19 Ocak 2004 23:00
Ciwan, ekmek ve özgürlük...
Kürtçe üzerindeki yasaklamalar nedeniyle Türkiye'ye gelerek konser verme olanağı bulamayan Ciwan Haco, Batman 1. Hasankeyf Kültür ve Sanat Festivali kapsamında ekim ayında 300 bin kişiye verdiği konserin ardından İstanbul'da dinleyenleriyle buluştu.
25 yıllık profesyonel müzik yaşamında, coğrafyasının dağlarını, nehirlerini, insanını, kavgasını, sevdasını, 'aşk'la anlatıyordu Kürt müzisyen Ciwan Haco. Bu destansı güzellikler, kahramanlıklar anca anadille bu kadar güzel ifade edilebilirdi. Ciwan Haco, 'Kürtçe' söylüyordu ve bu nedenle dili yasaklanan bir halkın nefesi, özlemiydi. Ciwan Haco, memleketti.
Abdi İpekçi Spor Salonu'nun bulunduğu semte, Zeytinburnu'na doğru yol alan bir otobüsün içinde, yıllarca dili yasaklanmış, memleket hasretiyle kavrulan insanlar vardı. Ciwan Haco, 23 yıl aradan sonra dili yasaklı olanlarla buluşacaktı, elleri ellerine, gözleri gözlerine değecekti. Ve sanki onlar, 23 yıl sonra, sürüldükleri topraklara geri dönüyorladı, öyle heyecanlılardı...
Şırnaklı, 18 yaşındaki Hasan İmre, inkarın, baskının acısını az çekmemişti. Köyleri boşaltılmıştı, bir de yoksulluk vurunca, İstansul'a göç etmişlerdi. Hasan İmre 9 kardeşine bakmak zorunda ve bu nedenle konserin verileceği salonun önünde simit satıyordu. Başına Ciwan Haco yazılı bir bant bağlayan Hasan İmre hayranı olduğu Ciwan Haco'yu dinleyemeyecekti çünkü, çalışmak zorundaydı. Ciwan Haco, Hasan için ne ifade ediyordu? 'Çok şey' ifade ediyordu; "O Kürttür, Ciwan'ı seviyoruz. Kürtçe şarkılarını seviyoruz. Kasetlerini alıyoruz. Ciwan'ın hayranıyım. O dünyaca bir müzik yapıyor. Bunu Kürtçe yapıyor. Bizi anlatıyor."
'Bu memleket bizim' Harun Aslankan, Diyarbakır'dan İstanbul'a gelmişti ama Ciwan Haco'yu dinlemeye değil, ekmek parası kazanmaya. İki torba puşiyi sırtlamış, ilk kez gideceği İstanbul'a doğru yola çıkmış, konserin yapılacağı günün sabahında soluğu Abdi İpekçi Spor Salonu'nun önünde almıştı. Ciwan Haco, Harun Aslanhan için de bir 'sembol.' Dilinin, kültünün sembolü. Bu nedenle ihtiyar anası, "Git, Ciwan'ın yanına var, beraber fotoğraf çektir, bize getir" diye uğurlamış Aslankan'ı. Ciwan Haco konserinin başladığı saatlerde, dışarıda puşilerinin başında bekleyen Aslankan, Ciwan'ı görememenin, dineleyemenin burukluğu içinde. Evli ve iki çocuklu Hasan Aslankan, işsiz. Yaşadığı yoksulluğu ise şöyle anlatıyor; " Diyarbakır'da iş yok. Herkes perişan. 60 hanelik bir köyde bir, iki aile çocuğunu ya giydirir ya giydirmez. Kırsal kesimlerdeki köylerde doğru dürüst evine ekmek götüren yok. Biz çok acılar çektik. Kardeşlerimizi yitirdik. Oysa biz kardeşiz. Bu memleket bizim. Kahvelerde işsiz, ne yapacağını bilemeyen gözleri ateş gibi gençler var. Birde inkar edilence, patlamaya hazır bir bomba gibi oluyorlar. Gençlerin zoruna gidiyor bu. Bizi inkar etmeyin." Ağrı'dan İstanbul'a göçen ve konser salonun önünde köfte ekmek satan Mehmet Peres de, Ciwan Haco'yu çok seviyor. Eskiden kasetçiymiş. Tüm albümlerini, kasetlerini bilirmiş. Haco, Mehmet Peres için halkın sanatçısı. Ciwan şarkılarında anlattıklarını yasaklanan diliyle anlatıyor ya, önemli olan bu. Ciwan, onun dili.
