12 Nisan 2003 21:00

İNANMAK BAŞARMANIN YARISIDIR

"İnanmak başarmanın yarısıdır" diyor, sendikalaşmak için mücadele eden Güçbirliği Tekstil işçileri. İşçiler, işten atmalar ve baskılara rağmen kararlılıklarını yitirmiyor. Güçbirliği Tekstil'de örgütlenme süreci İş Güvencesi Yasası'nın yürürlüğe girmesinden önce işverenin dayattığı sözleşme ile başladı. Dayatılan sözleşmeyi kabul etmeyen işçiler, sendikalaşmaya başladı. 220 işçinin çalıştığı fabrikada 176 işçi sendikaya üye oldu. Sendikalaşmayı öğrenen patron, 140 işçinin işine son verdi. Sendikasızlaştırma için her türlü yolu deneyen patron ve adamları, 48 işçiyi zorla sendikadan istifa ettirdi. İşten atılan işçiler, İş Güvencesi Yasası'nın kendilerine tanıdığı haklardan faydalanmak için davalar açtılar. Fabrikanın kurulduğu 1997 yılından bu yana ilk kez sendikalaşma faaliyeti yürüten işçiler, yaşadıkları zorluklara rağmen kararlı. Asgari ücretle çalışan işçiler sadece ücret için değil, iş güvencelerini sağlamak amacıyla da sendikaya üye olduklarını söylediler. İşçiler, TEKSİF İzmir Şube Başkanı Hacı Bekir Yalçınkaya'nın da olduğu bir toplantıda, "Bizim başarımız, sizin başarınız olacaktır. Sizden biraz daha gayret etmenizi istiyoruz" diyerek sendikadan daha aktif destek istediler.

Sanki füze düştü İşten çıkarılan işçiler, her gün Eğitim-Sen Tire Temsilciliği'nde bir araya geliyorlar. Atılan işçilerden Hidayet Diler, başlarından geçenleri şu sözlerle anlatıyor: "Sendikanın ismini duyduklarında şalteri kapattılar. Sanki Bush'un füzesi düştü. İşten çıkarmalar yaşandı. İki gün fabrikanın önünde oturma eylemi yaptık. İki kişi, işçiler adına Çalışma Bölge Müdürlüğü'ne dilekçe verdi. Ben sendikalaşma sürecinde raporlu olduğum halde işten çıkarıldım. Hasta olan işçinin sendikadan istifa etmesi için hastaneye noter götürüyorlar. Bu baskılara rağmen çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bir komite oluşturduk." Genel Müdür Arif Erdoğan'ın kendilerine, "Gelin sendikadan istifa edin. 15 gün önce nasılsa yeniden başlayalım işimize. Tekrar fabrikamız açılsın" dediğini belirten Diler, Erdoğan'a fabrikaya sendikalı olarak geleceklerini söylediklerini aktarıyor. Diler, önümüzdeki günlerde yetki kararının gelmesiyle daha somut kararlar alacaklarını belirtiyor. Şaban Çarkal ise işverenin adamlarının kendisini, "Bu fabrikada ya 6 ay ya da bir sene ekmek yersin" diyerek tehdit ettiğini ifade ediyor. Baskıların kendilerini daha da güçlendirdiğini ifade eden Ecevit Çetin, 1998 yılından bu yana fabrikada çalışıyor. Eskiden çiftçilik yaptığını belirten Çetin, "İlk kez sendikalı olduk. Bunların yaptığı zorumuza gidiyor. Ama biz çalışmaları sürdüyoruz. Sendikadan istifa edip dönenleri aramıza geri almaya çalışıyoruz" diyor. Vedat Akyıldız ise "Bizi yemekhanede toplayıp 'sendikadan çıkacaksınız yoksa sizi kapının önüne koyarız' dediler. Ben yeni evliyim. Düğün borçlarım var. Ama yine de sendikadan ve arkadaşlarımla birlikte olmaktan vazgeçmeyeceğim" diye konuşuyor. Kerim Çabalar da, Çalışma Bölge Müdürlüğü'ne yapılan başvuru sonrasında içeride kalan 25 günlük paralarının ödenmeye başlandığına dikkat çekiyor.

Sürekli üretim İki çocuk annesi Aynur Devrim, "Birçok arkadaşımız ekonomik olarak zor durumda. İşveren ekonomik kriz ve savaşı bahane etti. Ama mart ayı başında sendika olayları olmadan önce işe eleman aldılar. 7'li sistem çalışmasına geçtik. Yani üç vardiya yedi gün 24 saat çalışıyoruz. Ayrıca 8.00-17.00 arası sürekli çalışan arkadaşlarımız var. Yani fabrika hiç kapanmıyor" diyerek, işten çıkarmaların sendikaya üye oldukları için yaşandığını vurguluyor. Fabrikada şu an, 100 işçi iki vardiya halinde çalışıyor. Bu işçiler arasında sendikadan istifa edip işe geri dönenler ve sendika üyesi işçiler de var. İşyerinde huzursuzluk ve baskı devam ediyor.

Evrensel'i Takip Et