1 Şubat 2004 23:00

Kürtçe kursa yolculuk

Batman, Urfa ve Van'da Kürtçe kurslara izin verilmesinin ardından gözler, diğer illerde açılması beklenen kurslara çevrildi. Bu kurslardan biri olan Özel İstanbul Kürt Dili ve Lehçeleri Öğretim Merkezi, başvurularının üzerinden iki ay geçmesine rağmen henüz yerel bürokratik işlemlerini tamamlayamadı. Kursun kurucusu ve müdürü Hıdır Yıldız, "Bizden istenileni titizlikle yerine getiriyor, olmazsa olmazları ortadan kaldırıyoruz. Çünkü önümüzde diğer illerdeki başvurular var. Bizim bir avantajımız var, onlardan yola çıkarak hareket ediyoruz. Dışımızda herhangi birşey gelişmezse önümüzdeki bir-iki ayda bunları tamamlamış olacağız" dedi. İki ayda neler oldu? Emekli memur olan Haydar Yıldız, İstanbul Kürt Entstitüsü'nünde bağlı bulunduğu Dil-Yay Şirketi'nce Kürtçe kurs açmak için girişimde bulundu. Bunun için Aksaray'da 8 katlı bir işhanında yer kiralandı. Kiralanan yerin noterde tastikli kontratı, projenin 3 nüsha halinde statik planı, kurucunun yetki belgesi, tahsil ve sağlık durumu ve ikametgâh bilgileriyle birlikte 2 Aralık 2003 tarihinde İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvuru yapıldı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü başvuruyu kabul etti ve binanın fiziki koşullarına ilişkin rapor hazırlanması için ilgili yerlere yazı gönderdi. Bundan sonrasının yazışmalarla sürdüğünü anlatan Yıldız, yangın merdiveni ve deprem raporlarını aldıklarını söyledi. Yıldız, şu anda kurs yerinin hijyenik şartları ve eşya tespitinin yapılmasına ilişkin İl Sağlık Müdürlüğü ile Ticaret Mahkemesi'nden rapor alma aşamasında olduklarını belirterek "Bu tespiti yaptıktan sonra herşey İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile bakanlığın insiyatifine kalıyor" dedi. Kayıt yaptırmak için şimdiden başvuru yapanlar dahi var. Yıldız şöyle devam ediyor; "Halkın bu konuda talebi olmamış olsa Kürtçe dil konusunda yapılan yasal düzenlemelerde bu noktaya gelmezdi. Dil evrensel bir haktır doğuştan gelen ve kimse tarafından bahşedilmeyen bir haktır. İnsanların kendi dilini geliştirmesi yazı ve eğitimle olur. Bu talebi karşılamakta kesinlikle zorlanacağız. Gördükleri yerde etrafımızı sarıyorlar 'Ne zaman açılacak?', 'Ne yaptınız, niye gecikti?', 'Beni de yaz' diyorlar şimdiden. Bende kuruluşu yapalım ondan sonra diyorum. Yani bir açıklama yapsak burası dolar ve taşar. Bu konuda bir kaygımız yok ticaret kaygımızda yok zaten."

'Neden geciktik' Ders programlarının taleplere göre belirleneceğini dile getiren Yıldız, öğretmen sıkıntılarının olmadığını ifade etti. Bu konunun ancak devlet tarafından sorun olacağını belirten Yıldız, "Şimdi bu konuda neyi baz alacak? Eğer üniversite mezunu bir öğretmen istiyorlarsa, üniversite vardı da Kürt mü okumadı? Dolayısıyla devletin yaklaşımının demokratik normlara uygun olması gerekiyor. Onuda ileriki günlerde göreceğiz."

'Bizimle yürüsünler' Yıldız'ın birde çağrısı var; "Kürt insanı artık dostunu düşmanını çok iyi bilmekte. Bu alanada sahip çıkacaklarına inanıyorum. Dostarımızın, aydınların sanatçıların, demokratik devrimci insanlarımızın bu konuda duyarlı olması lazım. Bizimle birlikte yürümeleri ve dayanışma içinde olmaları lazım. Türkiye'yi birlikte demokratikleştirelim."

