10 Mart 2004 23:00
'Örnek kent'te ibretlik ölüm!
GÜNÜN YAZILARI
Ayazma'da yüzlerce çocuğun gömülü olduğu "Çocuk Mezarlığı"'ndaki mezarlara önceki gün bir yenisi daha eklendi. 986 sıra numaralı mezara, iki buçuk yaşındaki Muhammet Ağrıçal'ın cenazesi defnedildi. Nice yaşıtı gibi O da, Ayazma Deresi'nin kirli sularında yitip gitti. Koca koca fabrikaların atıkları ve lüks sitelerin kanalizasyonu sonucu oluşan dereyi ıslah etmeyen, atık sularını engellemeyen, Ayazma'yı 5 bin nüfusu ile "İstanbullu" saymayan yerel yönetim anlayışı, bir cana daha maloldu. Muhammet Ağrıçal'ın ne ilk, ne de son "cinayet" olduğu Ayazma'da, "Çocuk Mezarlığı" büyüdükçe, Ayazmalıların "Seçim dönemi gelip bizden oy istemesinler" çığlığı da büyüyor.
Örnek kentin örnek mahallesi!
Muhammet Ağrıçal'ı iki buçuk yaşında ölümle tanıştıran süreç, ailesinin bundan 7 yıl önce İstanbul'a göç ettiği, yani Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün AKP adaylarına oy isterken "örnek" olarak gösterdiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı döneme rastlıyor.
Ağrıçal ailesi, İstanbul'a iş bulmak ve daha iyi bir yaşam kurabilmek umuduyla Muş'tan göç ediyor. Ne elektriği, ne suyu, ne de yol ve kanalizasyonu olan ve aradan geçen 7 yılda da bu hizmetlerin getirilmediği Ayazma'ya yerleşiyor. Baba Turan Ağrıçal, mahalledeki herkes gibi, ailesi için güç bela derme çatma bir ev yaptıktan sonra, iş buldukça konfeksiyonlarda çalışmaya başlıyor. Bu arada Ağrıçal ailesinin nüfusu da, önce Funda, ardından Muhammet'in doğumuyla dörde çıkıyor.
Mezarlık büyüyor Resmi adı Ziya Gökalp Mahallesi olan Ayazma, Küçükçekmece sınırları içinde 5 bin nüfuslu bir mahalle. 1988'lerden bu yana Orta Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu'dan göç eden yoksulların buluştuğu bir yer. Yatırım yapmak bir yana, bugüne kadarki yerel yönetimlerin en temel hizmetleri bile götürmediği Ayazma'da, evler tepelere gelişigüzel dizili. Yol dedikleri, çamurdan patikalardan ibaret. Elektrik, su ve kanalizasyon yok. Ayazma'nın tam ortasından geçen dere ise, Başakşehir gibi lüks sitelerin lağım sularını taşıyan açık bir kanalizasyon görünümünde. Çevredeki fabrikaların atıkları da kanalizasyon suları ile birlikte bu dereden akıyor. Islah çalışması yapılmayan, üzeri kapatılmayan bu dere, zaten sefalet ve yoksullukla boğuşan Ayazma halkına, bir de çeşitli hastalıkları taşıyor. Oyun alanı ya da çocuk parkı şöyle dursun, oynayacakları asfalt yol bile olmadığı için Ayazmalı çocuklar günlerini bu derenin kenarında geçiriyor. "Çocuk Mezarlığı"nın bu denli büyümesinin temel nedeni de işte bu koşullar.
Oyun oynuyordu Tüm bu koşulllar, Muhammet Ağrıçal'ın ömrünü iki buçuk yıl da tamamlamasına neden oldu. Muhammet, bir parkın dahi olmadığı Ayazma'da, iki gün önce, kendini oyuna kaptırmışken, dengesini kaybetti ve dereye düştü. Onu, 300 metre ötede bulan yine Ayazmalı çocuklar oldu. Üstelik, bir başka trajedi daha gizliydi bu olayda. 11 yaşındaki Fatih Aktay, lağım sularının aktığı derede Muhammet'i gördüğünde, önce oyuncak bebek sandı bu minicik cansız bedeni. Sevinçle eğilip almak istediğinde ise, Muhammet Ağrıçal'ın cansız bedenini fark etti. Fatih Aktay da, yüzlerce Ayazmalı ile birlikte önceki gün küçük Muhammet'in cenazesindeydi. Ayazma halkı, cenazede sadece Muhammet'e değil, "Çocuk Mezarlığı"nda yatan yüzlerce evladına da ağlıyordu. Ayazma'nın çamurlu yollarına, "kirli" dereye ve kendi çocuklarına bakarak; "Küçük Muhammet'in ne suçu vardı?" diye feryat ediyorlardı. Oy istemesinler! Evden bozma, yeşile boyanmış ve fıçıdan yapılmış minaresiyle Ayazma Cami, üzgün ve öfkeli bir cenazeye daha tanık oldu. Ayazmalılar, Muhammet'in son olmadığını bilerek şöyle haykırıyorlardı: "Seçim döneminde bizden oy istiyorlar. Ama Ayazma'da elektrik yok, su yok, yol yok, kanalizasyon yok. Ayazma'da hiçbir şey yok". Ayazma halkı kızgındı; "paraları olmadığı için, yoksulluk içinde kıvrandıkları için yöneticilerin kendilerini görmediğini, seslerini duymadığını" söylüyorlardı. Muhammet'in annesinin ağıtlarına; "Artık anneler, analar ağlamasın. Devlet artık anneleri ağlatmasın" çığlıkları karışıyordu Ayazma'da... Muhammet Ağrıçal, artık, taşı bile olmayan mezarında, "No: 986" yazılı tahta parçasının hemen altında yatıyor. Başbakan Erdoğan'ın sık sık yerel yönetim anlayışına "örnek" gösterdiği İstanbul'da...
