29 Şubat 2004 23:00

Yüzde 1'in Türkiye'si

Türkiye nüfusu 72 milyonun üzerinde. Ama bu nüfusun öyle bir kesimi var ki, her şeyi kontrolünde tutuyor. Bunların sayısı da öyle fazla değil, sadece nüfusun yüzde 1'i. Yani 72 milyonluk Türkiye'nin sayıları 1 milyonu bile bulmayan 720 binlik kaymak tabakası, her türlü zenginliğin de sahibi. İktisatçı Mustafa Sönmez'in yaptığı bir hesaplama, Türkiye'deki gelir adaletsizliğinin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) Şubat 2004 tarihli raporundan yararlanılarak yapılan hesaplama hem mevduatta, hem de kredide yüzde 1'lik bir azınlığın hakimiyetini belirginlik bir şekilde gösterdi. Sönmez'in hesaplamasındaki çarpıcı sonuçlar şöyle:

78 milyon hesap cüzdanı BDDK, Türkiye'de yaklaşık 78 milyon hesap cüzdanının olduğunu ve bu cüzdan sahiplerinin 151 katrilyon lira ya da 112 milyar dolar mevduatı olduğunu belirtiyor. Ancak bu 78 milyon cüzdandan 429 bini yani yüzde yarımından (yüzde 1 bile değil) biraz fazlasına sahip olanlar, mevduatın yüzde 62'sine sahipler. Cüzdan sahiplerinin yüzde 2.3'ü ise, toplam mevduatın yüzde 83'ünün sahibi. Yani 112 milyar dolarlık banka mevduatının yaklaşık 93 milyar doları bu yüzde 2.3'lük azınlığa ait. Gelelim kredilere. BDDK verilerine göre, 2003'te 17 milyon kredi işlemi gerçekleşmiş ve 47 milyar dolar kredi kullanılmış.

Kredide de durum aynı Kredi kullanımındaki görünüm de aynı. Burada da kredi işlemlerinin yüzde 0.3'ünü ya da binde 3'ünü gerçekleştirenlerin kredilerin yüzde 72'sini oluşturan yaklaşık 34 milyar doları kullandıklarını görüyoruz. Hem mevduattaki cüzdan sayısı hem de kredi işlemlerindeki sayıyı, "kişi" olarak okuma yanlışına düşmeyin. Bunlar, bu kadar kişi değil, bu kadar cüzdan ve kredi kullanma işlemi, Gerçekte, yüzde 1'in, hatta yüzde 0.5'in çok çok daha altında "kişi"ler, aileler bu cüzdanların, bu servetin sahibi. "Piyasa"nın önemli ayağı borsaya gelince de durum farklı değil. Takasbank verilerine göre, Borsanın 2003 portföyü 18 milyar dolar ve yatırımcı sayısı 1 milyon dolayında. Ama bunlardan yüzde 1'lik bir azınlık ya da 10bin yatırımcı, borsa portföyünün yüzde 77'sine sahip.

Borsada binde 1 Yatırımcıların binde 1'i ise borsa portföyünün yüzde 64'ünü ellerinde tutuyorlar. Çok meraklısına, ilk 10 yatırımcının portföyün yüzde 21, ini, ilk 100 yatırımcının da portföyün yüzde 44'ünü kontrol ettiğini belirtelim. Ne "piyasa" ama! Mevduatta, kredide, borsadaki yüzde 1'in hakimiyeti, 78 milyar dolarlık altın stokunun sahipliğinde ve Türkiye'nin gayrimenkul sahipliğinde de farklı değil. Aslında, bunlar milli gelirin paylaşımındaki uçurumun doğal sonucu. Milli gelirin paylaşımı ile ilgili 1994 verileri ailelerin yüzde 1'inin kullanılan gelirin yüzde 17'sini kullandığını, takip eden yüzde 5 de dahil edildiğinde nüfusta ilk yüzde 6'nın milli gelirin yüzde 33'ünü yani üçte birini kullandığını ortaya koyuyordu. Bu şablonu 2003 yılına uyguladığımızda 212 milyar dolar olarak tahmin ettiğimiz kullanılabilir gelirin 70 milyar dolarının nüfusun yüzde 6'sına gittiğini söyleyebiliriz. Bu durum iyileşmediği için, biriktirilen servetteki uçurum da giderek derinleşiyor.

Evrensel'i Takip Et