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


İpekçi ve Aksoy anıldı İstanbul Gazeteciler Sendikası kurucusu ve Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi, katledilişinin 25. yıl dönümünde İstanbul Zincirli Kuyu'daki mezarı başında anıldı. İpekçi gibi faili meçhul bir cinayete kurban giden Prof. Dr. Muammer Aksoy için de Ankara'da bir anma toplantısı düzenlendi. Uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren İpekçi için düzenlenen anma etkinliği, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Arınç'ın konuşmasıyla başladı. Arınç konuşmasında, Abdi İpekçi'nin gazetecilik ve sendikal faaliyetlerdeki örgütçü ve lider kişiliğini hatırlatarak, "Karanlık güçler tarafından katledilişinin üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen yetkililer olaya halen yasak savma mantığıyla yaklaşıyorlar. İpekçi cinayetinin aydınlatılmasında tatmin edici bir sonuca ulaşmayan çalışmaları kınıyoruz" dedi.

Nedir 'masum' kelimesi Abdi İpekçi ve tüm basın şehitleri için yapılan saygı duruşunun ardından söz alan İpekçi'nin kızı Nüket İpekçi ise "Her yıl aynı sözlerle bu mezar başında toplanıyoruz. Her anma yaptığımızda faili meçhul cinayetlerin sayısı da artmış oluyor. Buna örnekler çok ama sorulması gereken soru tektir; Neden? Geçtiğimiz aylarda yaşanan bombalı intihar eylemlerinde bir çok insan öldü. Bu olay medyaya masum insanlar öldü diye geçti. Evet onlar o anda işine gitmek için orda bulunan masum insanlardı. Ancak işini yaptığı için öldürülen gazeteciler ve aydınlar için neden masum kelimesi kullanılmıyor? Kafalarına kurşun sıkılanlar, arabalarına bomba bağlananlar masum değiller miydi? Babam ve diğer kişiler böyle öldürülmeyi hak mı ediyorlardı. Hukukçular ve sosyal bilimcilerden talebim masum kelimesinin anlamının açıklanmasıdır" dedi.

Aksoy unutulmadı Prof. Dr. Muammer Aksoy ise, 14'ncü ölüm yıldönümünde, Türk Barolar Birliği, Ankara Barosu ve Türk Hukuk Kurumu yöneticileri ile dostları ve ailesi tarafından düzenlenen etkinlikle anıldı. Anmada, Aksoy'un, Mumcu'nun yaktığı ışığı takip ederek, demokratik bir ülke kurma sözü verildi. 14 yıl önce evinin önünde kurşunlanarak öldürülen Aksoy için dün Cebeci Asri Mezarlığı'ndaki anıt mezarı başında bir anma yapıldı. Burada konuşan Ankara Barosu Başkanı Semih Güner, uluslararası kapitalizmin işbirlikçilerinin devlet içine yerleştiğini ve bunun bilinçli olarak gizlendiğini söyledi. Güner, her nereden gelirse gelsin karşılaşılabilecek her engele karşı Türkiye'nin bağımsızlığını korumak için kararlı olduklarını belirterek, "Yolumuz çok zor ama inanan yürekli insanlar her türlü zorluğu aşar" diye konuştu. Türk Hukuk Kurumu Başkanı Talay Şenol ise, "Bizi eziklik ve karamsarlık bir yere götürmez" diyerek, mücadele çağrısında bulundu. CHP Genel Sekreteri Önder Sav da, Aksoy'un 80 sonrası sıkıyönetim ve hukuksuzluğa karşı verilen mücadelenin önde gelen isimlerinden olduğunu belirterek, "Hukukun üstünlüğü yolunda verdiği mücadeleyi unutamayız. Bu düşüncelerini yazarak, konuşarak dimdik öldü. Sürüngen, her boyaya giren, eğilip bükülen sözde aydınlar gibi sapmadan, satılmadan yaşayan bir aydındı. Peki niçin öldürüldü? Bu düşüncelere sahip olduğu için" dedi.