5 Mart 2004 23:00

Tek haneli yüksek enflasyon!

Enflasyonun tek haneye gerilemesi hükümet tarafından bir zafer olarak sunuluyor. Ancak bu sözde zaferin gizlediği gerçekler var. IMF ile birlikte yönetilen ve sadece enflasyonun düşürülmesine odaklanmış ekonomi politikaları, enflasyonu düşürmekle birlikte halka yeni faturalar çıkarıyor. İktisatçı Mustafa Sönmez'in araştırması bu gözlerden kaçırılmaya çalışılan gerçekleri su yüzüne çıkarıyor. Sönmez'e göre enflasyonunun düşürülmesinin ortaya çıkardığı beş fatura var:
  • Reel ücretler, maaşlar, emekli gelirleri geriledi. Reel ücretler gerileyince, ürün maliyetleri, dolayısıyla fiyatlara yansıması da azaldı. Reel maaşların gerilemesi, devletin harcamalarını azalttı.
  • Reel gelirlerin azalması tarımda da sürdü. Gıda ve tarım grubu fiyatlarında hissedilir bir düşüş görüldü. Bu da genelde fiyatların temposunu yavaşlattı.
  • Tarım ve tarım dışındaki reel gelirlerin azalması, iç talebi düşürdü. İç talep yavaşlayınca fiyatlardaki artış da geriledi. Gerileyen iç talep, içerideki fiyatların da artışını frenledi.
  • Dövizdeki tırmanış yavaşlatıldı. 2002'de ortalama 1 milyon 512 bin TL olan döviz kuru, 2003'te ortalama 1 milyon 500 bin TL'de tutuldu. İthalattaki patlamaya rağmen, üretim için ithal edilen hammadde, yarı mamul madde fiyatları, bu sayede daha ucuza mal edildi. Bu da fiyatları geriletici bir etki yarattı.
  • Kamu kuruluşlarının ürettiği ya da ithal ettiği kamu mal ve hizmetlerinin fiyatları düşük tutulunca, bunları girdi olarak kullanan özel sektörde ürün maliyetleri, dolayısıyla fiyatlar da yavaşladı. KİT'lerin ileride mali bunalım yaşamalarına yol açacak bu uygulama ile kamu mal ve hizmetlerinin fiyatları, özel sektör fiyatlarının gerisinde kaldı. Sönmez'e göre; enflasyonun yavaşlamasında en önemli etken, iç tüketimde zoraki daralma oldu. Ailelerin özel tüketim harcamaları, devletin tüketim ve yatırım harcamaları ile özel sektörün yatırım harcamaları, toplam iç tüketimi oluşturuyor. Bu alt başlıklardan oluşan iç tüketim, kriz yılı 2001'de, bir önceki yıla göre, reel olarak yüzde 14 gerilemişti. Nüfusun her yıl 1 milyon dolayında artmasına rağmen 2002 ve 2003'te ulaştığı seviye, kriz öncesini yani 2000'deki tüketim seviyesini yakalayamadı. 2003 tüketimi, 2000'in hala reel olarak yüzde 10 altındaydı.

    Tüketim azaldı Türkiye nüfusu her yıl yüzde 1.6 dolayında artıyor ve bu, dört yılda nüfusa 4 milyon kişinin eklenmesi demek. Nüfustaki bu artışa karşın, ailelerin tüketim harcaması, 2000 yılında 62 trilyon TL iken 2003 yılında 60.1 trilyona geriledi. Bu, kişi başına 1987 fiyatlarıyla 913 bin TL olan tüketimin 2003 yılında 850 bin TL'ye inmesi, yani dört yılda yüzde 7 dolayında azalması demek. Ailelerin gıda harcamaları, bütçeden daha öncelikli ve daha çok payı almaya başladı ve aile bütçesinin ancak yüzde 37-38'i ile mutfak harcamaları karşılanır oldu.

    İşsizlik Sönmez'e göre; enflasyonu yavaşlatma çabasının ağır bir faturası da artan işsizlik oldu. Toplumdaki reel gelir kayıplarının telafisi hiç dert edilmemekte, aynı işin daha az işçi tarafından yapılmasına dayanan katmerli sömürü, "verimlilik artışının şahlanışı" olarak alkışlanmakta, hatta teşvik edilmekte. Yavaşlayan enflasyona rağmen reel faizler hala yüksek tutulduğu için, bir türlü yatırıma geçilmemekte ve işsizlik artarak sürmekte, mevcut işletmelerde de tensikatlara gidilerek işçi çıkarılmakta, yeni işsizler yaratılmakta. 2001 yılındaki yüksek devalüasyon hızla düşen reel ücretler, tarım girdi fiyatlarındaki azalışlar ihracatçıya destek oldu ve büyüme, bu ihracat ile azalan stoklar için yapılan üretimle gerçekleşti. Dış pazarlarda ciddi bir rekabetle karşılaşan ihracatçı 50 milyar dolarlık bir ihracat performansına ulaştı. Ama ihracatçı, yer yer fiyat kırarak malını satmaya çalıştığı için yoksullaştırıcı bir ihracat yaşandı.

  • Evrensel'i Takip Et