bush yönetimi, yeni savaş konsepti çerçevesinde bu tür bombaları 'bölgesel savaşlarda' kullanmayı planlıyor. ABD, yeni ölüm silahları geliştirmek için geçen sene 7.5 milyon dolar harcadı.
Çifte standart Kendisini her türlü anlaşmadan muaf tutmaya çalışan ABD, İran ve Kuzey Kore gibi ülkeleri bu konuda baskı altında tutuyor. Washington, açık denizlerde nükleer program geliştirmede kullanılabilecek madde ya da teknolojik alet taşıyan gemilerin durdurulmasını dahi talep ediyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Malezya temsilcisi Hüseyin Hanif, bunun çifte standart olduğunu ve NPT'nin uygulanmasını zora soktuğunu belirtti.
'Ahlaki yanlış' Aralarında ABD Ulusal Kiliseler Konseyi (NCC) ve Pax Christi'nin de bulunduğu 76 kurum, bu tür silahların nesilleri etkileyen ölümcül silahlar olduğunu ilan ederek, ABD'nin yeni nükleer silahlar üretmesi konusunda kaygılı olduklarını açıkladılar. Yapılan açıklamalarda 'mini nükleer' ya da 'sığınak basan' olarak isimlendirilen bombaların dahi yıkıcı etkilere sahip olduğu belirtildi. Açıklamada şu sözlere yer verildi: "Önlem adına nükleer silahların kullanılması ahlâki olarak yanlıştır. Bu bombalar masum insanları siyasi ve askeri amaçlara esir eder." NCC Genel Sekreteri Robert Edgar, Bush yönetiminin yeni nükleer silah üretme planları çerçevesinde sunulan teklifin aciliyet içerdiğini söyledi. Asıl şeytan kim? 1985 Nobel Ödülü sahiplerinden Nükleer Politika Araştırmalar Enstitüsü'nden Helen Caldicott, "Bence hiçbir şey değişmez ve Bush tekrar seçilirse, 10-20 yıl sonra dünyada neredeyse yaşam sona erecek" diye konuştu, Bush'un 'şeytan üçgeni' suçlamalarına gönderme yapan Caldicott," Bu durumda 'günah' ve 'şeytan' kelimelerini kullanmak uygun düşer. Şu doğru ki; dünyadaki yaşamı sona erdirecek güç şeytanın elinde" dedi.
Anlaşmaları tanımıyorlar 1968 tarihli Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) uyarınca; anlaşmaya imza atan devletler yalnızca diğer ülkelerin nükleer silaha sahip olmasını engellemeyi değil, kendi ellerinde bulunan nükleer silahları da yok etmeyi taahhüt ediyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi, 1996 yılında NPT'nin silahsızlanmayı öngördüğünü kabul etmiş ve bu anlaşma 2000 yılında BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi tarafından tekrar onaylanmıştı. Ancak 2001 yılında göreve gelen George W. Bush yönetimi nükleer silahsızlanma anlaşmalarından çekilirken yenilerini de tanımıyor. Nükleer Denemelerin Yasaklanmasına Dair Kapsamlı Anlaşma'ya (CTBT) muhalefet eden ABD, daha önce imza atılan anlaşmalara da uymayacağını kaydetti. Barış savunucularını endişenlendiren başka bir durum ise, Bush yönetiminin mini nükleer ya da sığınak basanlar gibi yeni atom silahlarının geliştirilmesine karşı 1993'te konulan yasağı geçersiz kılma çabaları. Bush yönetimi, yeni savaş konsepti çerçevesinde bu tür bombaları 'bölgesel savaşlarda' kullanmayı planlıyor. ABD, yeni ölüm silahları geliştirmek için geçen sene 7.5 milyon dolar harcadı.
Çifte standart Kendisini her türlü anlaşmadan muaf tutmaya çalışan ABD, İran ve Kuzey Kore gibi ülkeleri bu konuda baskı altında tutuyor. Washington, açık denizlerde nükleer program geliştirmede kullanılabilecek madde ya da teknolojik alet taşıyan gemilerin durdurulmasını dahi talep ediyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Malezya temsilcisi Hüseyin Hanif, bunun çifte standart olduğunu ve NPT'nin uygulanmasını zora soktuğunu belirtti.
Evrensel'i Takip Et