Mezarlık büyüyor Resmi adı Ziya Gökalp Mahallesi olan Ayazma, Küçükçekmece sınırları içinde 5 bin nüfuslu bir mahalle. 1988'lerden bu yana Orta Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu'dan göç eden yoksulların buluştuğu bir yer. Yatırım yapmak bir yana, bugüne kadarki yerel yönetimlerin en temel hizmetleri bile götürmediği Ayazma'da, evler tepelere gelişigüzel dizili. Yol dedikleri, çamurdan patikalardan ibaret. Elektrik, su ve kanalizasyon yok. Ayazma'nın tam ortasından geçen dere ise, Başakşehir gibi lüks sitelerin lağım sularını taşıyan açık bir kanalizasyon görünümünde. Çevredeki fabrikaların atıkları da kanalizasyon suları ile birlikte bu dereden akıyor. Islah çalışması yapılmayan, üzeri kapatılmayan bu dere, zaten sefalet ve yoksullukla boğuşan Ayazma halkına, bir de çeşitli hastalıkları taşıyor. Oyun alanı ya da çocuk parkı şöyle dursun, oynayacakları asfalt yol bile olmadığı için Ayazmalı çocuklar günlerini bu derenin kenarında geçiriyor. "Çocuk Mezarlığı"nın bu denli büyümesinin temel nedeni de işte bu koşullar.
Oyun oynuyordu Tüm bu koşulllar, Muhammet Ağrıçal'ın ömrünü iki buçuk yıl da tamamlamasına neden oldu. Muhammet, bir parkın dahi olmadığı Ayazma'da, iki gün önce, kendini oyuna kaptırmışken, dengesini kaybetti ve dereye düştü. Onu, 300 metre ötede bulan yine Ayazmalı çocuklar oldu. Üstelik, bir başka trajedi daha gizliydi bu olayda. 11 yaşındaki Fatih Aktay, lağım sularının aktığı derede Muhammet'i gördüğünde, önce oyuncak bebek sandı bu minicik cansız bedeni. Sevinçle eğilip almak istediğinde ise, Muhammet Ağrıçal'ın cansız bedenini fark etti. Fatih Aktay da, yüzlerce Ayazmalı ile birlikte önceki gün küçük Muhammet'in cenazesindeydi. Ayazma halkı, cenazede sadece Muhammet'e değil, "Çocuk Mezarlığı"nda yatan yüzlerce evladına da ağlıyordu. Ayazma'nın çamurlu yollarına, "kirli" dereye ve kendi çocuklarına bakarak; "Küçük Muhammet'in ne suçu vardı?" diye feryat ediyorlardı. Oy istemesinler! Evden bozma, yeşile boyanmış ve fıçıdan yapılmış minaresiyle Ayazma Cami, üzgün ve öfkeli bir cenazeye daha tanık oldu. Ayazmalılar, Muhammet'in son olmadığını bilerek şöyle haykırıyorlardı: "Seçim döneminde bizden oy istiyorlar. Ama Ayazma'da elektrik yok, su yok, yol yok, kanalizasyon yok. Ayazma'da hiçbir şey yok". Ayazma halkı kızgındı; "paraları olmadığı için, yoksulluk içinde kıvrandıkları için yöneticilerin kendilerini görmediğini, seslerini duymadığını" söylüyorlardı. Muhammet'in annesinin ağıtlarına; "Artık anneler, analar ağlamasın. Devlet artık anneleri ağlatmasın" çığlıkları karışıyordu Ayazma'da... Muhammet Ağrıçal, artık, taşı bile olmayan mezarında, "No: 986" yazılı tahta parçasının hemen altında yatıyor. Başbakan Erdoğan'ın sık sık yerel yönetim anlayışına "örnek" gösterdiği İstanbul'da...
Evrensel'i Takip Et