'Dile kavuşmak' Ve Abdi İpekçi Konser Salonu... Hınca hıç dolu. İnsanlar dillerine kavuşmanın coşkusuyla eşlik ediyorlar Ciwan Haco'ya. Mardinli Seyran Elmas 70 yaşında. İstanbul'a 90lı yıllarda göç etmiş. Seyran Elmas, Ciwan'ı seviyor. Çok seviyor. Onca yıl yasaklanan dili Ciwan'da ses buluyor çünkü. Müziğinide beğeniyor. Pop, rock, caz, her neyse... 70 yaşındaki Elmas, dinliyor ve seviyor. Ve genç kızlar genç erkekler diyorlar ki; " Güzel bir müziği var. Kürtçe söylüyor. Özgürlüğümüzü buluyoruz onda. Aşkı, sevdayı buluyoruz..."
'Bu memleket bizim' Harun Aslankan, Diyarbakır'dan İstanbul'a gelmişti ama Ciwan Haco'yu dinlemeye değil, ekmek parası kazanmaya. İki torba puşiyi sırtlamış, ilk kez gideceği İstanbul'a doğru yola çıkmış, konserin yapılacağı günün sabahında soluğu Abdi İpekçi Spor Salonu'nun önünde almıştı. Ciwan Haco, Harun Aslanhan için de bir 'sembol.' Dilinin, kültünün sembolü. Bu nedenle ihtiyar anası, "Git, Ciwan'ın yanına var, beraber fotoğraf çektir, bize getir" diye uğurlamış Aslankan'ı. Ciwan Haco konserinin başladığı saatlerde, dışarıda puşilerinin başında bekleyen Aslankan, Ciwan'ı görememenin, dineleyemenin burukluğu içinde. Evli ve iki çocuklu Hasan Aslankan, işsiz. Yaşadığı yoksulluğu ise şöyle anlatıyor; " Diyarbakır'da iş yok. Herkes perişan. 60 hanelik bir köyde bir, iki aile çocuğunu ya giydirir ya giydirmez. Kırsal kesimlerdeki köylerde doğru dürüst evine ekmek götüren yok. Biz çok acılar çektik. Kardeşlerimizi yitirdik. Oysa biz kardeşiz. Bu memleket bizim. Kahvelerde işsiz, ne yapacağını bilemeyen gözleri ateş gibi gençler var. Birde inkar edilence, patlamaya hazır bir bomba gibi oluyorlar. Gençlerin zoruna gidiyor bu. Bizi inkar etmeyin." Ağrı'dan İstanbul'a göçen ve konser salonun önünde köfte ekmek satan Mehmet Peres de, Ciwan Haco'yu çok seviyor. Eskiden kasetçiymiş. Tüm albümlerini, kasetlerini bilirmiş. Haco, Mehmet Peres için halkın sanatçısı. Ciwan şarkılarında anlattıklarını yasaklanan diliyle anlatıyor ya, önemli olan bu. Ciwan, onun dili.
'Dile kavuşmak' Ve Abdi İpekçi Konser Salonu... Hınca hıç dolu. İnsanlar dillerine kavuşmanın coşkusuyla eşlik ediyorlar Ciwan Haco'ya. Mardinli Seyran Elmas 70 yaşında. İstanbul'a 90lı yıllarda göç etmiş. Seyran Elmas, Ciwan'ı seviyor. Çok seviyor. Onca yıl yasaklanan dili Ciwan'da ses buluyor çünkü. Müziğinide beğeniyor. Pop, rock, caz, her neyse... 70 yaşındaki Elmas, dinliyor ve seviyor. Ve genç kızlar genç erkekler diyorlar ki; " Güzel bir müziği var. Kürtçe söylüyor. Özgürlüğümüzü buluyoruz onda. Aşkı, sevdayı buluyoruz..."
Evrensel'i Takip Et