17 Nisan 2003 21:00
Enver Paşa mantığı hakim
GÜNÜN YAZILARI
Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ülkü Azrak, Kamu Yönetimi Reformu'nun merkezi devletin tasfiyesi anlamına geldiğini söyleyerek, yerel yönetimlere devredilen hizmetlerin bir zaman sonra hiç yapılmayacak hale geleceğine dikkat çekti. Azrak, hükümetin çalışanlarına ve halkına hazırladığı süprizlerle yarınını görmesini engellediğini belirterek, "Demokratik saydam hukuk devletinde süprizlere kesinlikle yer yoktur, içinde süprizler barındıran devlet asla hukuk devleti olamaz. İsmet Paşa'nın 'Eşkıyanın yarın ne yapacağı belli olmaz' lafı vardır, AKP hükümeti de eşkıya gibi davranıyor" diye konuştu.
Hükümetin yönetim mekanizmasını değiştirmeye dönük uygulamaya koyduğu 'reformlar'ın amacı nedir?
Hükümet öyle anlaşılıyor ki, Türkiye'nin 500 senelik merkez teşkilatını bir gecede dağıtmaya niyetli. Bakın iktidara geldikleri 5 ay oldu. Ne zaman oturup hazırladılar, kimlerle hazırladılar. Üniversite reformu bile senelerdir yapılamıyor bunlar Türkiye'nin idari yapısını şimdiye kadar görülmedik bir biçimde adeta bir ihtilal gibi dönüşümün hazırlığını ne zaman yaptılar diye düşünüyorum. Birkaç ay içinde hazırlanıp uygulanacak bir şey değil koskoca devletin kamu teşkilatını dağıtıp bunları kısmen belediyelere kısmen il özel idarelerine vermek. Burada çok önemli birtakım düzen ve amaçlar var;
Uzun zamandan beri Türkiye'de gündeme konmuş olan merkezi devleti tasfiye amacı burada hızlı bir biçimde ve görülmedik kapsamda gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Devlet bütünüyle tasfiye edilmeyecek. Ellerinde zorlayıcı gücü tutacaklar silahlı kuvvetler ve asayiş emniyet güçleri merkezi idarenin elinde kalacak. Ama bunun dışında kalan çok önemli bakanlıklar var bunların başında sağlık ve eğitim geliyor. Bu ikiside Anayasa'nın esaslarına baktığımızda sosyal devletin icabı olarak devletin parasız yerine getirmesi gereken görevlerdir. 1961 Anayasası'nda sosyal devlet prensibi kabul edildiğinde hedeflenen herkesin eşit olarak bu hizmetlerden yararlanabilmesini sağlamak için eğitimin ve sağlık hizmetlerinin halktan hiç para alınmaksızın sunulmasıydı. Bu amaç kırk yıl içinde gerçekleştirilemedi.
Sağlık ve eğitim hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilmesi ne gibi olumsuzluklara yol açabilir?
Şu anki uygulamalara bakalım. Üniversite hastanelerinde döner sermaye vardır ve devlet bundan bir pay alır, vergi gibi. Döner sermayenin yüzde 30'u Maliye'ye gönderiliyordu. Bu döner sermaye gelirlerinden alınan pay yüzde 30'dan 60'a yükseltildi ve bunun anlamı hastalardan daha fazla para alınmasıdır. Şimdi devlet hastanelerinin yerel yönetimlere devredilmesini göz önüne getirelim.
Devlet kendi hastanelerini yerel yönetimlere devredecek. Yerel yönetimler bu fevkalede pahalı hizmetleri yürütemeyeceklerdir. Bakım tedavi araç gereç, bunlar devletin içinde en pahalı olan hizmetlerdir. Bunların altından kalkmaları mümkün değil. O zaman ne yapılacak. Onlar da daha fazla para alacaklar. Özel hastanelerin aldıkları paraların düzeyine yaklaşılacak. Bunlar niye oluyor diye sorabiliriz. Sağlık hizmetlerine iki kanaldan hücum var. Devlet hastanelerini yerel yönetimlere devredip tedavi hizmetlerini yükseltmenin yanında üniversite hastanelerinin döner sermeyeden devlet payını artırıp buradaki açığı da halktan çıkarmak.
Burada çok açık bir oyun oynanıyor. Türkiye'de özel hastanelerin aldıkları paralar yüksek görülüyorya devleti ve üniversitelerin alacakları paraları da bunlara yakınlaştırdığınızda "rekabet" artacak. Sırada SSK'lar var. Onlar da tasfiye edilecek. Uzun vadeli plan bu. Aslında ucuz hizmet veren kamu tedavi yerlerini aldıkları ücretleri yükseltmek suretiyle özel sektöre daha fazla hasta gitmesine yardımcı olmak.
Parasız yapılması gereken eğitim hizmetleri de yerel yönetimlere devredildiği takdirde bu hizmetlerden yararlananlardan para almaya başlayacaklar. Bu hizmetleri kentlerde yaşayan kimselerden alacakları vergilerle karşılayacaklarmış. Yani gelir vergisinden devlet onlara pay ayıracak ve hizmetleri karşılamaları için yardımcı olacak. Belki yerel yönetimler doğrudan doğruya vergi alacaklar, yeni vergiler getirecek. Fakat burada gelinen sonuç şudur; zengin kentlerdeki büyük metropol hizmetler bir dereceye kadar giderlerini oranın halkından alacakları parayla karşılayacaklar. En fakir bölgeler Şırnak, Hakkari gibi bu hizmetler yürümeyecek. Bu bölgelerde imar planları için bile merkezden eleman isteniyor. Türkiye'de bu bilinirken bu hizmetler tümüyle yerel yönetimlere devredildiğinde hiç yapılmayacak demektir. Yurdun bir kesiminde hizmetler hiç yapılmayacak anlamına gelir.
Türkiye'de kamu personelinin fazla olduğu yıllardır söyleniyor. Şimdi AKP hükümeti de devlet memurlarını sözleşmeli yaparak çözüm aradığını savunuyor.
Türkiye'de kamuda çalışanlar nüfusun yüzde 3'ünü oluşturur. Tüm batı ülkelerinde bu oran daha fazladır. Türkiye'de feryat ediliyor memur fazla diye yanlıştır. Sayılar aslında Türk halkının sayısı göz önünde tutulduğunda yüksek değildir. Bunu da tasfiye etmeye çalışıyorlar. Kanunun yürürlüğe girmesi insanların bir gecede bütün hayat planlarının alt üst olması demektir Bir kısmı emekli bir kısmı memurluktan işçi olacak. Bu kötü bir süprizdir. Yüzbinlerce memur aynı durumda.
Demokratik saydam hukuk devletinde süprizlere kesinlikle yer yoktur. İçinde süprizler barındıran devlet asla hukuk devleti olamaz. İnsanların kişisel güvenlikleri olmadığı gibi hukuk güvenlikleri de yoktur. İsmet Paşa, "Eşkıyanın yarın ne yapacağı belli olmaz" lafı gibi gibi davranıyor bu AKP hükümeti. Sürprizler hazırlayarak vatandaşlarına eşkıya gibi davranıyor. Böyle bir devlet hukuk devleti olamaz.
Memurları işçi yapmak kötünün kötüsü. Memurları işçi yapmak demek onları sözleşmeye tabi kılmak demektir. Sözleşmeler feshedilebilir, işçinin sahip olmadığı iş güvencesine memurluktan işçiliğe geçenlerde sahip olamayacak. Devlet ve kamu hizmeti açısından bakıldığında Anayasa'nın 128. maddesinin esasları devletin asli ve sürekli görevlerini yerine getirmek üzere istihdam edilen memurlardır. Memurlar asli görev yaparlar. Asli görev devletin kaçınılmaz olarak yapmak mecburiyetinde olduğu kamu hizmetleridir. Kesintisiz olması gerekir. Siz memuru işçi yaparsanız o zaman çalışanlar da işçi gibi grev yapma hakkını da elde ederler. Memurları asli görevlerden koparıp işçi haline sokarsanız bir gün tüm kamu hizmetlerinde grev dalgası başlar ve kamu hizmetleri hiç görülmez hale gelir.
Evrensel'i Takip Et